Benim tarihle aram pek yoktur çocuk, fakat insanla çoktur. İnsan ise tarihten geçen bir değerdir çocuk.
13 Mayıs tarihinde Doğu Akdeniz Üniversitesi, KÜKOM’da, Milli Mücadele Oratoryosu düzenledi. “Bir Ata, Onlarca Kahraman, Yüzlerce Destan” dediler adına. Üniversitenin farklı kulüplerinden öğrenciler yer aldı bu oratoryoda. Müzik bölümü öğrencileri, tiyatro kulübü ve diğer kulüplerden öğrenciler.
Aslında öğreneceklerimiz hiç bitmiyor, bu yüzden de hepimiz her zaman öğrenciyiz şu hayatta çocuk. Davetli olmasak gözden kaçıracağımız bir etkinlik olacaktı.
Gittik, izledik, öğrendik, hatırladık yeniden ve yeniden.
Sadece Mustafa Kemal’in hayatıyla ilgili şeyler değildi hatırladıklarımız; saygıyı da hatırladık yeniden, sevgiyi de. Orada, emek verip bir şeyler yapmaya çalışan gençlerin yanında olmamız gerektiğini, onlara destek olmamız gerektiğini de hatırladık bir kez daha, es geçip durduğumuzu da birçok insani değere.
Türküler eşliğinde anlatılan bir hayattı kulaklara fısıldanan ve bazen de gümbür gümbür bağıran.. Borçlu olduğumuz ne çok şey var bazı insanlara, nefes almak dahil. Fakat en çok da sevdiğim kısım; “kadın ve erkeğin yeri yan yanadır” diye haykırmaları oldu ve yankılanması “yan yanadır” sözcüğünün. Yan yanadır, yan yanadır,yan yanadır..” diye defalarca.
Oratoryo metin derleme; Murat Atak ve Ahmet Alper Ayana’ya aitti. Yöneten yine Ahmet Alper Ayana idi. Büyük bir özveri ile saatlerce hatta günlerce çalıştıkları belliydi; büyük bir emek, büyük bir keyifle izlendi.
Halk oyunları ile renklendi gece, coşkuyu hatırladık çocuk. Ne olursa olsun tebessüm etmeye devam etmemiz gerektiğini biraz da. Beden gücümüzü – akıl gücümüzü, güzelliklere ayırmamız gerektiğini. Kültürlere saygıyı.
Türkülere devam edildi ardından, üç ayrı ses tonu ile tanıştık çocuk. Sesleri ile güzelleşti ruhumuz bir kez daha. Türkü dinleyenden de türkü söyleyenden de zarar gelmez bilirim. Neşet Ertaş bir ropörtajında demişti “nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur, çünkü kötü insanların türküleri yoktur.”
Aradan zaman geçince, yine Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde düzenlenmiş olan şenliklere katılma fırsatı buldum. Yetenekleri fark etmemek mümkün olmuyor inanın, yine de zaman zaman hatta her zaman neden görülmez esas görmesi gerekenler tarafından bu yetenekler ben bilmiyorum.
Yeni Erenköy’den, dans gösterisi yapmak için dört farklı dans grubu gelmiş. Diamoonte Dans Okulu’ndan gelen öğrenciler de vardı bu gruplar arasında. Onların o heyecanlarına tanıklık ettim, “biz buradayız” dediklerini duydum.
Çünkü bazen orada bir yerde olduğunuzu kabullendirmek zordur. Gençler bir şeyler yapmaya çalışıyor, seslerini bir şekilde duyurabilmek adına, sadece dansta değil her konuda. Duyanlar, onlara yardımcı oluyor, yol gösteriyor. İyi ki de gösteriyor. Dans öğretmenleri Hasine Felek’i de kutluyorum dans aşkı adına, Yeni Erenköy Lisesi’ndeki öğretmenleri de ayrıca; Hande Özkıran’ı, Gülçin Uyguner’i, Buğse Sadetoğlu’nu gönülden kutluyorum çocuklar için uğraş verdikleri için ve fotoğraflar için Eylem Avcı Alnur’a teşekkürler, müzik sorumlusu Ahmet Kasabalı’ya da. Çocuklarla birlikte orada bulunan herkes coştu, çabalarının karşılığı ise alkışlar oldu; yürek dolusu alkış..
Bir şeyler yapmak isteyen çocukların gözlerinden anlarsınız heveslerini, çabalarını, heyecanlarını. Coşkuları sönmez o çocukların. Sönmesin de, söndürmeyelim de.
Bazı çocuklar için daha zordur kendilerini göstermek, bazıları içinse daha kolay. Bazılarının olanakları hep vardır, bazıları olanakları doğduğu zaman hemen değerlendirmek zorundadır. Bazılarına fırsatları ellerinizle verseniz de olmaz, bazıları ise bir fırsat verin diye kapınızda bekler.
Önemli olan görebilmek aslında; o çocuğu görebilmek, ben buradayım diyenin elinden tutup “seni görüyorum çocuk” diyebilmek. Buna biraz da, o çocuğa sahip çıkabilmek desek yanlış olmaz sanırım. Gençleri görüp sahip çıktıkça daha özel bir dünyada yaşıyor olacağız çünkü onlar bizim mirasçımız. Ve biz mirasçılarımıza neleri bırakmak istiyoruz, neyin filizini atmak istiyoruz onların yüreğine?
Yani hani Ata da demiş ya “manevi miras ilim ve akıldır; ilim bilimle, akıl düşünceyle” diye.
Tüm emek verenlere, izleyiciler ve okuyucular dahil, teşekkür ediyorum..