Doğu Akdeniz’deki doğal gaz keşifleri ve Rusya-Ukrayna savaşı, gerek bölgemiz gerekse de Kıbrıs Adası açısından jeopolitik denge ve işbirliklerinin yeniden belirlenmesini kaçınılmaz kılıyor.
ABD’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne silah ambargosunu kaldırdığı haberi yeni bir gelişme olarak sunulsa da bu çok önceden alınan bir karardı. Ve ayrıca ABD’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’i askerileştirme ve silahlandırma çabaları da yeni değil. Bunun yanında son günlerde bunun yoğunluk kazanması ise endişe verici bir gelişme. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, İngiliz üslerindeki savaş uçakları yenilendi, üsler de modernizasyon çalışmaları başlatıldı ve Kıbrıs yeni nesil emperyalist silahlar ile donatılıyor. Kıbrıs, Akdeniz’deki diğer adalar ve Doğu Akdeniz, ABD öncülüğünde, Rus-Çin tehdidi karşısında her bakımdan ileri bir karakol olarak şekillendirilmektedir.
Biraz geriye gider ve gelişmelere göz atarsak bugün yaşananları daha iyi anlayabileceğiz. 2019 Ocak ayında Amerikalıların gözetiminde New York’ta gerçekleşen toplantıda, Doğu Akdeniz’deki “Güvenlik” konusunda yol haritası belirlemek için İsrail, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan bir araya gelmişti.
Yine Doğu Akdeniz’deki gelişmelerin ve işbirliklerinin ele alındığı ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun da katıldığı Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail üçlü zirvesi Mart ayında İsrail’de gerçekleşmişti. Zirve sonrası yapılan ortak açıklama önemli mesajlar içeriyordu.
Açıklamada, Doğu Akdeniz’de barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması için bir araya gelindiği ve Amerika’nın, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs’ın oluşturduğu üçlü mekanizmaya destek verdiği ve bölgesel işbirliğinin arttırılması yönünde anlaşmaya varıldığı vurgulanmıştı.
Açıklamaya devamla, “enerji bağımsızlı ve güvenliğe destek verileceği, Doğu Akdeniz’de ve Orta Doğu’da kötü huylu dış etkilere karşı mücadelede kararlı olunduğu” vurgulanmıştı.
Bu açıklamayı izleyen günler de gerçekleşen yeni bir zirvenin ise Fransa’nın da katılımı ile Paris’te gerçekleştiğini hatırlatmakta fayda var.
Tüm resmi okuduğumuzda, ABD öncülüğünde çok tehlikeli bir Doğu Akdeniz’i silahlandırma ve askerileştirme politikasının ileriye taşıdığını, Kıbrıs’ın bu politikanın merkezinde olduğunu, bu adımın bölgede ve Kıbrıs sorunun da dengeleri değiştireceği gibi Doğu Akdeniz’de yeni gerginlik ve sıcak savaş ihtimalini oldukça arttırdığını söyleyebiliriz.
Sonuç olarak Kıbrıs sorunu çözümsüz kaldığı sürece gerek Kıbrıs gerekse de bölgemiz yeni acılar yaşamaya, yeni gerginlikler ve savaş politikalarına maruz kalmaya devam edecektir. Dolayısı ile ihtiyaç savaş çığırtkanlığı, silahlanma, milliyetçilik ve gerginliği yükseltmek değil, barış ve erken federal çözüme biran önce ulaşmaktır.
Kıbrıs’ın ve bölgemizin tüm silah ve askerlerden arındırılması, Adamızın emperyalist çatışmaların ve savaşların içine çekilmesinin önlenmesi ve barış mücadelesinin yükseltilmesi her zamankinden daha da acil ve gereklidir.
Foto: Kenya’da imha edilen silahlar – 2016, Thomas Mukoya / Reuters