• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Çarşamba, Mart 29, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Hasan Yıkıcı

Kaynamaya başlayan kazan: Lefkoşa Surlariçi – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı Hasan Yıkıcı
7 Kasım 2018
Okuma Süresi: 6 dk
A A
Kaynamaya başlayan kazan: Lefkoşa Surlariçi – Hasan Yıkıcı

Aradan çok zaman geçmedi, geçen ilkbaharda bir cuma akşamı Lefkoşa Suriçi’nden ayrılırken şahit olduğum bir manzara hala gözlerimin önünden kaybolmuş değil. Öyle ki, zihnime kazınmış oradaki fotoğraf karesinden Lefkoşa Suriçi’nin özetini çıkartabiliriz.

O gece erken bir vakitte eve dönerken, pek çok gencin Surlariçi’ndeki mekanlarda eğlendiği bir sırada Arasta meydanındaki banklarda giyim kuşamlarından yoksul oldukları belli olan, Türkiyeli göçmen işçiler, gençler ve çocuklar oturmaktaydı. Çekirdek yiyorlar, bakkaldan aldıkları biraları içiyorlar ve o meydandaki insan ve eğlence akışını izliyorlardı. O sırada yürürken sadece 2-3 kişinin gözlerine bakabildim. İnsanların bakışlarındaki dehşet karşısında irkildim. Yol boyunca o bakışlardaki hınçın, öfkenin, yabancılığın, mekandan ve insanlardan ayrıksılığın ve ‘ötekiliğin’ patlamaya hazır bir bomba olduğunu düşündüm. 

O akşam çok fazla insanın tartışmayı tercih etmediği Lefkoşa Surlariçi’deki dönüşümünün karanlık ve bar ışıklarının gölgesinde kalmış, orta sınıf Kıbrıslı Türkler’in kahkahaları arasında bir sessizliğe dönüşmüş tarafıyla yüzleştim. Nitekim son dönemlerde yaşanan olayları göz önüne alırsak, meselelere güvenlik veya kriminal vakalar olarak yaklaşmanın son derece zararlı sonuçları da beraberinde getireceğini öngörebiliriz.

* 

Çok uzun anlatmaya gerek yok. Lefkoşa Surlariçi 74’den sonra ilk önce Kıbrıslı Türkler tarafından terk edildi. Sonra Türkiye’den gelen yoksul, lümpen ve işçi kesimleri tarafından yer yurt edinilidi. 

Orada tabiri caizse  bir getto oluşturuldu. Bu gettonun oluşmasında Kıbrıslı Türklerin ve siyasi iradenin de katkısı büyüktür. Çünkü Türkiye’den gelen insanları bir nevi oraya kapadık, izole ettik, karşılıklı ilişki kurmak istemedik. 

Bu getto zaman içerisinde kendi kültürünü, kendi yaşam tarzını ve kendi alışkanlıklarını yarattı. Ada’daki kültüre entegre olmaktan kaçtı. Türkiye’den getirdiği yaşam tarzını, alışkanlıkları ve ilişki biçimleri tekrar etti, hatta ona sığındı. 

Sağ siyasi cenah en pis ilişkilerini örgütleyebilecek bir potansiyel olarak Surlariçi’ne yaklaşırken, sol hiçbir zaman buradaki insanlara sınıf temelli bir yaklaşım sergilemeyerek onları kaderlerine bıraktı. Devletin buradaki insanlarla ilgili yıllarca hiçbir politikası olmadı, hala da yok. Surlariçi’denki insanlar ise zamanla kendilerini terkedilmiş, yalnız bırakılmış, kapatılmış ve hatta lanetlenmiş olarak buldu. 

Belki de en kötü politik ve çıkar ilişkilerine kendilerini sonuna kadar açmaları bu terkedilmişlik ve kapatılmışlık durumundan kaynaklanmaktadır. 

Peki sonra ne oldu? Sonra en azından son 5-10 senedir Lefkoşa Surlariçi hem bir eğlence hem de bir turizm alanı olarak yeniden keşfedildi. Lefkoşa’yı terkedip Hamitköy, Gönyeli veya Yenikent’de evler alan geleneksel orta sınıf ailelerin çocukları eğlenmek, alternatif mekanlar yaratmak veya egemen kültürün dışında yeni kültürel hatlar çizmek için Surlariçi’ne akın etti. Barlar, lokantalar, cafeler, baştan sona eğlence ve kültürel üretim için tasarlanan sokaklar veya sokak partileri… 

Yıllarca yoksul göçmenlerin kendi haline bırakıldığı lanetli bir mekan olan Surlariçi’ne adeta bir orta sınıf çıkartması yapıldı.

Yanlış anlaşılmasın. Bu çıkartma beraberinde iyi şeyler getirmedi mi? Tabiiki getirdi. Mekan anlamında kültürel ve kimliksel bir canlanma oldu. İnsanlar özellikle yeni jenerasyonlar, kendilerine yeni ve alternatif ifade araçları yarattılar, dayanışma, üretim ve paylaşımın odağında olduğu projeler ürettiler ve üretmekteler. 

Fakat bir Surlariçi’ni yeniden kimliklendirirken, yeniden anlamlandırırken ve yeniden var ederken; o mekanı on yıllardır dolduran ve şekillendiren kültürel akışla, alışkanlıklar ve yaşam tarzıyla uzun bir süredir çatışmaya girildiği de gözlemlenmektedir. Surlariçi’nde bir yandan  yeni ve ticari-eğlencek odaklı kültürel üretim süreçleri işlerken, diğer yandan da orada artık yerleşik ve yıllardır kapalı olan kültürel kodlarla da çatışma ve şiddet eğilimi gelişmektedir. 

Bu kendisini bankta oturup öfkeli bakışlar savurarak, sokakta birilerini döverek, barları basıp haraç istemekle veya çeteleşip etrafa korku saçarak olabiliyor. Tüm bunlar kendisini tehdit altında hisseden yalnızlaştırılmış, kapatılmış ve terkedilmiş kültürel kümelenmelerin kendilerini ifade biçimidir. 

Mesela Sulariçi’nde ışıltılı ve gürültülü mekanların, insan seslerinin iç içe geçtiği sokaklardan sapıp sadece bir-iki sokak aşağı veya yukarı doğru yürüdüğünüzde bambaşka bir dünyayla karşılaşırsınız. 

Dolayısıyla mesele gazetelerde gördüğümüz gibi güvenlik veya psikolojik değil, doğrudan ekonomik, sınıfsal, sosyolojik ve kültüreldir.

* 

Mesele sadece bu kadar mı? Hayır. Mesela Erdoğan’ın Türkiye’de yarattığı şiddet ve hınç dalgasının burada karşılığı yok mı? Misliyle var hem de! Sadece açık haliyle değil, kapalı, gizli ve sessiz haliyle de var. Son haftalarda Lefkoşa’da bir diziden esinlenerek şiddet eylemleri yapan çete hem Erdoğan’ın yarattığı etkinin hem de dizilerin yaydığı ‘kimlik şablonunun’ bir göstergesidir. (Bunu yukarda bahsettiğimiz bağlam içinde düşünün) 

Peki şimdi sormak gerekmez mi? Suça itilmiş çocuklar, bölgede huzursuzluk çıkaran çeteler veya barları basan kişilerin uyguladığı şiddetin yanında, son 5-10 yıldır Surlariçi’ne olan akının, açılan barların, sokak partilerinin, lokantaların veya cafelerin hali hazırda o alan içerisinde kaderine terkedilmiş kesimler üzerinde bir şiddeti, yaşam alanlarına yönelik bir basıncı yok mu? 

Eğlenmeye giden orta sınıf genç kendisini güvende hissetmiyor evet doğru. Fakat hali hazırda orada yaşayan nüfus da dışarıdan gelmiş olan ve birden bire yaşam alanlarına çökmüş bu kalabalık, gürültü ve ışıltı karşısında da kendisini güvende hissetmiyor. Surlariçi artık sınıfsal ve kültürel çelişkilerin yaşandığı bir mekan, cafe ışıltıları ve bar gürültülerinin de saklayamayacağı kaynamaya başlayan bir kazan haline geldi.

*

Peki ne yapılmalı? Bu meselenin tartışılması, ciddiye alınarak tartışılması gerekmektedir. Mesela Studio21 burada oldukça yol gösterici bir örnek olabilir. Bir dans kolektifi olarak bölgedeki gençlerin ve çocukların oluşturduğu bu topluluk hem yaratıcı ve üretici bir alan hem de bölge insanının Surlariçi’nin yeniden şekillenmesine doğrudan katılmasını sağlayan bir kanal oldu. Buradaki temel unsur da katılım. O bölgedeki insanınların bu yeniden şekillenme sürecinde aktif bir özne olarak rol alması.

Bundan da öte bölgede gerek onlarca yıllık plansızlığın birikimini, sosyal, sınıfsal ve kültürel gerilimleri aşmak bir anda olabilecek bir şey değil. Bu noktada da Lefkoşa Türk Belediyesi’ne önemli bir rol düşmektedir. Belediye son yıllarda yaptığı projeler ile genç jenerasyonların veya orta sınıf Kıbrıslı Türklerin gönlünü almayı başarabilmiş, Surlariçi’nin dönüşümünde önemli bir faktör haline gelmiştir. Fakat tüm bu projeler neredeyse tamamen bahsettiğimiz genç ve orta sınıf kesimlere hitap etmektedir. (Paylaşım mutfağı projesinin bölgedeki yoksul ve ihtiyaçlı kesimler için faaliyete geçirilmesi ise önemli bir adımdır. Fakat yeterli değildir) Çarşının ve merkezin dışında kalan ve yıllardır oraları yer yurt edinmiş olan Türkiyeli yoksul göçmen ailelerine yönelik ise ne yazık ki ciddi projeler geliştirilememiş, kentin ve mekanın yeniden üretiminde bu kesimler süreçlere dahil edilmemiştir. Daha da kötüsü bölgede yaşayan kesimler TC Elçiliği’nin ve dinci oluşumların öncelikli hedef kitlesi haline geldi. 

Bunu kırabilecek en önemli unsur yerel yönetim mekanizmalarının genişletilerek çalıştırılması olmalıdır. Söz konusu bölge için bunun çok da kolay olduğu ifade edilmez belki ama bir yerlerden başlayıp sebatla ortaya bir irade koyulması gerekmektedir. 

Fakat bu kısa sürede olabilecek, yılların getirdiği kökleşmiş kültürel kodları dağıtabilecek bir olanak sağlar mı? Emin değilim. Çünkü meselenin ekonomik ve sınıfsal boyutu, yani yoksulluk boyutu hala geçerliliğini korumakta. On yılların getirdiği kapatılmışlık ve entegrasyon eksikliği bir anda giderilebilecek bir çıkmaz değildir. 

Açık konuşmak gerekirse, Lefkoşa Surlariçi’nde küçük burjuvazinin ‘kültürel devrimi’, sağlam bir ‘kültürel karşı devrim’ duvarına toslamış durumda. Mesele bir güvenlik ve kriminal huzursuzluk meselesi değil, ekonomik, sınıfsal ve kültürel bir meseledir. Çözümü de güvenlik arayışında değil, ekonomik, sınıfsal ve kültürel alandadır.

____________________________________________________________________________________

 

Konuyla ilgili okuyabileceğiniz yazılar:

Esnaf ve bölge sakini gergin; devletin keyfi gıcır! – Mertkan Hamit

 

____________________________________________________________________________________

 

Surlariçi’nin Sınıfsal Okuması ve Kıbrıslıtürk Müzisyenlerin Ödeyeceği Bedel – Halil Karapaşaoğlu

 

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı

Gazeteci

Hasan Yıkıcı

Kurtarıcılarımızdan kurtulmaya ihtiyacımız var – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
7 Nisan 2021
0

Siyasal ve pratik anlamda bir çıkmaza düştüğünüzde veya hareket etme, kitleleri ikna edebilme kabiliyetinizi yitirdiğinizi fark ettiğinizde çeşitli alternatifler, araçlar veya ifade kanalları yaratmaya çalışırsınız.

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Duygular seli içinden cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
24 Ekim 2019
0

Sürekli konuşulduğu gibi bu seçim çözüm-çözümsüzlük veye Türkiye ile ilişkiler odaklı bir seçim olmayacak, bir başka odak daha var, o da kimlik ve buna bağlı olarak toplumsal duygular meselesi…

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Aklın, vicdanın ve yüreğin sesi – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
13 Ekim 2019
0

"Çünkü barış ideası bir slogan veya ezberlenmiş cümle kalıplarından değil; en zor koşullarda bile uğrunda tavır alınabilecek, vicdan, akıl ve yürekle harmanlanmış bir kültürden oluşmaktadır."

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Makul adam: Tufan Erhürman – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
3 Ekim 2019
0

"Erhürman, Kıbrıs’ın kuzeyine dair politika oluştururken, sınırını KKTC’nin varlığından kaynaklı sınırlarla belirlemekte; bir zamanlar sıklıkla dillendirdiği fakat uzun bir süredir de lügatından çıkarttığı ‘vesayet’ düzeninin sınırlarını kendi politikasının da sınırları...

Okumaya Devam Et
Hasan Yıkıcı

Her şey normale döndü mü? – Hasan Yıkıcı

Hasan Yıkıcı
12 Eylül 2019
0

Çünkü bu ülke bir ülke değil…

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Size bağış da yok, bağışlama da! | Mustafa Onurer
Mustafa Onurer

Size bağış da yok, bağışlama da! | Mustafa Onurer

Mustafa Onurer
28 Mart 2023
Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
26 Mart 2023
Geceleri insanın elinden alamazlar 🌗 Tevfik Aytekin
GAZEDDA YAZARLARI

Geceleri insanın elinden alamazlar 🌗 Tevfik Aytekin

Gazedda
25 Mart 2023
Çalıyor

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

DÜNYA
Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun. Devlet Tiyatrosu
  • Yakanızdayız! #isiasadaletnöbeti
  • 27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

“Bu büyük seçme çağında sanat da seçimini yapmalıdır. Sanat ya körü körüne bir inanışla kaderini bir azınlığa bağlar ve onun aracı olur ya da çoğunluğun tarafını seçerek kaderini ona bağlar. Ya insanları boş düşlere sürükler ve onları uyutur, bilgisizliği artırır; ya da gerçeklere yönelip bilgiyi çoğaltır. Ya yıkıcı yanı ağır basan güçlere ya da yapıcı ve ileri güçlere seslenir.”

Bertolt Brecht
  • Fransa
  • Nuri Sılay ile Tevfik Aytekin
  • 🟣 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Gününde, Mülteci Hakları Derneği olarak ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sesimizi yükseltiyoruz!

🟣 MHD olarak sizi, Irkçılık Karşıtı Ağ ile tüm Irkçı, ayrımcı ve ötekileştirişi, politika, tutum ve davranışlara karşı mücadele etmek için aramıza katılmaya davet ediyoruz.

-------

🟣 As the Refugee Rights Association, we raise our voices against racism and discrimination on March 21, International Day for the Elimination of Racial Discrimination!

🟣 We invite you to join us with Network Against Racism to fight against all racist, discriminatory, and marginalizing policies, attitudes, and behavior!
  • Kader değil cinayet. Hepimize hesap vereceksiniz! #isiashepimizehesapverecek
  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Varış noktası Türkiye olan 2,3 ton kokain yakalandı

Varış noktası Türkiye olan 2,3 ton kokain yakalandı

19 saat önce
Esmeray: Meclis’e girecek olmam başlı başına bir fark

Esmeray: Meclis’e girecek olmam başlı başına bir fark

19 saat önce
Kimliksizler’in AP’ye yapacağı dilekçe için imza kampanyası 26 Mart’a kadar devam ediyor

“Kimliksizler” 675 imzayı Avrupa Parlamentosu Dilekçe Komitesi’ne iletti

19 saat önce
Louise Michel: Savaşmak için gerekli tüm adımları atacağız

Louise Michel: Savaşmak için gerekli tüm adımları atacağız

20 saat önce
Almanya | Yakın tarihin en büyük uyarı grevi

Almanya | Yakın tarihin en büyük uyarı grevi

20 saat önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.