Meril Taşeli
Feminist aktivist EŞİTİZ üyesi Selen Lermioğlu Yılmaz ile Kıbrıs’ta kadına yönelik şiddet hakkında bir röportaj yaptık.
Kıbrıs’ta her kadın hayatında ekonomik veya psikolojik şiddet, kadınların üçte biri fiziksel şiddet görüyor
Yılmaz, araştırmaların, Kıbrıs’ta fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik şiddet gören kadınların oranının üçte birden fazla olduğunu, her kadının hayatının belli bir noktasında ya ekonomik ya da psikolojik şiddet gördüğünü ve kadınların üçte birinin fiziksel şiddete maruz kaldığını gösterdiğini bildirdi.
Kktc’de sadece Lefkoşa Belediyesi’nin çok küçük kapasiteli bir sığınağı olduğuna dikkat çeken Yılmaz, her belediyenin birer sığınak açması gerektiğini belirtti.
Baroyla yapılan ücretsiz adli yardım ve polis kapsamında son yıllarda bazı gelişmeler olduğunu söyleyen Yılmaz, buna rağmen kadına şiddet konusunda bütüncül bir politika olmadığını belirtti.
Yılmaz, mülteci, gece kulüplerinde çalışan kadınlar ve uluslararası öğrencilerin kendi dillerinde destek alabilecekleri bilgi ve erişimlerinin çok kısıtlı olduğunu da ekledi.
Yılmaz, şiddet uygulayanlar ve görenler arasında eğitim ve coğrafyaya göre ayrım olmadığını ve her sosyoekonomik seviyede erkeğin, her coğrafyadan her kadına şiddet uyguladığının görülebileceğini belirtti.
Yılmaz, şiddetin, erkekliğin nasıl tanımlandığıyla alakalı olduğunu ve bir cinsiyetin diğer cinsiyet üzerine kurmaya çalıştığı iktidarın ve aradaki eşitsizliğin bir sonucu olduğunu açıkladı.
“Kadına karşı şiddeti azaltmak için İstanbul Sözleşmesi çok önemli”
Yılmaz, kadına karşı fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddeti azaltmak için İstanbul Sözleşmesi’nin önemini belirtti ve sözleşmenin 5 önemli noktasına dikkat çekti.
“1. Politika:
- Kadına karşı şiddeti önlemek için devletlerin politikalar üretmesi gerekir.
2. Şiddetin hiç olmamasını sağlamaya yönelik önlemler:
- Şiddet toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı olduğu için, her seviye okulda toplumsal cinsiyet meselelerinin ve eşitliğinin tüm müfredatta yer alması gerekir.
- Devletin, tüm politikalarında ve birimlerinde cinsiyet eşitliğini dikkate alarak uygulama yapması gerekir.
- Şiddet uygulayan veya uygulama potansiyeli olan erkeklerin ücretsiz rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilmesi gerekir.
- Medyayla birlikte, kadınların haklarını bilmesi için farkındalık bilgilendirmeleri kampanyaları yapılması öngörülür.
- Cinsiyetler arası eşitsizliği giderici ev içi kamusal hayat ikilemdeki eşitsizlikleri dengeleyici politikalar ve kampanyalar yapılması, eğitimler ve farkındalıklar geliştirilmesi öngörülür.
3. Olmuş veya oluyor olan şiddetten kadınları korumaya yönelik:
- Sığınak yapılması ve sığınağa gelmek zorunda kalmış kadınların meslek edinmesi, ekonomik olarak hayatta ayaklarının üstünde durabilmeleri için destek programlarının olması gerekir.
- Polisin çok aktif yer alıyor olması ve 7/24 işleyen ve o coğrafyada yaşayan her kadının dilinde tercümesini elde edebileceği yardım hatlarının olması gerekir.
- Cinsel şiddet gören kadınların, sığınağa gitmek zorunda kalmamaları için psikolojik ve fizyolojik tedavilerinin de yapıldığı cinsel şiddet kriz merkezinin olması gerekir.”
Yılmaz, tüm ülkede sadece çok küçük kapasiteli bir sığınak dışında, kktc’de bunların hiçbirinin olmadığına dikkat çekti. Yılmaz, 1. ve 2. noktaların gerekleri yapılmadığı için şiddet vakalarıyla karşılaşıldığını ve korumaya konsantre olmak zorunda kalındığını da ekledi.
“4. Tedbir:
- Şiddet durumunda koruma ve uzaklaştırma emirlerinin çıkarılması ve yargıyla ilgili gereken işlerin yapılması gerekir.
5. Soruşturma, kovuşturma:
- Uygun şekilde ve tekrar ikinci mağduriyetlere yol açmadan, kadının beyanıyla ve herhangi bir şikâyete bağlı olmadan, soruşturma ve kovuşturmaların yapılabiliyor olması gerekir.”
Yılmaz, hala sıkıntılar olmasına rağmen, son iki konuda kktc’nin epeyce ilerlediğini, ama ilk üç noktada hala çok büyük eksikler olduğunu belirtti.
İstanbul Sözleşmesi’nin gerekleri kktc’de uygulanmıyor
İstanbul Sözleşmesi’nin, kktc’de 2011’de meclisten geçmesine rağmen, sözleşmenin gereklerinin hala uygulanmadığına dikkat çeken Yılmaz, bunun için bir rapor hazırlanmasını önerdi.
Normalde, Grevio izleme grubunun, sözleşmenin geçtiği ülkelerde sözleşmenin gerekenlerinin ne kadar uygulandığı hakkında raporlar hazırladıklarını bildiren Yılmaz, uluslararası denetimin dışında kaldığı için bunun kktc’yi kapsamadığını ve kktc’nin uluslararası raporlara yansımadığını belirtti.
Yılmaz, sözleşmenin gereklerinin daha fazla uygulanması için, Kıbrıslıların kendi içinde İstanbul Sözleşmesi’ne göre kktc’nin ne durumda olduğu hakkında liste yapması ve raporlaması gerektiğini öngördü.
Kktc’de veri toplama ve izlemede zayıf olunduğuna dikkat çeken Yılmaz, hangi mekanizmalarımızın çalışıp çalışmadığı, hangi konularda eksiğimiz olduğu, bilgi veya istatistik eksiğimizin olup olmadığı konularının da rapora eklenmesi gerektiğini belirtti.
Yılmaz, sivil toplum örgütlerinin bu raporun hazırlanmasının savunuculuğunu yapması, devletin de bunu strateji haline getirip, eylem planları hazırlaması gerektiğini belirtti.
“Medyanın kullandığı dil, şiddetin yaygınlaşmasını kolaylaştırabilir”
Yılmaz, kaburgaları kırılan ve tecavüz edilen kadının yaşadığı şiddeti aldatma olayı olarak haberleştirmede veya benzeri şekilde kadının giydiği kıyafetlere dikkat çeken haberlerde kullanılan dilin, olan şiddete gerekçe ürettiğini ve şiddetin yaygınlaşmasını kolaylaştırdığını belirtti.
Yılmaz, İstanbul Sözleşmesi’nin, medyanın doğru bir dil kullanıyor olmasına dair yetiştirip geliştirmesini ve eğitmesini, devletlerin sorumluluğuna verdiğini bildirdi.
Kktc’de de bazı sivil toplum örgütlerinin, daha doğru dil kullanılması için rehberler yayınladığını ve bunların medya kuruluşlarına iletilip görüşmeler yapıldığını belirten Yılmaz, bu konuda medyanın çok büyük bir sorumluluğu olduğunda dikkat çekti.