Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ta faaliyet yürüten ve Kazma Bırak Kampanyası bileşeni olan 70 ekoloji örgütü tarafından yapılan açıklamada, son aylarda Türk-Yunan ilişkilerinde gerilimin yeniden tırmandığını hatırlatıldı.
Türkiye ve Yunanistan’ın BM’ye birbirlerinin ihlallerini şikâyet eden mektuplar göndermesine rağmen silahlanma yarışına devam ettiği belirtilen açıklamada “İki yönetici sınıf arasındaki hakimiyet mücadelesi uzun süredir devam ediyor. Türkiye bağımsız bir bölgesel rol oynamaya çalışırken, Yunanistan Batı ittifakının bekçisi olarak zirveye çıkmak istiyor. Ayrıca Türkiye’deki derin ekonomik kriz ve yaklaşan seçimler AKP hükümetini milliyetçilik kartını oynamaya yönelten ek bir faktör gibi görünüyor. Her iki hükümet de sürekli bir ekonomik yıkıma neden olan yarışta yeni silah alımları yapıyorlar. Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs halkları yeni bir ekonomik krizin ve enflasyonun etkisinden muzdaripken, Türk hükümeti askeri harcamalarında %15’lik bir artış açıkladı ve NATO zirvesindeki kirli pazarlık sonrası artık ABD’den F-16 jetleri satın alabilecek. Yunanistan yeni bir borç krizi tehlikesiyle karşı karşıya, ancak aynı zamanda GSYİH’sının %2,8’ini askeri harcamalara harcıyor, NATO’da bu oran ABD’den sonra geliyor!” denildi.
Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs ekoloji hareketlerinden yapılan ortak açıklamanın üç dilde yayınlanan tam metni:
Dev enerji şirketlerinin veya hükümetlerimizin çıkarları için savaşmamalıyız.
Son aylarda Türk-Yunan ilişkilerinde gerilimin yeniden tırmandığına tanık olduk. Her iki ülke de BM’ye birbirlerinin ihlallerini şikayet eden mektuplar gönderirken çılgın bir silahlanma yarışına devam ediyorlar.
İki yönetici sınıf arasındaki hakimiyet mücadelesi uzun süredir devam ediyor. Türkiye bağımsız bir bölgesel rol oynamaya çalışırken, Yunanistan Batı ittifakının bekçisi olarak zirveye çıkmak istiyor. Ayrıca Türkiye’deki derin ekonomik kriz ve yaklaşan seçimler AKP hükümetini milliyetçilik kartını oynamaya yönelten ek bir faktör gibi görünüyor. Her iki hükümet de sürekli bir ekonomik yıkıma neden olan yarışta yeni silah alımları yapıyorlar. Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs halkları yeni bir ekonomik krizin ve enflasyonun etkisinden muzdaripken, Türk hükümeti askeri harcamalarında %15’lik bir artış açıkladı ve NATO zirvesindeki kirli pazarlık sonrası artık ABD’den F-16 jetleri satın alabilecek. Yunanistan yeni bir borç krizi tehlikesiyle karşı karşıya, ancak aynı zamanda GSYİH’sının %2,8’ini askeri harcamalara harcıyor, NATO’da bu oran ABD’den sonra geliyor!
Ukrayna’da süren savaş enerji krizini şiddetlendirdi. Petrol, gaz ve elektrik fiyatları artarken, dev enerji şirketleri büyük karlar elde etmeye devam ediyor ve bedelini de halklarımız ödüyor. Ukrayna’daki savaş, hem uluslararası alanda hem de Doğu Akdeniz’deki egemen söylemi “yeşil geçiş” politikalarından “enerji güvenliği”ne kaydırdı. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz sondajı için arama çalışmalarına yeniden başladığı görülüyor. Yunan hükümeti de aynı bölgelerde petrol ve gaz sondajları için “yeni projelerini” açıkladı. Yakın zamanda Kıbrıs’ta, İtalyan Eni ve Fransız Total enerji çokuluslu şirketleri Blok 6’da bir doğalgaz arama kuyusu açmaya başladılar.
Petrol ve doğalgaz arama çalışmaları aynı zamanda üç hükümet tarafından da yoksullara bir umut ışığı sunmak için kullanılıyor. Doğalgaz bulunursa ekonominin iyileşeceği söylemi, işlevli bir propaganda aracı olmaya devam ediyor. Bu da elbette bir yalan, küresel güneydeki birçok ülkede yaşayanların zaten bildiği gibi; doğal kaynakların sömürülmesinden zengin olanlar yerli halklar değil, çok uluslu şirketler.
EastMed boru hattının geleceği hala belirsizliğini koruyor. Doğu Akdeniz petrol ve gazının nasıl çıkarılacağı ve taşınacağı konusunda farklı ülkeler arasında görüşmeler devam ediyor. Diğer yandan İsrail ve Türk hükümetleri, İsrail doğalgazının Türkiye’den geçecek bir boru hattıyla Avrupa’ya taşınması için yakında müzakerelere başlayacaklarını duyurdular. Öte yandan Yunanistan ve Kıbrıs, sıvılaştırılmış doğalgaz sevkiyatları (LNG) yoluyla doğal gaz transferi için İsrail ve Mısır ile ilişkilerini iyileştirmeye çalışıyor.
“Kazma Birak/Μας Σκάβουν τον Λάκκο” kampanyası olarak bizler, enerji krizinin tetiklediği fosil yakıtlara dönüş politikalarının özünde zaten yetersiz olan + 1.5 °C’lik Paris Anlaşması hedefine ulaşmak için her türlü anlamlı girişimi sona erdirdiğine inanıyoruz. Aslında “yeşil geçiş”ten bahsederken tek umursadıkları kârları olan kapitalistlerin ve hükümetlerin ikiyüzlülüğü gözler önüne serilmiş oldu.
Kömür, petrol, gaz ve nükleer yoluyla enerji üretimine tam dönüş, daha fazla çevresel felaket, iklim değişikliğinin hızlanması ve türlerin yok olması anlamına geliyor.
Dev enerji şirketlerinin çıkarları veya hükümetlerimizin rekabetçi milliyetçi emelleri uğruna savaşa girmeye karşı tüm gücümüzle mücadele edeceğimizi ifade ediyoruz.
Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs’taki tüm hareketleri enerji şirketlerine ve savaş çığırtkanlığı yapan hükümetlere karşı, birbirleriyle bağlar kurmaya ve halkların barışçıl ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama haklarını savunmaya çağırıyoruz.
Ne istiyoruz?
– Savaş çığırtkanlığına ve milliyetçiliğe karşı
– Çılgın silahlanma yarışını sonlandırmak
– Ege ve Akdeniz’de sondajları durdurmak
– Enerji şirketlerinin toplum eliyle kamu mülkiyetine ve demokratik denetime alınması
– Büyük kapitalist şirketlerin ekonomi ve toplum üzerindeki egemenliğine karşı gerçek bir yeşil çözüm için mücadele edeceğiz.
Yunanistan, Kıbrıs ve Türkiye’den ekolojik örgütlerin temsil edildiği “Don’t Dig/Kazma Birak/Μας Σκάβουν τον Λάκκο” kampanyası olarak, savaşın ve iklim krizinin iç içe geçmiş tehlikelerine karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz.
Kazma/Kazma Birak/Μας σκάβουν τον λάκκο
Yunanistan-Kıbrıs-Türkiye’de ekstraktivizm ve savaşa karşı ortak kampanya
We should not go to war for the interests of energy giants or our governments
Common statement by Greek, Turkish and Cypriot environmental movements
In the course of the past few months, we witnessed a reescalation of tensions in Turkish-Greek relations. Both countries continue a mad arms race while they send letters to the UN complaining about each other’s violations.
The fight for domination in the wider area between the two ruling classes has been going on for a long time. Turkey is trying to play an independent regional role while Greece wants to get on top as the watchdog of the Western alliance. Also, the deep economic crisis in Turkey and the approaching elections seem to be an additional factor in pushing the AKP government to play the nationalism card. Both governments announce new arms purchases, in a race which causes a continuous economic bleeding. While the Turkish, Greek and Cypriot people suffer from the impact of a new economic crisis and from inflation, the Turkish government announced a rise of 15% in its military expenditure and after the NATO summit “bazaar” will now be able to buy the US F-16 jets. Greece is faced with the danger of a new debt crisis but at the same time it spends a shocking 2,8% of its GDP in military spending, the second largest percentage after the US in NATO!
The dragging out of the war in Ukraine has intensified the energy crisis. The prices for oil, gas and electricity are soaring, and our people pay the price, while the energy giants make huge profits. The war in Ukraine has also shifted the public discourse from “green transition” to “energy security”, both internationally and in Eastern Mediterranean. As a result of these developments, it seems that Turkey is restarting explorations for oil and gas drilling in the Aegean and East Mediterranean. The Greek government has also announced “new projects” for oil and gas drillings in the same areas. In Cyprus, Italian Eni and French Total energy multinationals have recently begun drilling an exploration gas well at Block 6.
Oil and gas explorations also serve as a useful propaganda tool, used by all three governments to present a ray of hope for the poor, i.e., that if natural gas is found, the economy will improve. That is of course also a lie, as the people of a lot of countries in the global South know: it is the multinationals that get rich from the exploitation of natural resources, not the people.
The future of the EastMed pipeline still remains uncertain. There are talks between different countries on how the East Mediterranean oil and gas will be drilled and carried. On the one hand, the Israeli and Turkish governments announced they would soon start negotiations regarding the transfer of Israeli natural gas to Europe via a pipeline which will pass through Turkey. On the other hand, Greece and Cyprus try to upgrade their relations with Israel and Egypt, with the view to transfer natural gas through Liquified Natural Gas shipments.
We, as the Don’t Dig/Kazma Birak/Μας Σκάβουν τον Λάκκο campaign, believe that the policies of a return to fossil fuels triggered by the energy crisis are in essence ending any meaningful attempt to achieve the (inadequate anyway) 1.5οC Paris Agreement target. In fact, they have revealed the hypocrisy of capitalists and governments when they were talking about the “green transition”. All they cared about was their profits. A full return to energy production through coal, oil, gas and nuclear power means more environmental disasters and acceleration of climate change and species extinctions.
We state that we will fight with all our might against going to war for the sake of the profits of the energy giants, or the competitive nationalist aspirations of our governments.
We address a call to all movements in Greece, Turkey and Cyprus to build ties with each other and defend the interests of the people to live in a peaceful and sustainable environment, against the energy giants and the warmongering governments.
To struggle:
– Against warmongering and nationalism – to stop the mad arms race!
– To stop explorations and drillings in the Aegean and Mediterranean seas
– To take energy companies into society’s hands, in public ownership and democratic control
– For a real green solution, which means fighting against the domination of the economy and society by the big capitalist corporations
We, as Don’t Dig/Kazma Birak/Μας Σκάβουν τον Λάκκο campaign, in which ecological organizations from Greece, Cyprus and Turkey are represented, will continue to defend life against the intertwined dangers of war and environmental destruction.
Don’t Dig/Kazma Birak/Μας σκάβουν τον λάκκο
Common campaign in Greece-Cyprus-Turkey against extractions and war
Δεν πρέπει να πάμε σε πόλεμο για τα συμφέροντα των μεγιστάνων της ενέργειας και των κυβερνήσεών μας
Κοινή δήλωση Ελληνικών, Τουρκικών και Κυπριακών περιβαλλοντικών κινημάτων
Εδώ και μερικούς μήνες γινόμαστε μάρτυρες μιας επανακλιμάκωσης των εντάσεων στις ελληνοτουρκικές σχέσεις. Συνεχίζεται και στις δύο χώρες μια τρελή εξοπλιστική κούρσα και παράλληλα και οι δύο στέλνουν επιστολές διαμαρτυρίας στον ΟΗΕ για εκατέρωθεν παραβιάσεις.
Η μάχη επικράτησης στην ευρύτερη περιοχή μεταξύ των δύο αστικών τάξεων είναι σε εξέλιξη εδώ και καιρό. Η Τουρκία προσπαθεί να παίξει έναν ανεξάρτητο περιφερειακό ρόλο ενώ η Ελλάδα θέλει να διακριθεί ως το πιο πιστό σκυλί της Δυτικής συμμαχίας. Επιπλέον, η βαθιά οικονομική κρίση στην Τουρκία και οι επερχόμενες εκλογές φαίνεται να αποτελούν έναν πρόσθετο παράγοντα πίεσης, που ωθεί την κυβέρνηση του ΑΚΡ να παίξει το χαρτί του εθνικισμού. Και οι δύο κυβερνήσεις ανακοινώνουν νέες αγορές οπλισμού σε έναν ανταγωνισμό που προκαλεί διαρκή οικονομική αιμορραγία. Την ίδια στιγμή, οι λαοί μας υποφέρουν από τις επιπτώσεις μιας νέας οικονομικής κρίσης και από τον πληθωρισμό. Η Τούρκικη κυβέρνηση ανακοίνωσε μία αύξηση του 15% στις στρατιωτικές δαπάνες και μετά το «παζάρι» στη σύνοδο κορυφής του ΝΑΤΟ, θα μπορέσει τώρα να αγοράσει τα μαχητικά F-16 από τις ΗΠΑ. Η Ελλάδα έρχεται αντιμέτωπη με τον κίνδυνο μιας νέας κρίσης χρέους αλλά συγχρόνως δαπανά το εξωφρενικό ποσοστό του 2,8% του ΑΕΠ σε στρατιωτικές δαπάνες, το δεύτερο μεγαλύτερο ποσοστό στο ΝΑΤΟ μετά τις ΗΠΑ!
H συνέχιση του πολέμου στην Ουκρανία έχει επιτείνει την ενεργειακή κρίση. Οι τιμές του πετρελαίου, του αερίου και του ηλεκτρικού ρεύματος είναι στα ύψη και οι λαοί μας πληρώνουν το τίμημα, ενώ οι μεγιστάνες της ενέργειας βγάζουν τεράστια κέρδη. Επίσης, ο πόλεμος στην Ουκρανία έχει αλλάξει τη δημόσια συζήτηση, κανείς δεν μιλάει πλέον για «πράσινη μετάβαση» αλλά για «ενεργειακή ασφάλεια», τόσο διεθνώς, όσο και στην Ανατολική Μεσόγειο. Ως αποτέλεσμα αυτών των εξελίξεων, φαίνεται ότι η Τουρκία ξαναρχίζει τις έρευνες εξορύξεις πετρελαίου και φυσικού αερίου στο Αιγαίο και στην Ανατολική Μεσόγειο. Η ελληνική κυβέρνηση επίσης ανακοίνωσε την επιτάχυνση των ερευνών για αξιοποίηση πετρελαίου και αερίου στις ίδιες περιοχές. Στην Κύπρο η Ιταλική πολυεθνική Enι και η Γαλλική Τotal άρχισαν πρόσφατα τις σεισμικές έρευνες για εξόρυξη φυσικού αερίου στο Βlock 6.
Οι έρευνες για πετρέλαιο και αέριο χρησιμοποιούνται επίσης ως εργαλείο προπαγάνδας και από τις τρεις κυβερνήσεις για να καλλιεργήσουν μια ελπίδα στους φτωχούς, δηλαδή ότι αν βρεθεί αέριο θα βελτιωθεί η οικονομία. Αυτό βέβαια είναι ένα ακόμη ψέμα, όπως γνωρίζουν οι λαοί πολλών χωρών του Νότιου ημισφαιρίου. Αυτοί, που πλουτίζουν από την εκμετάλλευση των φυσικών πόρων είναι οι πολυεθνικές, όχι οι λαοί.
Το μέλλον του αγωγού EastMed παραμένει αβέβαιο. Γίνονται συζητήσεις μεταξύ διαφόρων χωρών για το πώς θα εξορυχθούν και θα μεταφερθούν το πετρέλαιο και φυσικό αέριο της Ανατολικής Μεσογείου. Από τη μια μεριά, οι κυβερνήσεις Ισραήλ και Τουρκίας ανακοίνωσαν ότι σύντομα θα αρχίσουν τις διαπραγματεύσεις που αφορούν στη μεταφορά φυσικού αερίου στην Ευρώπη μέσω αγωγού που θα περνάει από την Τουρκία. Από την άλλη, Ελλάδα και Κύπρος προσπαθούν να αναβαθμίσουν τις σχέσεις τους με Ισραήλ και Αίγυπτο, με την προοπτική να μεταφέρουν Υγροποιημένο Φυσικό Αέριο (LNG) μέσω δεξαμενόπλοιων.
Εμείς, ως κοινή κινηματική πρωτοβουλία Don’t Dig/Kazma Birak/Μας Σκάβουν το Λάκκο, πιστεύουμε ότι οι πολιτικές της επιστροφής στα ορυκτά καύσιμα που ενισχύθηκαν από την ενεργειακή κρίση, επί της ουσίας σημαίνουν το τέλος της όποιας σοβαρής προσπάθειας να επιτευχθεί (ο ανεπαρκής έτσι κι αλλιώς) στόχος του 1,5ο Κελσίου της Συμφωνίας του Παρισιού. Στην πραγματικότητα, έχουν αποκαλύψει την υποκρισία των καπιταλιστών και των κυβερνήσεων όταν μιλούσαν για «πράσινη μετάβαση». Το μόνο που τους ενδιέφερε ήταν τα κέρδη τους. Η πλήρης επιστροφή στην παραγωγή ενέργειας με λιγνίτη, πετρέλαιο, αέριο και πυρηνικά εργοστάσια σημαίνει ακόμη μεγαλύτερη περιβαλλοντική καταστροφή και επίσπευση της κλιματικής αλλαγής και της εξαφάνισης ζωικών ειδών.
Δηλώνουμε ότι θα παλέψουμε με όλες μας τις δυνάμεις ενάντια σ΄ένα πόλεμο για τα συμφέροντα των μεγιστάνων της ενέργειας και στις ανταγωνιστικές εθνικιστικές φιλοδοξίες των κυβερνήσεών μας.
Καλούμε όλα τα κινήματα της Ελλάδας, Τουρκίας και Κύπρου να χτίσουν δεσμούς μεταξύ τους και να υπερασπιστούν το δικαίωμα των λαών να ζήσουν σε ειρηνικό και βιώσιμο περιβάλλον, καλούμε σε αγώνα ενάντια στους μεγιστάνες της ενέργειας και τις πολεμοχαρείς κυβερνήσεις.
Αγωνιζόμαστε:
· Ενάντια στις πολεμικές ιαχές και τον εθνικισμό!
· Να σταματήσουν οι έρευνες και οι εξορύξεις στο Αιγαίο και τη Μεσόγειο.
· Να περάσουν στα χέρια της κοινωνίας οι εταιρείες ενέργειας, να γίνουν δημόσιες υπό τον δημοκρατικό έλεγχο της κοινωνίας.
· Για μια πραγματικά πράσινη λύση, που σημαίνει αγώνας ενάντια στην κυριαρχία των μεγάλων καπιταλιστικών εταιρειών στην οικονομία και την κοινωνία.
Εμείς ως κινηματική πρωτοβουλία Don’t Dig/Kazma Birak/Μας Σκάβουν το Λάκκο, στην οποία εκπροσωπούνται οικολογικές οργανώσεις από την Ελλάδα, την Τουρκία και την Κύπρο, θα συνεχίσουμε να υπερασπιζόμαστε τη ζωή μας ενάντια στους συνυφασμένους κινδύνους του πολέμου και της περιβαλλοντικής καταστροφής.
Don’t Dig/Kazma Birak/Μας σκάβουν τον λάκκο
Κοινή πρωτοβουλία σε Ελλάδα-Κύπρο-Τουρκία ενάντια στις εξορύξεις και τον πόλεμο.