Çiğse Dedeoğlu
2009 yılından beri seferberliğe gitmeyi reddeden ve vicdani ret hakkının yasallaşması için mücadele veren vicdani retçi Murat Kanatlı Gazeddakıbrıs ile vicdani ret ve bedelli askerlik üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Kanatlı, Kıbrıs’ın kuzeyinde vicdani ret konusunun hangi aşamada olduğu, anayasada yer alan ‘yurt ödevleri’ ve vicdani ret yasasının Meclisteki yeriyle ilgili konularda açıklamalarda bulundu.
Kanatlı açıklamasında şunları kaydetti:
“1914’lü yıllarda İngiltere savaş koşullarında vicdani reddi yasallaştırırken kullanılan argümanlar, bugün hala Kıbrıs’ın kuzeyinde karşımıza çıkıyor ve vicdani reddi yasallaştırmamak için gerekçe olarak kullanılıyor. Vicdani ret 60’lı 70’li yıllarda bütün dünyada bir insan hakkı olarak yasallaştı. Askere gitmeyi reddedenlere alternatif kamu hizmeti görevi verildi. Vicdani ret hakkını hala tanımayan tek ülke Türkiye kaldı.
Bu aşamada Avrupa genelinde, vicdani retçiler olarak, bu hakkı mültecilik bağlamında değerlendirmeye, profesyonel ordudaki yerini tartışmaya başladık. Fakat memleketimize gelince 30-40 sene önceki argümanlar hala karşımıza çıkıyor. “Vicdani ret hakkı tanınırsa asker nereden bulunacak, nöbeti kim tutacak?” gibi sorularla karşı karşıya kalıyoruz. Siz zaten bu teknoloji çağında sınırları acemi erlere nöbet tutturarak koruyorsanız, burada bir güvenlik açığı söz konusudur. Böyle bir sistem artık geçerli değildir. Avrupa’da sınırların güvenliği artık uydu teknolojileriyle korunurken, biz nöbeti kim tutacak tartışması yapıyoruz.”
“Biz savaşa karşıyız”
Vicdani ret olayının anayasaya aykırılığını öner süren kişilerin bedelli askerlik söz konusu olunca anayasayı unuttuklarını da ifade eden Kanatlı şunları kaydetti:
“Bir diğer konu ise, bize alternatif olarak profesyonel askerliğin önerilmesi. Biz zaten savaşa karşıyız. Bunu anlamıyorlar. Türkiye’de bile profesyonel ordudan özel orduya geçiş yapılmışken biz hala 30-40 sene öncesinin argümanlarını bize savunan insanlara dert anlatmaya çalışıyoruz. Vicdani ret olayının anayasaya aykırılığını öne süren bu kişiler, bedelli askerlik konusu gündeme gelince anayasayı unutuyorlar. Çünkü herkesin yeğeni var, çocuğu var. Söz konusu onlar olunca savundukları argümanları unutuyorlar. Maalesef karşımızdaki insanlar samimi değil. Konu kendi çocukları olduğunda bedelliye evet diyen milletvekilleri konu vicdani ret olduğunda hayır diyebiliyor. Vicdani ret uygulanamaz, anayasaya aykırıdır fakat bedelli askerlik güvenlik sorunu oluşturmaz, uygulanabilir mi?”
“Anayasal ödevler arasında hiyerarşi var”
“Anayasaya baktığımızda yurttaşların uyması gereken birçok ödev vardır. Örneğin çevreyi korumak, eğitim hakkını korumak, yoksulları korumak… Devlet bu ödevleri yerine getirmeyenlerin peşinden koşmuyor, hapis cezası vermiyor. Bu ödevlerin hepsine neden eşit hassasiyetle yaklaşılmıyor? Bizim memleketimizde anayasal ödevler arasında da hiyerarşi vardır. Kimi ödevler önemlidir, kimi ödevleri yapmasanız da olur.
Biz diyoruz ki, 6 bin sterlin vermek yerine, yurt ödevini yerine getirmek için ihtiyaç olan bir alanda çalışalım. 15 ay zorunlu askerlik yerine, 20 ay hastanede çalışma alternatifi getirilsin. Bu da anayasaya aykırı olarak görülüyor. “
“Siyasi ahlaksızlık“
“Biz her zaman platformlara katılmaktan, sözümü söylemekten sakınmadık. Çağrıldığımız komitelerde görüşlerimizi söyledik. Toplantılara da katıldık, uluslararası durumu da anlattık. Bakanlık temsilcileri da çok itirazlarının olmadığını söylediler. Fakat bir sabah uyandık ve yasa tasarısı ansızın buharlaştı. Kudret Özersay bununla ilgili olarak hiçbir açıklamada bulunmadı. Biz yeni hükümet kurulduğunda ve meclisin yeni dönemi başladığında artık listede olmadığımızı gördük. Bu bir siyasi ahlaksızlıktır. Keyfi şekilde siyaset yapmaktır.
Vicdani ret hakkının tanınmasıyla ilgili yasal prosedürde emekli generaller ve albayların görüşleri vardır. Bu insanlarla saatlerce süren komite toplantıları gerçekleştirildi. Ve buradaki görüşler bu hakkın yasallaştırılmasının imkansız olmadığı yönündeydi. Umarım bir gün bu komite tutanakları açıklanır. Bu komite toplantıları sırasında vicdani ret konusuna en çok itiraz eden milletvekili Yasemin Öztürk idi. İleriki zamanlarda Yasemin hanımın bedelli askerlik konusunda neler yapacağını göreceğiz.”
“Vicdani ret haktır“
“Anayasa’ya göre kışlaya girme zorunluluğu her yurttaş için geçerlidir. Fakat biliyoruz ki kadınlar, engelli ve bakıma muhtaç yurttaşlar ve polis akademisine gitmiş olan polisler askerlikten muaftır. Bu kişileri muaf tutabilen sistem, vicdani retçilere gelince muafiyet sağlayamıyor ve anayasaya aykırılıktan bahsediyor. Bu da mantıklı değildir.
Bugün dünya zorunlu askerlikle ilgili bambaşka bir boyuttadır. Türkiye, Yunanistan gibi istisnalar dışında zorunlu askerlik uygulaması çok az ülkede mevcuttur. Fakat bizdeki mentalite o kadar bir geride kaldı ki, zorunlu askerliği, insanları kışlaya sokup, militarist eğitim vererek, milli şuur aşılayabilecekleri bir araç sanıyorlar. Bu dünyada uzun zaman önce vazgeçilmiş bir uygulamadır. Vicdani ret haktır. Bütün insanları, vicdani ret, zorunlu askerlik ve bedelli kavramlarını daha açık bir zihinle tartışmaya davet ediyoruz. Görecekler ki, karşı tarafın argümanları zayıf ve tutarsızdır. “