Netanyahu protestocuları yumruklamak istediğini açıklamıştı. İşçi Partisi lideri Michaeli, bu açıklamadan sonra Netanyahu’ya karşı halkı tahrikten hakkında polise suç duyurusunda bulundu.
Yüzbinlerce İsrailli protestocu sivil itaatsizlik eylemi başlattı.
Protestocular Tel Aviv caddesini kapattı. Saatlerce süren kapanmanın ardından ana cadde yeniden açıldı ve 21 gösterici tutuklandı.
Kadın Protestocular feminist yazar Margaret Atwood’un yazdığı ‘Damızlık Kızın Öyküsü’ romanına atıfta bulunarak, romandaki kadınlar gibi giyinip protestolara katıldılar.
Romanın içindeki söz ve konusu kadınların aslında ne demek istediğini iyi anlatıyor; “Bir fare de istediği yere gitmekte özgürdür, labirentin içinde kaldığı sürece.”
Romanın konusu: kadınların erkeklerin buyruğu altında olduğu ve bir kast sistemine göre sınıflandırıldıkları, doğurmanın her şeyden çok teşvik edildiği ve değerli görüldüğü dehşet verici bir hiyerarşiyi, totaliter ve teokratik bir devleti anlatıyor.
Bazı aktivistler Ayalon Otoyolu’nu kapattılar. Ayalon Otoyolu’nda da 18 gösterici tutuklandı. Polis Otoyol’da tutuklanan protestoculardan birisinin Netanyahu’ya hain dediği için tutuklandığını belirtti.
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı, aşırıcı sağcı bakan Ben Gvir, protestocuları yasadışı saldırı ile suçluyor ve polisin şiddete sıfır tolerans göstermesi gerektiğini söylüyor.
Netanyahu yumruklu açıklamasını metafor olarak kullandığını belirterek yanlış anlaşıldığını belirtse de, İşçi Partisi Lideri suç duyurusunun sebebini detaylandırdı; 1995 yılında aynı Netanyahu muhalefet lideriydi. O kışkırtmaları iyi bilir. İzak Rabin onun yüzünden öldürüldü. Bu sefer izin vermeyeceğiz diye belirtti.
“İşçi Partisi Lideri ve ikinci kez başbakanlık yapan İzak Rabin, 4 Kasım 1995 akşamı Oslo Anlaşmasına destek amacıyla katıldığı Tel Aviv’deki İsrail Kralları Meydanı’nda aşırı sağcı bir ultra Ortodoks olan Yigal Amir tarafından gerçekleştirilen suikastle yarı otomatik tabancadan ateşlenen üç mermiyle hayatını kaybetmişti.”
Protestocular insan hakları korunmalı ve yargı bağımsız olmalı talebini yineliyor.
Eski İsrail Polis Şefi Alsheich protestocularla birlikte harekete ediyor.
Pankartlarda ‘Demokrasi yok, Anayasa yok’ yazıyor. İnsan haklarına aykırı anayasal maddelere atıfta bulunan bir diğer pankartta ise ‘Geçiremeyecekler, Geçersiz Kılacağız’ yazmakta.

Sizler için Damızlık Kızın Öyküsü romanından bazı bölümleri ve sözleri derledik.
“Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu.”
Kadın, “bunaltıcı düşlerden uyandığı” bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı yoktu, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, “Damızlık Kız” olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık âşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanmayacak kadar uzaktaydı…
Daha önce uykudaydım. Her şey böyle başladı. Kongreyi katlettiklerinde uyanmadık. Teröristleri suçlayıp anayasayı askıya aldıklarında da uyanmadık. Şimdi uyanığım.
Burada sevebileceğim kimse yok, sevebileceğim bütün insanlar ya ölü ya da başka bir yerdeler. Nerede olduklarını kim bilebilir ya da şimdi adlarının ne olduğunu? Hiçbir yerde de olmayabilirler, tıpkı benim onlar için olmadığım gibi. Ben de kayıp bir kişiyim.
Belki de yaşadığımı düşündüğüm bu hayat paranoyak bir kuruntudan ibarettir.
Sıradan olan, derdi Lydia Teyze, alıştığınız şeydir. Bu size şimdi sıradan görünmeyebilir, ama bir süre sonra öyle görünecektir, sıradan olacaktır.
Cennet için sana ihtiyacımız var. Cehennemi kendi başımıza da yapabiliyoruz..!
Birden fazla özgürlük çeşidi vardır, derdi Lydia Teyze. Bir şeyler yapma ve bir şeylerden sakınma özgürlüğü. Anarşi günlerinde, bir şeyler yapma özgürlüğü vardı. Şimdiyse size sakınma özgürlüğü veriliyor.