Ne dedi Doğuş?
Tek bir tane hakaret içerikli kelime kullandı mı?
Herhangi birine, ırka, görüşe, insana saldırıda bulundu mu?
Birinin onurunu zedeleyici davranışta bulundu mu?
Hepiniz, cevap verin…
Siyasi görüşünüzü, etnik kökeninizi, Türklüğünüzü, Rumluğunuzu, Türkçenizi, Yunancanızı, neyi insandan daha önemli görüyorsanız o melunu bir kenara koyun ve düşünün…
Ne dedi Doğuş?
Adı trajedi adasına dönüşen bu topraklarda 40 senedir üzeri örtülen utançlarımızın üzerini açtı.
‘Resmi tarih’ adı altında herkesin pozisyon aldığı 40 senede kimsenin bu ülkede yaşanan savaşın sonuçlarını görmek istememesine isyan etti.
Sürekli mağdur edebiyatı ile, yaşananlara meşruyet kazandıranlara tezat bu ülkede herkesin mağdur olduğunu söyledi.
Geçmişimizle yüzleşmemiz gerektiğini, bunun vicdanımızın bir gereği olduğunu ortaya koydu.
Önce insan dedi, hak dedi, saygı dedi.
Ne dedi Doğuş?
Sizin için insandan daha önemli olan o melunları bir kenarda tutmaya devam edin ve düşünün.
Ne oldu bu topraklarda?
Biz bölündük.
Biz parçalandık.
Biz esir düştük.
Biz aç kaldık, susuz kaldık.
Biz evimizi, malımızı kaybettik.
Biz kayıplar verdik.
Biz tecavüze uğradık.
Biz öldük.
Ne olduysa Biz’e oldu.
Bu topraklarda yaşayan tüm Kıbrıslılara.
Biz kimiz?
Ne sadece Türkçe konuşanız, ne de Elence.
Ne sadece Hristiyanız, ne de Müslüman.
Biz hepimiziz.
Sadece birimiz değiliz.
Bunu dedi Doğuş.
Hepimiz geçmişimizle, acılarımızla, hatalarımızla yüzleşmeliyiz dedi.
Kayıplarımızla da, ölülerimizle de, tecavüze uğramış insanlarımızla da yüz yüze gelmeliyiz dedi.
Geleceğimiz için.
Ortak bir yurt için.
Huzura ermiş vicdanlarımız için.
Tüm bunları diyerek Doğuş, hakikatle yüzleşme sürecine, adil bir barışa kapıları açtı.
Ben Doğuş’a saldıranları konuşmak istemiyorum.
Eğer bu ülkede zerre kadar hak, hukuk, insanlık varsa onlar yargıda cezalarını çekecek.
Bu konuda Kıbrıs’ın kuzeyindeki yargı sistemi önemli bir sınav verecek. Hep birlikte göreceğiz.
Ben Doğuş’un söylediklerini konuşmak istiyorum.
Tüm Kıbrıslılar için çok önemli bir mihenk taşı olacak bu yüzleşme çağrısına değer verilmesini bekliyorum.
1968 yılından beridir müzakere masalarına hapsedilen Kıbrıs sorununun artık Kıbrıslıların bir iç hesaplaşması olmasını bekliyorum.
Tam da Doğuş’un dediği gibi:
“Kendi hakikatlerimizi haykırırken bir başkasının da acı çektiğini, o düşman edebiyatı içerisinde nesneleştirdiğimiz, görmezden geldiğimiz kişilerin de insan olduğunu, barışı da savaşı da insanların yaptığını unutmadan konuşmamız lazım.
Federal tez, federal çözüm aslında tam da bunu anlatan birşeydir.
İnsanlar arasında bir barışın tesis edilebileceğini gösteren birşeydir.
Bu federal tezden bakmak aslında karşındakinin hakikatiyle, acısıyla yüzleşebilmek demektir. Belki utanmayı hatırlamak demektir.
Vicdanımız olduğunu da hatırlamak demektir.
Özür dilemenin de bir insalık erdemi olduğunu, sadece geçmişe bakarak değil aynı zamanda geleceği de kurmak iradesini göstermek sorumluluğumuz olduğunu da görmek demektir.”