Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Eğitim Bakanı Özdemir Berova’nın ders kitaplarında yer alan “ruhlar-cinler-m
KTÖS Örgütlenme Sekreteri Besim Baysal’ın yazılı açıklaması şöyle:
Ülkemiz kritik süreçlerden geçerken, muhafazakar ve gerici anlayışlara vizyonsuzluk da eklemlendiği zaman talihsiz diyerek içinden çıkamayacağımız açıklamalar, geleceğimiz konusunda hepimizi düşünmeye sevk etmektedir. Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Sayın Özdemir Berova’nın Havadis gazetesine yaptığı açıklamalar bu kahredici duruma bir yenisini daha eklemiştir. Bu açıklamaların ülke gündemine gelmesinin ardından sendikal sorumluluğumuz gereği sessiz kalmamız mümkün değildir.
Sayın Bakan’a hatırlatmamız gerekmektedir ki; Eğitimde temel bilimsel yaklaşım çocukların “Bilişsel Gelişim Dönemleri’ne” göre eğitim-öğretim süreçlerinin planlanması gerekliliğidir. Bakanımız eğitim kökenli olmamasına rağmen aldığı eğitim bu bilgiyi bilmesini gerektirmektedir
Diğer taraftan tüm dünyada kabul ve saygı gören Mustafa Kemal Atatürk Aydınlanma Çağı ilkeleri ile modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini de oluşturmuştur. Atatürk, insanlığı ileriye götürdüğünü bildiği demokratik ve sosyal ilkeler ve devrimleriyle Kıbrıslı Türkleri de etkilemiş, günlük hayatımızı dahi doğrudan değiştirmiştir. Ülkemizde oluşturulan tüm yasa ve kurallar bu ilkeler çerçevesinde oluşturulmuştur. Böylece en önemli ilkelerden Laiklik, Anayasa’da yer alan önemli kurallardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Laiklik en basit anlamda din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Eğitim-öğretim hizmetlerinin dini kurallar içerisinde yer bulması kesinlikle devletin ve Anayasa’nın ilkelerine aykırı bir durum olarak karşımıza çıkar. Milli Eğitim Yasası ise bu kurallara göre şekillenmiş tüm eğitim-öğretim hizmetlerini Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve kontrolüne bağlamıştır. Eğitim Bakanlığı her türlü eğitim-öğretim faaliyetini kontrol ve denetimi altında tutmalıdır. Bu anlamda ülkemizdeki varlığı ile sürekli tartışma konusu olan her yerden mantar gibi karşımıza çıkan Kur’an kursları olayı doğrudan Eğitim Bakanlığı’nın yapacağı kontrol ve şikayetle kapatılması gereken bilim dışı ve gerici etkinliklerdir. Bu yapılanmanın doğrudan sorumlusu olan Sayın Eğitim Bakanı’nın basına yaptığı mülakatta “haberim yok” demesi kadar abesle iştigal bir yaklaşım olamaz.
Ayrıca ilgili mülakatta Sayın Bakan’ın kamu okullarının parasız olması gerektiği ile ilgili açıklaması ciddiyetten uzak ve sorumluluk sahibi bir kişinin yaklaşımına aykırı bir durumdur. Konunun muhatabı ve hatta icranın başında olan insanın sorumluluğunun farkında olmaması ibret vericidir. Dahası aynı açıklamada okullarımızın tamamının yeni eğitim-öğretim yılında okul bütçelerine kavuşacağı söylemi gerçek dışıdır ve İlköğretim Dairesine bağlı ilkokullarımızın tamamı için geçerli değildir. Dahası okullarımızın Sayın Bakan’ın önceki açıklamalarında bahsettiği şekliyle nüfus artışından dolayı ihtiyacı olan öğretmen ve altyapı sorunları ortadadır. Bunlarla ilgili bakanlık tarafının yaptığı çalışmalar hatta altyapı ve öğretmen ihtiyacı için yürütülen sendikal mücadeleler bir tarafa esas çalışılması gerekenin yeni okul projeleri olmasına rağmen bu konuyla ilgili hiçbir açıklama yapılmamıştır. Buna rağmen yasada yeri bulunan kıdemli A öğretmen ve B öğretmen statüsünün ilgili mülakatta bakan tarafından ve kamuoyu önünde tartışmaya açılmasının gereksizliği gün gibi ortadadır. Üzerine düşen sorumlulukları gerçekleştirmede
Sonuç olarak toplumlararası görüşmelerin yoğunlaştığı, Kıbrıslı Türklerin tüm dünya ile ilişki kurmasının önünün açılmasının an meselesi haline geldiği bir dönemde, eğitimde çözülmesi gereken yüzlerce soruna rağmen ilgili bakanın bu sorunları görecek yeterliliğinin olmadığı bu mülakatla bir kez daha gündeme gelmiştir. Halkımızın bu yaklaşımı ve açıklamaları değerlendirerek önümüzdeki süreçte alacağı tavırdan kuşkumuz yoktur.