• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Cuma, Ağustos 19, 2022
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Aycan Akçın

Cennet ayaklarımın altında yanılsaması üzerine – Aycan Akçın

Aycan Akçın Aycan Akçın
11 Haziran 2021
Okuma Süresi: 5 dk
A A

Daha biri ile birlikteykenden değil; çocukluğundan işlenir bir kadının beynine ‘bebek’. Oynaması için seçilen bolca ‘bebek’li oyuncaklardan başlar verilen mesajlar: “cinsiyetin kadınsa elinde bebek olmalıdır”.  Çocuk yapılması gerekliliğinin normalleştirme sürecine evet ta çocukluktan başlanır. Hal böyleyken zorunlu seçmeli ders misali yapmak durumunda kalıyor insan bir çocuk. Bazısı 15inde, bazısı 25inde, bazısı 35inde…

Kız çocuklarının çocuklukları ‘anne’ rol modeli üzerinden şekillenirken çoğu ebeveynin yaptığı bunu destekleyip normalleştirmek olur. Ve yalnızca oyuncaklar değildir suçlanılması gereken. Uzun yıllar maruz kalınan medya ve medya dili de tam da bu işlevi üstlenen kanallardan biridir. Normalleştirilen medya dili bir bakmışız kendi dilimiz oluverir.

Örtük mesajlar kabaca ahlaklı olmayı, namuslu olmayı, itaatkâr olmayı öğretir ve pek çok açık mesajdan çok daha etkili bir güce sahiptir. Örneğin, ‘cinsiyetin kadınsa elinde bebek olmalıdır’ gibi bir cümle tekrar edildiğinde bile bir kulaktan girip diğerinden çıkmaktan fazlasını pek de yapamazken, bir kız çocuğunun eline henüz birkaç aylıktan itibaren tutuşturulan bebek oyuncaklarla verilen mesaj nettir: “elinin altında her zaman bir ‘bebek’ olmalıdır. ‘Bebek’ senin yanında yokken eksikliğini duyduğun şey olmalıdır”.

Evet, maalesef hepimiz bu şekilde yetiştirildik ve çoğumuz hala bu şekilde yetiştiriliyoruz. Artık bebek değilsek bile net olan o mesajı verecek o kadar çok aygıt varken ‘çocuk yapmamak’ normal dışı bir davranış olarak algılanıyor.

Konu çocuk sahibi olmaya gelince herkesin konuşacak çok şeyi, verecek çok öğüdü, doğrulayacak çok yanlışı, soracak çok sorusu var. Mesela kim bilebilirdi ki erkeklerin bir kadının memesinden gelen sıvı hakkında söyleyecek çok şeyi olabileceğini?

Bir insanın hayatının gidişatına tüm cinsiyetçi rolleri ile müdahil olma ve bunu yaparken hiçbir şey yapmıyormuş ve hatta daha da kötüsü iyi bir şey yapıyormuş havası yaratmanın ‘normal’ olmadığını ancak sosyolojik bir değerlendirme anlayabilir; ki bu yazının da amacı budur.

Kıbrıs ölçeğinde 74 öncesi dönemde ve ardındaki kısa bir süre için çocukların bağ, bahçe, mandıra gibi ailenin geçimini sağladığı işlerde ucuz işçi olarak kullanıldığı bir gerçektir. Ayrıca, dini dayatma ve kısıtlamalar yanında ekonomik olanaksızlıklar da doğum kontrolü için elverişli zeminin oluşmamasını sağladı. Geçim kaynağının insan emeğini gerektirdiği bir dönemde din ve benzeri unsurlarla desteklenen çokça çocuk yapmak mutlaka ki ‘normal’ olandı. Elektriğin bile olmadığı pek çok köyde dışardan işçi çalıştırmak lükse girerken aslında çokça çocuk yapmak çokça işçiye sahip olmakla eşdeğerdi. Bu ‘normalleştirme’nin ciddi hasar alması 74 ile paraleldir; çünkü, geçim kaynağı dramatik bir hızla hayvancılık ve bağcılık gibi yoğun insan gücü ve emeği gerektiren işlerden bunun neredeyse zıttı denilebilen bir işe yani memuriyete kaydırıldı. Bu süreçte halkın üretimden koparılarak masa başı işlere geçmesi için oluşturulan sosyo-politik müdahaleler neticede ‘başarılı’ oldu. Artık bırakın hayvancılık ve bağcılığı, evde tarhana veya hellim yapmayı öğretmez oldu aileler; ve bunları marketlerden Türkiye markalı paketlerden satın alır olur yeni nesiller. Hani o komşunuz olan genç kadına ne zaman evleneceğini (ki aslında ne zaman çocuk yapacağı) sorduğunuzda günün 8 saatini ışıklı bir ekrana bakarak geçiren ve kazandığı parayla kendi kültürel ürünlerini yabancı markalı paketlerden satın alan bir çocuğu ne zaman yapacağını sormuş oluyorsunuz. Ya da yine Türkiye kanallarında izlediğiniz 3 saatlik dizilerde kendi ailenizde olsa ahlaksız olarak niteleyeceğiniz ama ekranda cazibeli olan gelinin kıyafetlerine girebilmesi için olması gereken kilo hakkında bombardımana tutacağınız bir kişiyi ne zaman yapacağını sormuş oluyorsunuz.

Yaklaşık yarım asırlık bir sürede nispeten az sayıda çocuk sahibi olmayı normalleştirebilmeyi yavaş yavaş öğreniyorsak da ‘çocuk yap’ baskılarını örtülü veya direk olarak yapmamayı öğrenemedik. 74 öncesi dönemde köylerin bir nevi kabile olduğu söylenebilir; çünkü komşunuz ebenizdir de, çünkü komşunuz iş arkadaşınıdır da, çünkü komşunuz çocuğunuzun süt anasıdır da… dolayısıyla yapılan her çocuk sadece kendi çekirdek ailesinin bir üyesi olmaktan ziyade mevcut köyün bir parçasıdır: komşunun doğum yaptığını davarları otlatan eşe yetiştiren bir aracıdır, ihtiyaç halinde komşunun üzüm bağlarında çalışacak bir işçi, gerektiğinde komşunun kunduracısında yardım edecek bir çıraktır; ve de en ‘önemlisi’ komşunun kızına bir talip/ potansiyel damattır…duruma göre her şekle girip, her işe yarayabilir… Olmasına izin verilmediği tek şey çocuk olmasıdır.  Hal böyle olunca komşunuzun ‘ne zaman çocuk yapıyorsun?’ diye sorması normaldi. Çünkü çocuk bir nevi kabileye mal olmuştu; örneğin 8 çocuklu bir aile 4 çocuklu bir aileye ‘hesap sorma’ hakkına sahipti; neticede kendi ailesi diğerine göre 2 katı fazla herkesin işine koşuyordu.

Ama bu dönemlerin üzerinden fazlaca köprü geçti. Artık alt komşunun adını bilmeyen sıkışık apartman dairelerinde yaşayan kişileriz. Yapılan çocuk ne kendi ailesinin ne de başka ailelerin ucuz işçisi değil artık. Ama gel gelelim hesap sorma geleneklerini sürdürme hususunda pek kararlı bir tutumumuz var.

Teknolojinin içine doğmuş ve küresel tecrübeler edinmiş insanlara (25-35 yaş grubu) anne-babaları tarafından hayatlarının gidişatına müdahil olma ve bunu yaparken hiçbir şey yapmıyormuş ve hatta daha da kötüsü iyi bir şey yapıyormuş havası yaratmalarına dur diyebilmek için, herkesin ve her şeyin açık veya örtük şekilde ‘çocuk yap’ mesajı verdiği bir toplumda birilerinin de ‘yapma’ deme cesaretini göstermesi gerekliyse, bunu seve seve yapabilir ve ayaklarımın altında cenneti falan hissetmediğimi de gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Aycan Akçın

Aycan Akçın

Çağımızın hastalığı covid değil! – Aycan Akçın
Aycan Akçın

Çağımızın hastalığı covid değil! – Aycan Akçın

Aycan Akçın
1 Ağustos 2022
0

Çağımızın hastalığı covid değil. Çağımızın hastalığı işsizlik. Tahminimizden çok daha uzun süren ve hala o veya bu şekilde varlığını ısrarla bize hatırlatan covid pek çok can aldı; ama en azından...

Okumaya Devam Et
Aycan Akçın

“Gözlerim Nemli Değil, Gözlerim Namlu” – Aycan Akçın

Aycan Akçın
14 Nisan 2020
0

Bir aydır bazısının ‘ev hapsi’, bazısının ‘sokağa çıkma yasağı’, bazısının ‘karantina’, bazısının ‘izolasyon’ olarak tanımladığı bir süreçten geçmekteyiz. Çevreciler için bu hayvanat bahçelerinin gaddarlığını ortaya koymak için bulunmaz fırsat oldu.

Okumaya Devam Et
Aycan Akçın

Senin ‘mükemmel’ sevişmen kaç dakika sürüyor? – Aycan Akçın

Aycan Akçın
3 Mart 2020
0

Bir kadının ilk kez cinsel ilişkiye girmesi çok önemli bir olay değildir aslında. Çünkü hangimiz ilk kez yürüdüğümüz ana önem atfediyoruz ki?

Okumaya Devam Et
Aycan Akçın

Nairobi Kimdir? – Aycan Akcin

Aycan Akçın
16 Eylül 2019
0

Diziden bildiğimiz Nairobi dobra ve güçlü bir kadın figürü. Ama gerçekten Nairobi resmedildiği gibi dobra ve güçlü bir şehir mi? Nairobi’nin bilmediğimiz, düşünmediğimiz ve muhtemelen ilgilenmediğimiz yüzü aslında gerçekte neye...

Okumaya Devam Et
Aycan Akçın

Biz Chernobyl’i ne zaman yaşadık? – Aycan Akcin

Aycan Akçın
19 Haziran 2019
0

1986 yılının Nisan ayında bu korkunç doğa felaketi olduğunda biz ne yapıyorduk? O zaman körpecik olan ‘KKTC’ devleti henüz kuruluşunun ilk yıllarını yaşarken gazete arşivlerine bakma gereği duydum. Bu olay...

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Heykel ile imtihan(ımız)![*] | Temel Demirer
Temel Demirer

Heykel ile imtihan(ımız)![*] | Temel Demirer

Temel Demirer
19 Ağustos 2022
Balin Palmer

Kararlar ve seçimler – Balin Palmer

Balin Palmer
18 Ağustos 2022
Tek ihtimal çok ciddi enflasyon artışı – Mertkan Hamit
Mertkan Hamit

Tek ihtimal çok ciddi enflasyon artışı – Mertkan Hamit

Mertkan Hamit
18 Ağustos 2022
Cürretle hayatı kucaklar sevda[1] – Temel Demirer
Temel Demirer

Cürretle hayatı kucaklar sevda[1] – Temel Demirer

Temel Demirer
15 Ağustos 2022
Emir demiri kesti!
Abdullah Korkmazhan

Doğrudan demokrasinin önündeki engeller kaldırılmalıdır – Abdullah Korkmazhan

Abdullah Korkmazhan
13 Ağustos 2022

SON EKLENENLER

Akdeniz’de deniz yaşamı tehlikede: Kıbrıs’ta su sıcaklığı 31 derecenin üstüne çıktı

Akdeniz’de deniz yaşamı tehlikede: Kıbrıs’ta su sıcaklığı 31 derecenin üstüne çıktı

10 saat önce
Nicosia Uncut 40. Bölüm: Başkanlık yarışı hızlanıyor; bir başka BM temsilcisi saldırı altında

Nicosia Uncut 41 | Başarısız görüşmelerin kayıtları üzerinde savaş

1 gün önce
Bizim şehrin siyasilerine bir çift şiirim var | Mehmet Yaşın

Bizim şehrin siyasilerine bir çift şiirim var | Mehmet Yaşın

2 gün önce
Petrol talebi 2025’ten önce zirveyi görebilir

Petrol talebi 2025’ten önce zirveyi görebilir

2 gün önce
Dünya kavruluyor: Tokyo 36, Bağdat 50 dereceyi gördü, Birleşik Krallık kuraklık önlemi alıyor

Avrupa yanıyor: İklim krizine karşı harekete geçmek için hala umut var

2 gün önce
AB’ye düzensiz girişlerde yüzde 86 artış yaşandı

AB’ye düzensiz girişlerde yüzde 86 artış yaşandı

3 gün önce
Ukrayna’dan radyasyon uyarısı

Ukrayna’dan radyasyon uyarısı

3 gün önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.