Nairobi ilebaşlayan bir cümlenin nasıl devam etmesini beklerdiniz? Veya konusunun ne ile ilgili olması ilginizi çekerdi? Nairobi deyince aklınıza ilk gelen nedir? Dürüst olalım; oldukça bağımlılık yapan bir dizi olan La Casa De Papel değil mi hepimizin ilk aklına gelen şey? Belki de Nairobi kelimesini ilk kez bu dizi sayeside duymuş, oradan öğrenmişizdir. Moscow (Moskova), Tokyo, Berlin, Rio tamam da Nairobi neredeydi? Nerenin başkentiydi şu Nairobi sahi?
Diziden bildiğimiz Nairobi dobra ve güçlü bir kadın figürü. Ama gerçekten Nairobi resmedildiği gibi dobra ve güçlü bir şehir mi? Nairobi’nin bilmediğimiz, düşünmediğimiz ve muhtemelen ilgilenmediğimiz yüzü aslında gerçekte neye benziyor?
Birlişmiş Milletler raporuna göre başkenti Nairobi olan Kenya, 2010 yılında ilerici ve hak temelli bir anayasa getirdi. Özellikle kadın hakları savunuculuğunu destekleyici bir girişim olarak ele alınan birtakım anayasal değişiklik yapıldı. 2010 yılı sonrasındaki gelişmelere kısaca bir göz atmak istedim.
Dünyada FGM olarak bilinen ve pek çok yerde kadın sünneti olarak çevrilen uygulama aslında genellikle 12- 18 yaş arası ve hatta bazen 7- 12 yaş arası kız çocuklarına uygulanır. Uygulama yasal olarak 2001 yılında yasakladıysa da Kenya’da 0- 14 yaş arası kız çocuklarının neredeyse %75i ve 15- 49 yaş arasındakilerin %85e yakını bu uygulamaya maruz kalmıştır.
2016 yılında yapılan bi araştırma Kenya’nın FGM’nin dünyada en fazla uygulandığı 3. ülke olduğunu göstermiştir. FGM bazen kanama veya diğer sebeplerle ölümle sonuçlanabilen ve her halükarda ciddi sağlık sorunlarına yol açan bir işlemdir. Kadının ‘saf ve temizliği’ ve ‘evlenilebilir’ olması için yapıldığı söylenen bu işlemde, kadının saf ve evlenilebilir olması cinsel arzulardan arınmış ve evlenene kadar bakire olması gerektiği anlamına gelir. Cinsiyetçi uygulamalara çok acı bir şekilde maruz bırakılan genç yaştaki kişiler için cinsiyetçilik farklı farklı biçimlerde hayatları boyunca devam eder aslında.
Örneğin, 2019 yılında 14 yaşındaki Jackline’in okul saatleri içinde ilk kez regl olması üzerine öğretmeni tarafından ‘kirli’ damgası konulup okuldan atıldıktan sonra intihar etmesi gibi. Assistanı olduğu yüksek rütbe siyasetçi ile ilişkisinden 7 aylık hamile 26 yaşındaki Sharon’un 2018’dekaçırılıp tecavüze uğraması ve öldürülmesi gibi. Veya bu yıl 30 yaşındaki Peninah’ın kocası tarafından 17 kez bıçaklanması ve kürtajın yasak olmasıdan dolayı sağlıksız ortamlarda bunu gerçekleştirmek zorunda kalıp yaşamını yitiren insan hakları aktivisti Caroline gibi.
2017’de Trump’ın başa gelmesiyle ABD’nin yurtdışında kürtaj hakkına ilişkin çalışan tüm kuruluşlara kalkınma yardımını yasakladı. Bu, Afrika’ya aile planlaması hususundaki yardımların kesilmesi ve Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkelerde 25 milyon kadar kadının kürtajın yasak olmasından dolayı sağlıksız koşullarda gerçekleşmesi anlamına geldi.
Bu yardım fonunun kesilmesinden 1 yıl sonra, Tatu Kamau adındaki doktor FGM’nin yasallaşması gerektiğine ilişkin mahkemeye başvuruda bulunur. Açıklamasında kadınların alkol alma, sigara içme, askere girme gibi tercihleri olduğu gibi bu uygulamayı yapmak isteyip istememe tercihlerinin de olması gerektiğini savunur. Alkol ve sigaranın uzun vadede yol açabileceği sağlık problemleri olabilir; ama bunların hiçbir şekilde derin travmaya neden olan psikolojik etkileri yoktur.
Aksine, pek çok insan, bunların iyi hissettirdiğini, stresle baş etme yöntemi olduğunu bile söyler.
Kaldı ki 0- 14 yaş arası çocuklara alkol ve sigara satışı olmazken bu grubun %75inin FGM’ye maruz kalmış olması gerçeğini ve hatta vajinanın ne olduğunu henüz bilmeyen bu çocuklara vajinanın aslında tıpkı merkette satılan bir ürün, bir meta olduğunu ima eden bu zihniyet tam da ataerkinin işidir. Evet,işte Nairobi aslında bu.