“Gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda günlük olayları daima izliyorsunuz.
Ancak!
İnsan bir süre sonra bu günlük olaylar içinde kaybolup gidiyor.
Ya başını kaybediyoruz veyahut da sonunda yeni olaylar ortaya çıkınca, nereden başladığımızı
bilemiyoruz.”
1985’in Ekim ayında, 32 Gün yayın hayatına işte bu ilkelerle başlamıştı.
Ekrandaki bu ilk anonsu, renkli kişiliğiyle Mehmet Ali Birand yapıyordu.
***
T.C. Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay; ;KKTC hukuk ve yargı sisteminde, terör suçu tanımı
bulunması gerektiğini, polisin dinleme yapamadığını, 2016 yılında KKTC Meclisine ‘beş güvenlik’
içerikli yasa teklifinde bulunduklarını söyledi.
***
18 Temmuz günü batan mülteci teknesinde 19 kişi öldü, 25 kişi kayboldu.
***
Cas işçileri eylem yaptı
***
Gazeteci Ali Kişmir İçişleri Bakanı Baybars’a; “Cezaevindeki birkaç mahkûmun avukatının eşi
olduğunu ve kayırmacılık yaratıp yaratmadığını, sordu.”
***
Afrika Gazetesi’nden Şener Levent ve Ali Osman’a Türkiye’de dava açıldı.
***
HP’li milletvekilleri maaş artışlarını bağışlayacağını söyledi.
***
Yeni atanan BM Kıbrıs Özel Danışmanı Jane Holl Lute Cumhurbaşkanlarıyla görüşmeler
gerçekleştirdi.
***
USB’de bulunan Kürtçe müzikler sebebiyle tutuklamalar oldu.
***
Hükümet Türkiye ile görüşmek için randevu talep etti.
***
Birinci Piyade Alayı’na ait tanksavar atış alanında, patlatılmamış tüfek bombası mühimmatının
patlaması sonucunda, beş işçi ağır yaralandı.
***
Nigar Tevfik Elhak ‘kıskançlık bahanesiyle’ eşi tarafından öldürüldü.
***
15 yaşında imam nikâhı ile Türkiye’de evlendirilen çocuk gelin, 16 yaşında Lefkoşa’da doğurarak
çocuk anne oldu.
***
Din derslerinin seçmeli yapılması, Hala Sultan İlahiyat Koleji’ne denetmen gönderilmesi sonrasında,
Türkiye eğitim yatırımlarına verdikleri katkıyı yüzde elli oranında, kitap basımına ayrılan bütçeyi
tamamen kesti.
***
CTP Milletvekilleri ‘Derinya’ kapısında incelemelerde bulundu.
***
Halkın ana gündemi dövizdeki artış, zamlar ve ekonomik kriz oldu.
***
Bütün bir ayı alt alta koyunca, kısaca Kıbrıs’a biraz da buradan bakmak lazım… Dış müdahaleye
imkân veren, kendinden olmayan insanların dertleriyle ilgilenmeyen, makamların işçilerden değerli
sayıldığı, çoğunlukla stresli aynı zamanda eğitim kaygısı taşıyan, skandallara ve dedikodulara değer
veren, orduyla bilinçaltı bağlar kurmuş, ruhban kesimi açıklar arayan, paraya çok değer veren,
kadınların henüz gereken değeri göremediği bir toplum olduğunu açıkça görüyoruz.