25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında, Sosyal Riskleri Önleme Vakfı, Belediye Emekçileri Sendikası ve Baraka Kültür Merkezi’nin birlikte gerçekleştirdiği bir söyleşi ile “Kadına Yönelik Şiddet ve Sığınma Evi Deneyimleri” konuşuldu.
19 Kasım Cumartesi günü BES lokalinde gerçekleştirilen söyleşide öncelikle Belediye Emekçileri Sendikası Eğitim ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Fatoş Anter, dünyadaki ve Avrupa Birliği ülkelerindeki farklı sığınma evi modellerinden bahsetti. İlk sığınma evinin tarihinden ve gelişmiş Avrupa devletlerinde dahi kadına şiddet olduğu için sığınma evleri açıldığından bahseden Anter, ülkemizde de sığınma evinin acil bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Baraka aktivisti ve hukukçu Nazen Şansal ise ülkemizde kadına yönelik şiddetle ilgili veriler ve hukuksal metinler konusunda bilgiler verdi. Şansal, kadına karşı ayrımcılığın yasaklandığı ve devletin şiddeti önlemekle yükümlü olduğu uluslararası sözleşmelere taraf olunmasına karşın şiddetin artarak devam ettiğini, yasalardan ve yaşamdan örneklerle açıkladı. Konuşmada kadınların, devletten alacaklı olduğu da vurgulandı.
Sosyal Riskleri Önleme Vakfı Başkanı Hatice Düzgün, Vakfın kuruluş amaçlarını, tarihçesini ve sadece kadınları değil tüm risk gruplarını kapsayan faaliyetlerini anlattıktan sonra beş yıllık sığınma evi deneyimlerini detayları ile paylaştı. Danışmanlık yaptıkları şiddete uğrayan kadınları, şiddet gördükleri eve geri göndermemek adına sığınma evini açtıklarından bahseden Düzgün, sığınma evini yönetme biçimleri ile ilgili bilgiler de verdi. Kadınların çocukları ile barınmalarının yanı sıra psikolojik ve hukuksal destekle, ayrıca eğitim ve sosyal faaliyetler ile desteklenmeye çalışıldığını anlatan Düzgün, çeşitli örgütlerin destek olduğunu ancak devletin köstek olduğunu anlattı. Güvenlik, sağlık, eğitim gibi sorunlar karşısında devlet kurumlarının duyarsızlığından ve yetersizliğinden de bahseden Düzgün, sığıma evinde devletin ve sosyal hizmetlerin mutlaka işin içinde olması gerektiğini vurguladı ve sadece bir merkezde değil her bölgede birer sığınma evi açılması gerektiğinin altını çizdi.
Sunumların ardından dinleyiciler de soru ve yorumları ile söyleşiye katkı koydular.