Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi İnsan Hakları Komitesi gerçekleştirdiği oturumunda polisin eylem ve protestolara yönelik tavrı ve polis şiddeti masaya yatırıldı.
Protestoculara yönelik polis şiddeti, gösterilerden 20 gün sonrasına kadar süren tutuklamalar, geçit törenlerinde pankart açılmasının yasaklanması, açlık grevi yapanlara yönelik baskınlar ve katılımcıların kimliklerinin tespit edilmesi amacıyla tüm protesto etkinliklerinin videoya kaydedilmesi, İnsan Hakları Komitesi üyeleri tarafından polise yöneltilen iddialar arasında yer alıyor.
Komite, AKEL Milletvekili Yorgos Kukumas ve VOLT Milletvekili Alexandra Attalidou tarafından sunulan bir önergenin ardından barışçıl toplanma hakkı ihlallerini inceledi.
Polis Aleyhindeki İddia ve Şikâyetleri Araştırma Bağımsız Otoritesi’ne (IAIACP) göre, pandemi kısıtlamaları sırasında “Os Dame” (Buraya Kadar) hareketi tarafından 2021 yılında düzenlenen yolsuzluk karşıtı bir yürüyüş sırasında protestoculara yönelik tutumları nedeniyle polis memurları hakkında halen iki ceza ve üç disiplin soruşturması devam ediyor.
Milletvekilleri, çok sayıda protestocunun tutuklanması, devam eden davalar ve polis şiddetine ilişkin şikayetlerin altını çizerek sert eleştirilerde bulundular.
Ayrıca polisi seçici uygulama yapmakla suçlayarak, müdahalelerin güvenlik kaygılarından ziyade protesto içeriğine dayandığını savundular.
Komite Başkan Yardımcısı Yorgos Kukumas barışçıl toplanma hakkına yapılan müdahalelere çeşitli örnekler verdi:
Potamya bölgesinde polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden 24 yaşındaki Pakistanlı Shoaib Khan’ın ölümünün ardından 19 Ocak 2025 tarihinde Lefkoşa Ledra Caddesi’ndeki Polis Karakolu önünde düzenlenen protesto gösterisi sırasında yapılan tutuklamalara işaret eden Kukumas, olaydan 20 gün sonra bile tutuklamaların devam ettiğini, vatandaşların asılsız suçlamalarla karşı karşıya kaldığını ve organizatörlerin protesto sırasında atılan sloganlar nedeniyle tutuklandığını vurguladı.
Kukumas 1 Ekim’de gazeteci Yorgos Tattis ve siyasi aktivist Oz Karahan, üzerinde “Kıbrıs Cumhuriyeti: Tek Çözüm” yazılı bir pankart açmaya çalıştıkları için tutuklandıklarını hatırlattı.
AKEL Milletvekili Yorgos Kukumas, pandemi dönemindeki “Os Dame” protestolarına katılan 11 kişi hakkında açılan dava, gösteriler sırasında yaşanan olayların ardından üç yılı aşkın bir süredir devam ettiğine dikkat çekti.
Bağımsız Milletvekili Kostis Efstathiu ise, Kürt aktivist Kenan Ayaz’a destek için Başkanlık Sarayı önünde protesto gösterisi yapan açlık grevcilerinin, mahkeme Ayaz’ın Almanya’ya iadesine karar vermeden önce gece saat 3’te polis tarafından zorla götürüldüğünü hatırlattı.
Polis Hem Reddeti Hem Kabul Etti!
Polis Müdür Yardımcısı Yiannakis Georgiou bu iddiaları reddederek yurttaşları sık sık polis memurlarına ve mallarına saldırmakla suçladı.
“Polis teşkilatında hepimiz mükemmel değiliz,” diye itirafta da bulunan Georgiou, birkaç kişinin yaptıklarının bedelini herkesin ödediğini de sözlerine ekleyerek “Bazı yanlış yönetilen durumlar olmuş olabilir,” diye itirafda da bulundu.
Belirli olaylara değinen Georgiou şunları kaydetti:
Pakistanlı şahsın ölümü üzerine yapılan protesto sırasında polis, megafonlarla memurlara karşı küfürlü sloganlar atan protestocularla karşılaştığını savunan Polis Müdür Yardımcısı, “’Polisler, domuzlar, katiller’ diye bağırıyorlardı,” dedi ve gerilimin tırmanmasını önlemek için anında müdahaleden kaçınıldığını, ancak gözetimin daha sonra tutuklamalara yol açtığını söyledi.
Georgiou, 1 Ekim yürüyüşündeki pankart olayıyla ilgili olarak da polisin pankartları müstehcen ya da pornografik içeriğe sahip olma ihtimaline karşı denetleme hakkı olduğunu savundu.
“Vatandaşların görev başındaki polis memurlarını filme alma hakkı yoktur. Bu kişisel mahremiyete müdahale anlamına gelir” diyerek ısrar eden Polis yardımcısı polisin yurttaşları kaydetmesine değinmezken, kendi görüşünün Başsavcı tarafından verilen bir hukuki görüşle desteklendiğini de iddia etti.
Veri Koruma Komiseri ise bu görüşe katılmayarak hem film hem de fotoğraf çekiminin amaca yönelik olması halinde haklı görülebileceğini belirtti.
“Polis sadece bir olay çıktığında gösterileri kaydedebilir,” diye açıklamalarda bulunan Veri Komiseri, aynı durumun protestocular için de geçerli olduğunu ekledi. Ayrıca polis memurlarının yurttaşların cep telefonlarını kontrol etmeyi talep edemeyeceğini de açıklık getirdi.
Emniyet Müdür Yardımcısı’nın saldırgan sloganlarla ilgili argümanına karşı çıkan Komiser, toplanma hakkının doğası gereği ifade özgürlüğü ile bağlantılı olduğunu vurguladı.
Polis Aleyhindeki İddia ve Şikâyetleri Araştırma Bağımsız Kurumu (IAIACP), polis memurları tarafından uygulanan sözlü ve fiziksel şiddetin yanı sıra yurttaşlara yönelik aşağılayıcı muameleye ilişkin devam eden şikâyetlerin altını çizdi.
“Os Dame” protestosuyla ilgili olarak, aşırı güç, hak ihlalleri ve görevi kötüye kullanma iddialarını ele alan iki ceza ve üç disiplin soruşturmasının devam ettiği de belirtildi.
Barışçıl toplanma: Temel bir hak
Kıbrıs Üniversitesi’nde Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Hukuku Doçenti olan Dr. Aristotelis Konstantinidis, yurttaşların protesto hakkının anayasal olarak korunduğunu vurguladı.
“Bu temel bir haktır” diyen Konstantinidis, bu hakkın mutlak olmadığını ve güvenlik nedenleriyle kısıtlanabileceğini belirtti. Bununla birlikte, bu tür kısıtlamaların bu hakkın kullanılmasını tamamen engellememesi gerektiğini de söyledi.
“Barışçıl toplantının tanımı BM İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından belirlenmiştir. Bir toplantı, başkalarına karşı yaralanma ve/veya ölüme yol açabilecek fiziksel şiddet uygulandığında veya ciddi maddi hasar meydana geldiğinde barışçıl olmaktan çıkar. Küçük itiş kakışlar ya da saldırgan sloganlar bu tür bir şiddet teşkil etmez.”
Hukukçu Ahilleas Dimitriadis de polis müdahale protokollerinin kamuya açıklanmasının önemini vurgulayarak “Bir davanın görülüyor olması polis davranış kuralları ve angajman kurallarının erişime kapalı tutulması için yeterli bir sebep değildir. Bunlar yetkililerin görev tanımlarıdır ve vatandaşlar protestolara katılmadan önce bile bunlardan haberdar olmalıdır.” dedi.
Komite açıklama talep ediyor
İnsan Hakları Komitesi’nin bu konuyu yeniden ele alması beklenirken, Hukuk İşleri Komitesi de önerilen mevzuat değişiklikleri ışığında konuyu önümüzdeki Çarşamba günü görüşecek.
Komite ayrıca, Komiser Yardımcısından polisin gösterileri yönetmek için genel yönergelerini, özel protesto yönetimi talimatlarını, Polis Akademisinin protesto yönetimine ilişkin müfredatını ve Başsavcılığın polis memurlarının filme alınmasını yasaklayan görüşünü sunmasını talep etti.