Milan Kundera, iktidar sizi nerenizden yaralıyorsa orası kimliğiniz olur demişti. Bu bağlamda, kimi insan için kültürel kimliği, kimi insan için dini kimliği bir başkası için cinsiyeti veya cinsel yönelimi kimliğini oluşturabilir.
Ne kadar özgür bir coğrafyaysa, ne kadar iktidar sizi az yaralarsa o kadar az kimlik siyaseti duyarsınız. Ne kadar tutsak ve yasakçı bir yerdeyseniz, kimlikler o kadar kemikleşir.
Yıllarca eşcinsel kimliklerin yasaklanmış olması, bugün sivil toplum içinde Kuir hareketin etkili bir aktör olması bunun yansımalarından biridir.
Benzeri biçimde, “Türk müsün?” diye bir soru ile karşılaştığımızda cevabın, “Kıbrıslı Türk”, “Kıbrıslı”, “Kıbrıslıtürk” biçimleri ile çeşitlenmesi, bu adada asimilasyon politikalarının yarasının yarattığı tepkiyi de içinde barındırır.
Kimlik kavramının etrafında oluşturulmuş siyasi tartışmanın neden kötü olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Neredeyse bütün hak hareketlerinin kendi içinde yerleşik bir kimlik öznesi vardır. Bu aslında kitlesel politik bir tavrın birleştirici özelliklerinden biridir.
Söz konusu Kıbrıs sorunu olunca ve aslında adanın kuzeyinde yaşayanlar için “Kıbrıs sorununun çözülmesi” ifadesi, adanın kuzeyine taşınan nüfusun 1974 sonrası oluşturulan düzende, bireysel haklarının aşınması, kolektif haklarının sınırlandırılması ve geleceğini belirleyememesinden kaynaklanan bir duruştur.
Bunların yanına asimilasyon ve İslamlaştırma politikalarını da eklediğimizde, kimliğe dair politik bir tartışma ihtiyacının olduğu ve buna dair konuşmanın önemi ortaya çıkmaktadır.
Esas olan, kimlik politikası üzerinden, azınlık kimlikleri aşağılayan, ötekileştiren, yok sayan davranışların sorunsalıdır. Mesela YDP tipi kimlik politikaları biraz da buna benzemektedir. Orada kimlik üzerinden bir özgürlük alanı kurma gailesi yoktur.
Esas olan, kimlikleri özgürleştirilerek bir arada yaşamasını sağlama niyetinde hareket edebilecek olan dildir.
Bu dil korunarak kimlikten bahsetmek, bazı kimliklerin dışlandığından, aşağılandığından, bireysel yada kolektif olarak haklarından mahrum edildiğini söylemek daha demokratik koşullar için gereklidir.