Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Yüksek Mahkemesi‘nin kürtajı kadınlara anayasal hak olarak tanıyan emsal bir kararı bozmayı planlamasıyla ülke çapında kadınların kürtaj hakkı yeniden gündeme oturdu.
Yüksek Mahkeme Roe -Wade olarak bilinen bu kararı bozarsa, Amerika’nın her eyaletinde güvence altına alınan kadınların ilk üç ay içinde kürtaj olma hakkı ortadan kalkacak ve her eyalet kendi yasal sınırını belirleyecek.
Kadınların ve Demokratların, olası karar iptaline karşı protestoları ve tepkileri devam ediyor.
Tartışmalar sürerken Kaliforniya San Francisco Üniversitesi (UCSF) merkezli Üreme Sağlığında Yeni Standartları Geliştirme Merkezi (ANSIRH) tarafından yürütülen ve kürtaja erişemeyen kadınların yaşadıklarını, kürtaja erişebilen kadınların yaşadıklarıyla karşılaştıran Turnaway Study isimli kapsamlı çalışmanın sonuçları yayımlandı.
Araştırmada, ülke çapındaki 21 eyaletten 30 klinikte kürtaj yaptırmak isteyen yaklaşık bin kadın katıldı. Araştırmacılar, istediği gibi kürtaj olabilen ve bulunduğu eyaletin yasal süre sınırını geçtiği için kürtaj isteği reddedilip doğum yapmak zorunda kalan kadınların hayatlarını beş yıl boyunca takip edip verileri karşılaştırdı.
Çalışmanın ana bulgusu, kürtaj yaptırmanın kadınların sağlığına ve esenliğine zarar vermediği; ancak kürtajın reddedilmesinin derin sağlık sorunlarına; finansal, yaşamsal ve ailevi sorunlara yol açması oldu.
Araştırmaya öncülük eden San Francisco California Üniversitesi‘nden kadın doğum, jinekoloji ve üreme bilimleri profesörü olan Diana Greene Foster, Scientific American‘a verdiği röportajda, Yüksek Mahkeme’nin söz konusu kararı iptal etmesi halinde daha fazla kadının kürtaja erişemeyeceğini ve dolayısıyla daha fazla insanın fiziksel sağlığında, ekonomik durumunda ve yaşam memnuniyetinde azalma yaşayacağını; ayrıca güvencesiz koşullarda yetiştirilen daha fazla çocuk olacağını söyledi.
Araştırmada, istenmeyen bir hamileliği sürdürmek ve doğum yapmak kürtajdan daha ciddi sağlık sorunları ile ilişkilendirildi. Kürtaj olan kadınlar ciddi sağlık sorunları yaşamazken, diğer gruptan iki kadın doğum sırasında hayatını kaybetti.
Kürtaj, kadınların intihar düşüncelerine sahip olma riskini, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, anksiyete, düşük benlik saygısı veya daha düşük yaşam doyumu risklerini; alkol, tütün veya uyuşturucu kullanımını artırmadı.
Fakat kürtajın reddedilmesini, yüksek düzeyde kaygı, stres ve düşük benlik saygısı ile ilişkili olduğu tespit edildi.
Kürtaj yaptıramayan kadınlar yoksullaştı
İsteyerek kürtaj yaptıran kadınlar, sonraki yıllarda finansal olarak daha istikrarlı oldu ve istekleri doğrultusunda daha kolay adım attı. Çocuk sahibi olanlar, çocuklarını diğer gruba göre daha istikrarlı koşullar altında yetiştirdi.
Düşünülenin aksine, kürtaj olan kadınların daha sonra isteyerek bir çocuk sahibi olma olasılığı arttı.
Kürtaj isteği reddedilen kadınların ise ülkenin yoksulluk sınırının altında gelire sahip olma ihtimali dört kat, işsiz olma ihtimali ise üç kat arttı; gıda, barınma ve ulaşım gibi temel aile ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli paraya sahip olmama oranı da arış gösterdi.
Doğum yapmak zorunda kalan kadınlar, kürtaj yaptıranlara göre hane halkı yoksulluğunda en az dört yıl süren bir artış yaşadı. Ayrıca bu gruptaki kadınların kredi notu daha düşük, borçları daha yüksek oldu ve iflas gibi olumsuz mali kayıtlar daha fazla gözlendi.
Kadınların karar verebilmesi, çocukların da yararına
Çalışma sonucunda kürtajın reddedilmesinin, kadınların ve doğan çocukların finansal güvenliğini azalttığı belirlendi.
Kadınların kürtaj reddedildikleri takdirde gıda, barınma ve ulaşım gibi temel aile ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli paraya sahip olmama ve çocuklarıyla birlikte yoksulluk sınırı altında yaşama ihtimalleri arttı.
Kürtajı reddedilen kadınların mevcut çocuklarının, yoksulluk sınırı altındaki hanelerde yaşama olasılıkları, kürtaj yaptıran kadınların mevcut çocuklarına göre üç kat arttı ve gelişimsel standartlara ulaşma olasılıkları düştü.
Kadın ve çocukları şiddete mahkum ediyor
İstenmeyen gebelikleri sonlandıramayan kadınların, şiddet uygulayan partnerlerle temas halinde kalma olasılıkları daha yüksek oldu ve bu da kendilerini ve çocuklarını kürtaj yaptırmış olmalarından daha büyük bir risk altına soktu.
Ayrıca doğan çocuğu tek başına büyütme olasılıklarının daha yüksek olduğu ve partner erkekten gelen fiziksel şiddetin azalmadığı gözlendi.
Öte yandan, kürtaj olan kadınların yüzde 95’i, daha sonra kürtajın kendileri için doğru karar olduğunu söyledi.