“Ben hayvanları çok sevdiğim için vegan olmadım, onları kullanmaya hakkım olmadığı için vegan oldum”
“Kedi ve köpek için göz yaşı dökerken inek hayvan değilmiş gibi davranılıyor.”
“İnsanlar güvercinleri alıyor kafeslere kapatıyor mesela. Bunun adına da sevgi diyor. Sevmek bu mudur? Sevmek özgür bırakmaktır. Sevgi öldürmez. Sevgi hapsetmez. Sevgi yaşatır.”
Vegan, en basit tanımıyla hayvan ve hayvansal ürün tüketmeyen kişileri tanımlar. Veganlık sadece bir beslenme tarzı veya diet değil, aynı zamanda hayata, hayvanlara ve ekolojiye yönelik etik-politik bir tutum olarak da tanımlanmaktadır. Veganlığın temelinde de adalet ve yaşam hakkı ilkeleri yatmaktadır. Vegan kişi, insanların olduğu gibi hayvanların da yaşam hakkı olduğu ilkesinden hareketle, hayvanların insanların tüketeceği mallar ve tüketim nesneleri olmadığı farkındalığıundan hareketle, hayvanların her türlü mal ve kaynak olarak kullanımına karşı çıkar.
Veganlar hayvan eti yemezler. Aynı zamanda süt, yumurta ve bal gibi ürünlerini de tüketmezler. İpek, yün, deri, kürk veya diğer hayvan tüy ve tenlerini de kullanmazlar. Hayvansal ürün kullanmadıkları gibi hayvanlasal ürün içerin tüketim malzemelerini de kullanmazlar, hayvanlar üzerinde test edilen tüketim ürünlerini de.
Dünya genelinde son 10 yıldır veganlığa dair artmakta olan bir ilgi var. Bu ilginin çşeitli nedenleri var, beslenme, sağlık, iklim değişikliğinin yarattığı etkiler, etik-politik tavır, adalet mücadelesi veya sadece duygusal nedenler. Herkesin vegan olma nedeni de çeşitli gerekçelere dayandırılabiliyor.
Genel ilginin yanında özel olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde de veganlığa dair ilgi artmakta, son 5-6 yıldır vegan veya vejetaryen kişilerin sayısı artmakta.
*
Mağusa’da yaşayan Sıla Kemalettin, 3 yıldır vegan! Tek pişmanlığının daha önce vegan olmaması olduğunu ifade ediyor ve ekliyor, “Veganlığı ilk duyduğumdan beri adaletin gerektirdiği bir duruş olduğunu anlamıştım. Bunu daha fazla ertelemenin, hayvanları kullanmaya devam etmenin hiçbir anlamı olmadığı için vegan olmaya karar verdim. Ben değişmeden, dünyada değişim olmasını bekleyemezdim.”
“Veganlık hayvan haklarıdır” diye veganlığa dair olan yaklaşımını özetleyen Sıla, hassas olduğu bir konun altını da çizmeyi ihmal etmiyor, “Çok sık karıştırılan bir durum var. Bazı insanlar hayvanları çok sevdiğim için vegan olduğumu/olunduğunu falan sanıyor. Bu dogru değil. Veganlık merhamet, sevgi, hassasiyet ve bilimum minnoş duygu meseleleri değil, veganlık adalet meselesidir.”
Hayvanları çok sevdiği veya onlara acıdığı için vegan olmadığını, onları kullanma gibi bir hakkı olmadığındaın dolayı vegan olduğunu ifade eden Sıla, “Vegan olmak hayvanlar için yapmamız gereken asgari bir yükümlülük” demekte.
Sıla Kemalettin ile veganlık ve yaşam üzerine söyleştik…
İki bölümlük röportajımızın ilk bölümü:
Röportaj: Hasan Yıkıcı
1.Nasıl ve neden vegan oldunuz? Ne kadar süredir vegansınız?
Veganlığı ilk duyduğumdan beri adaletin gerektirdiği bir duruş olduğunu anlamıştım. Bunu daha fazla ertelemenin, hayvanları kullanmaya devam etmenin hiçbir anlamı olmadığı için vegan olmaya karar verdim. Ben değişmeden, dünyada değişim olmasını bekleyemezdim. Şu an tek pişmanlığım daha önce vegan olmamış olmak. Bir de aktif olarak sokak hayvanları için mücadele ediyorum. Yıllardır hayatım barınaklarda, sokaklarda ve veteriner kliniklerinde geçiyor. Bir yandan kedi için koştururken, anne bir köpeğin yavrularını yaşatmaya çalışırken sırf görmüyorm diye tavuğu, ineği ve buzağıyı yok sayamazdım. Adalet için, hayvan hakları için vegan oldum. 3 yıldır veganım.
2.Size göre veganlık nedir? Size veganlığı tercih ettiren etkenler nelerdir?
Veganlığın bana göre ayrı bir tanımı yok aslında. Veganlık hayvan haklarıdır. Net. Çok sık karıştırılan bir durum var. Bazı insanlar hayvanları çok sevdiğim için vegan olduğumu/olunduğunu falan sanıyor. Bu dogru değil. Veganlık merhamet, sevgi, hassasiyet ve bilimum minnoş duygu meseleleri değil, veganlık adalet meselesidir. Hayvanları çok sevmem sadece onlara yapılanlara daha çok üzülmeme sebep oluyor. Ben hayvanları çok sevdiğim için vegan olmadım, onları kullanmaya hakkım olmadığı için vegan oldum yani buna mecbur olduğum için. Vegan olmak hayvanlar için yapmamız gereken asgari bir yükümlülük. Kadınları sevdiğim için kadın haklarını savunmuyorum. Hakları olduğu için, hakları ihlal edildiği için savunuyorum. Tıpkı hayvan haklarını savunmam gibi. Mesele sevmek değil. Mesele hak ve özgürlük. Örneğin kadınları çok seviyoruz o yüzden fiziksel veya psikolojik herhangi bi şiddet uygulamıyoruz diyemeyiz hiçbirimiz. Bunları yapmaya zaten hakkımız yok. Yani hayvanları çok seviyorum, o yüzden yemiyorum, giymiyorum, kullanmıyorum degil. Bunlara da zaten hakkım yok. Veganlık asla bir fedakarlık değildir. Birine zarar vermemek, onu kullanmamak, sömürmemek bir fedakarlık olamaz. Her ayrımcılık yanlıştır ve diğerinden beslenir. Irkçılık, cinsiyetçilik, heteroseksizm, türcülük ve dahası.
3.Neden vejetaryenlık değil de veganlık?
Çünkü veganlıktan azı hayvan kullanımı içeriyor. Bu da hayvan hakları ihlali oluyor. Kullanmanın veya sömürmenin azı, çoğu, iyisi, kötüsü olmaz. Sorun sadece hayvanların öldürülmesi değil. Öldürmeyelim ama kullanalım diyemeyiz. Hayvanlar mal veya kaynak değildir. Onları kendi çıkarlarımız için kullanamayız. Hayvanların yumurtası, sütü, derisi, yünü de bize ait değil. Vegan değilseniz hayvan kullanımının bir parçası oluyorsunuz. Bu da hayvan hakları açısından farksız oluyor. Hayvan kullanımının derecelendirilmesi doğru değil. Bu yuzden veganlık, daha azı değil
4.İnsanlar hayvan – hayvansal ürün tüketmek zorunda mı? Hayvan/hayvansal ürün tüketimi insanların bilinçli tercihleri midir yoksa gerek ideolojik gerekse de pratik etkenlerle buna teşvik mi edilmektedirler? Kısaca et tüketimi bir seçim mi yoksa dayatma mı?
Tabii ki zorunda değil. Veganlık sağlıklıdır. Vegan beslenme çeşitli dünya sağlık kuruluşları tarafından “her yaş grubu için” onaylanmıştır ve sağlıklı bir beslenme olduğu beyan edilir. Ne yazık ki bununla ilgili yaygın bilinen yanlışlar var. Neyse ki hepsini aşmak çok kolay. İnsan yeter ki istesin. Yemek, içmek, giyinmek, makyaj yapmak dahil hiçbir alanda hayvan kullanmaya ihtiyacımız yok. Bu yuzden vegan olmak bir yükümlülük aslında. Toplumda hayvanların bize ait olduğu yanılgısı var. Oysa her birey kendi için yaşar, en değerli hayat kendininkidir. Hayvanlar insanlara ait değildir.
Genel olarak hayvan bedenlerini ve salgılarını tüketme konusunda özellikle çocukluktan beri dayatılan bir durum var gerek kültür gerek sağlık gerekçeleri ile. Köpeği sevmek, ineği yemek öğretiliyor. Başka ülkelere baktığımızda bunun tam tersini görüyoruz. Başka ülkelere köpek yediği için tepki gösterirken insanlar kendi tabağındaki başka bedenlere ait parçaları unutuyor. İnsanlar bu topluma, bu kültüre doğuyor. Başka yerde başka şekillerde olan hayvan kullanımlarına karşı çıkıyor, haklı da, korkunç geliyor çünkü öyle, doğru olmadığını biliyor, değişmesini istiyor ama aradaki bağı kurmak gerekiyor. Kültürler, gelenekler, inançlar ve alışkanlıklar istismara gerekçe olamaz. Her yerde süt propagandası yapılıyor, okulda, doktorda, medyada, içmezseniz kemikleriniz gelişmez algısı yaratılıyor vb… ama öyle bir şey yok. Bazı ülkelerde (veganlığın daha yaygın olduğu) zaman zaman basına yansıyan haberler görüyoruz, süt firmaları, kasaplar falan veganlığı tehdit olarak görüyor, gösteriyor. Bunlar farklı konular tabii.
5.Özellikle hayvan hakları savunucuları ve hayvan severler, ‘evcilleşmiş’ hayvan üzerinden bir hayvan sevgisi ve hak kuramı kurarken, ‘tüketilen’ hayvanları bu sevgi ve haklar bağlamından dışlıyorlar. Mesela kedi veye köpek seven ve haklarının koruyan biri bolibifin pahalaşmasından dolayı şikayet edebiliyor veya pirzola yemekte bir sakınca görmüyor. Buna da kısaca türcülük deniyor. Siz türcülüğün toplumdaki ama özellikle de hayvan hakkı savunucularındaki yansımasını nasıl gözlemliyorsunuz? Neden insanlar bazı hayvanların haklarını savunurken bazılarının tüketilebilecek olduğunu düşünüyor?
Eğer hayvan haklarını savunuyorsanız türcü olmanız teorik olarak da pratik olarak da mümkün değil. Yani öyle olmamanız gerek. Hayvanları kullanırken hayvan haklarını savunamazsınız. Hayvan haklarını savunmak için önce vegan olmak gerekir. Savunduğunuz sadece o hayvanın hakkıdır, mesela kedi köpek haklarıdır. Bir kavram kargaşası var.
Çok kırgın ve üzgün olduğum bir konu bu aslında bu hayvan seçerlik. Kedi ve köpek için göz yaşı dökerken inek hayvan değilmiş gibi davranılıyor. Bu çok üzücü bir durum. Oysa hiçbir farkı yok. İnek = Tavuk = Kedi = Balık = Köpek. Hepsi yaşamayı hakediyor. Hiçbirinin ötekinden farkı yok.
Biz sevgiyi de yanlış anlıyor, yanlış öğretiyoruz. Sevgi anlayışımızda ciddi bir sorun var bence. İnsanlar güvercinleri alıyor kafeslere kapatıyor mesela. Bunun adına da sevgi diyor. Sevmek bu mudur? Sevmek özgür bırakmaktır. Sevgi öldürmez. Sevgi hapsetmez. Sevgi yaşatır.Kaplumbağa, balık, tavşan, sincap bunlar doğaya ait hayvanlardır. Sırf insanlar istiyor, onların sahibi olduğunu zannediyor diye evlere girmesi için çeşitli etik dışı eylemler yapılıyor . Gökyüzüne ait olan bir hayvanı kafese kapatmak etik midir? Ya da bir balığı bir kaplumbağayı fanusa koymak? Onlarıgidip birilerinden satın alamazsınız, satamazsınız bu etik değildir. Bu hayvanları mal yerine koymaktır. Yasal olması doğru olduğu anlamına gelmiyor. Ciddi bir bilinçsizlik var ne yazık ki hayvan hakları konusunda. Bunu düzeltmenin tek yolu da vegan olmak yani hayvanları mal ve kaynak yerine koymamak ve veganlığı anlatmak. Nereden bakarsanız bakın sonuc hep veganlıga cıkıyor hayvan hakları konusunda. Tüm hayvan kullanımları birbirine bağlı, çünkü hayvanlar mal ve kaynak statüsünde toplumda.
6.Buna bağla olarak Hayvan özgürleşmesi ile veganizm arasında nasıl bir bağ kuraibliriz? Aynı zamanda ekoloji mücadelesi anlamında da veganlıkla nasıl bir ilişki geliştirilmelidir? Özellikle son yıllarda ekolojik kriz ile hayvan tüketimi arasında ciddi ve bilimsel bağlar kurulmakta.
Hayvanları mal ve kaynak yerine koymamak, buna bağlı olarak insanların hayvanların üstünden elini çekmesi hayvanları özgürleştirecektir.
Evet veganlık çevreci bir eylem, istatiksel verilerle de bu sürekli gündeme geliyor. Hayvan kullanımı çeşitli şekillerde ekolojik sorunlara neden oluyor. Yine de veganlığı buna indirgememek gerektiğini düşünüyorum. Veganlık hayvan haklarıdır. Hayvanları kullanmak daha az maliyetli olsaydı mesela, bu hayvanları kullanmayı meşrulaştırmazdı. Tıpkı insanları kullanmayı meşrulastırmayacağı gibi. Veganlık salt çevreci bir eylem değil, adalet meselesidir. Çevreci olması, sağlıklı olması da artısıdır