Avrupa Komisyonu, yaklaşan turizm sezonunda daha büyük kayıplar vermemek adına, seyahat ile ilgili kısıtlamaları azaltma yoluna gidiyor.
Güvenli ülkelerden gelenler ve komisyonun onayladığı aşılardan birini yaptıranların seyahat ederken engellemelerle karşılaşmadan seyahat edebilmesini hedefleyen Komisyon 2 haftada bir durumu gözlemleyip yeni kararlar alabileceğini de söyledi.
Bununla beraber yni normal içinde turizm piyasasında da önemli değişiklikler bekleniyor.
Öncelikle, büyük ve kalabalık şehirlerden çok, daha küçük kentlerin ve kırsal bölgelerin çekim merkezi olacağı değerlendiriliyor.
Kitle turizmini hedefleyen büyük hotel ve tesisler yerine, aile boyu konaklama imkanı sunacak küçük işletmelerin daha fazla rağbette olacağı düşünülüyor.
Bununla beraber, alım gücünün düşmesinden ötürü, Avrupalıların kendi paralarının daha değerli olacağı ülkeleri tercih edeceği düşünülüyor.
Ancak, uzun uçak yolculuklarının tercih edilmeyeceği, 2 saatten uzun sürmeyen ve doğrudan erişilebilecek destinasyonların ön planda olacağı söyleniyor.
Daha önce turistler için “güvenlik” bulundukları yer için öncelikli seyahat nedeniyken, şimdi buna bir de “sağlık altyapısı” eklendi. Bir yabancı için sağlık hizmetlerine erişim ve bunun maliyetleri gidilecek yer belirlenirken son derece önemli olacak.
Uzun zamandır evde “kapalı” kalan Avrupalıların, şimdi tatilden en büyük beklentileri farklı deneyimleri bulabilecekleri, daha hareketli olabilecekleri hizmetlerin sunulacağı destinasyonlar olacak. Bir yıldır hayatının önemli bir bölümünü evinde kapalı geçirenlerin, şimdi hareket etme talepleri çok daha yoğun olacak. Bunların karşılanması da son derece önemli olacak. Özellikle, kır ve kent erişimine olanak sağlayan, kapsamlı destinasyonlar arayışı önemli bir unsur olacak.
Covid19 süreci içinde birçok insanın artık balkonunda bitki yetiştirdiği, mutfağını daha çok kullandığı, orjinal ürünlere dönük ilgisinin arttığı bir dönemin yaklaştığını söyleyebiliriz. Hal böyle olunca, turistlerin hızlı tüketilen ürünler yerine, yerel ve o coğrafyaya özgü ürünlere olan talebinin artacağı da bir başka nokta. Bu açıdan yaklaştığımızda yerel ürünlerin satış ve pazarlaması konusunda da çözümlerin üretilmesi gerekli olacak…
Tüm bunlara bakınca Kıbrıs’ta birçok bölge Covid-19 sonrası turizm döneminde odak noktası olabilecek güçlü yanlara sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak, bu güçlü yanların etkin bir karşılık bulabilmesi için atılması gereken temel birkaç adım var.
Sağlıkla ilgili adımları, sağlık uzmanlarının vermesi gerekiyor. Ancak mesele sadece sağlık tedbirleri ile sınırlı değildir. Bunların yanında ada geneli seyahatin kolaylaştırılması için ivedilikle karar alınması gerekmektedir.
Ancak mesele sadece geçiş kararı ile de sınırlı olmayacaktır. Yeşil hattın iki tarafını da görme deneyimini arzulayayacak olanlara bu hizmeti sunacak olan hizmet sağlayacıların işlerini yaparken “şeytanlaştırılmaması” gerekiyor.
Bu açıdan Kıbrıslı Türk tarafının daimi olarak suçlama oyunlarına girişmesi, milliyetçi hamaset ile kutuplaştırmayı arttırması, bu işbirlikleri için psikolojik engeller yaratmaktadır. Yaratılan psikolojik engellerin, verili koşullarda yaşanan ekonomik yıkımı güçlendirecek bir durum olarak karşımıza çıkıyor olması gerçeğini kimse görmezden gelemez.
Bununla beraber, Ercan’a doğrudan uçuşlarla ilgili teklifin yine Kıbrıslı Türk tarafı elinin tersiyle itmesinin ve bunun yaratacağı iklimin etkisini de göreceğiz. Erişebilirliğin en önemli öncelik haline geldiği bu koşullarda, gerek hava yoluyla, gerek geçiş noktalarıyla yaratılan durum oldukça gariptir.
Artık Kıbrıslı Türk liderliğinin, Kıbrıslı Türk toplumunun aleyhine aldığı bir karar nedeniyle erişebilirliğin sınırlandırıldığı dile getirilecek ve karşılık bulmaya başlayacaktır. İşte, bu berbat durumdan kurtulmaya dönük birşeyler yapmayı birileri akıl edecek mi? Onu da gelişen süreçte göreceğiz.