Kısa bir süre içinde Kıbrıs’ta dört gazeteci hakim kesimlerin saldırısı ile karşılaştı. Afrika Gazetesine yapılan saldırının bir dönüm noktası olduğu günden itibaren, aşamalı olarak artan baskıların, hamasetçi kesimin aşağılamaktan rahatsız olmadığı gazeteciler mesleklerini yaparken, ifade özgürlüğü alanlarına yönelik saldırı bir kez daha gözler önüne çıktı.
İfade özgürlüğü konusunun hak mücadelelerinin merkezi unsuru olduğuna inanırım. Çünkü yaşadığımız ülkeye dair, dertlerimizi, umutlarımızı, korkularımızı dile getirme özgürlüğümüz, bu adada hakimiyetin sadece tek bir kesimin uhdesinden ibaret olmadığının göstergesidir.
Üstelik, gazetecilere yönelik saldırıları sadece ifade özgürlüğü ile kısıtlamanın yetersizliğini de dile getirmek gerekiyor. Gazetecilere dönük gerçekleşen saldırıların son dördünün (Esra Aygin Ayşemden Akın , Gizem Ozgec ve Muazzez Gazihan) kadın gazeteciler olması da dikkatlerden kaçmamalı.
Milliyetçi hamasetin sadece ifade özgürlüğünü sınırlandırma derdinde olmadığı, aynı zamanda kategorik olarak kadın gazetecileri de hedef aldığını söylemek mümkün. Bu durumda toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik de derin bir sorun ile karşı karşıya olduğumuzu söylemek yanlış olmaz.
Sorun sadece gazeteci olmaları ile ilgili değil toplumsal rolleri gereği “dili çok uzayanlara” bir ders verme niyetindeki, ataerkil yaklaşımı, adaletten, eşitlik ve özgürlükten nisabını almamış muhafazakar politik yaklaşımın ortaya koyduğu yeni hegemonya mücadelesi olduğu açıktır ve en genel anlamda muhafazakar olmayanlar olarak buna direnmek bir gerekliliktir.
Toplumsal cinsiyet rolleri açısından baktığımızda sorunun çok daha derinlerde, özgürlükçü yaşama yönelik de bir hareket olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle, kuzeydeki mevcut koalisyonun ortak bileşinin muhafazakar, liberal olmayan temsili bir demokrasi anlayışı ile hareket ettiği tespitini yaptığımızda, aslında basın camiasının deneyimlediği otoriter tepkilerin, sadece basınla sınırlı olmadığının özgürlükçü yaşam biçimine yönelik bir tehdit olduğunu söyleyebiliriz.
Hal böyle olunca, muhafazakar hegemonyaya karşı direnmek ortak bir yurttaş bilinci için olmazsa olmaz hale geliyor. 1 Mart Pazartesi, saat 17.30’da gerçekleştirilecek olan eylem, özgürlükten yana olan herkesin eylemi olduğunu hatırlatmakta yarar var.
#HadeEyleme