Aşağıda okuyacağınız metin “Yokoluş İsyanı” Aktivistlerinden Roger Hallam’ın Londra King’s College’daki Konuşmasından bazı kesitlerdir. Haber, Açık Radyo’dan Ülgen Semerci tarafından hazırlandı.
*
7 Kasım tarihinde Açık Gazete programında Roger Hallam’ın Londra King’s College’da korkusuzluk üzerine yaptığı 6 Kasım tarihli konuşmadan bahsetmiştik. “İklimsel Çöküş Zamanında Korkusuzluk” başlığını taşıyan konuşmanın odak noktasında insanların korku bariyerlerini aşarak iklim için harekete geçebilmelerini sağlamanın yöntemleri yer alıyordu.
Hallam’a göre birey kendini belirsizliğe ne kadar sık maruz bırakırsa cesaret gerektirdiğini düşündüğü adımları o kadar çok atabiliyor. İlk seferinde endişeleneceğimiz bir eylemi onuncu tekrarlayışımızda o eylem artık hayatımızın normalleşmiş bir parçası haline geliyor ve korku bariyerimizin seviyesi düşüyor.
Konuşmacının üzerinde durduğu bir başka konu: bedel/kazanç kavramları. Bedel nedir? Sevmediğimiz bir şey yaptığımızda bedel mi ödemiş oluruz? Veya faydasına inandığımız bir şeyi elde etmek doğrultusunda hareket ettiğimizde, edinilecek kazanç için bir bedel mi ödemiş oluruz?
Hallam’a göre maliyet ve kazanç temel değerler değildir ve iklim gibi hayati bir mesele için hareket ederken bir ölçü olarak alınmamalıdır. Bunu söylerken kastettiği, kişinin beklentilerini geride bırakıp, eylemi yapmak zorunda olduğuna inandığı şey uğruna hareket etmesi. Kapitalizmi yıkacak insanların derdi, kazanmak olmayacaktır; onların derdi, değerleri için mücadele etmenin gereğine inanan gerçek insanlar olmak.
Aktivizm, neoliberal bir düzende daha iyi bir dünya için ödenen bir bedel değil, kendini gerçekleştirmek için yaptığınız bir özveridir.
Hallam konuşmasında yaşadığı korkunç bir tecrübenin onu aylarca ele geçirmesinden ve kendini içinde bulduğu büyük depresyondan bahsediyor. Altı ay boyunca bu his ve düşüncelerin tutsağı olarak kaldıktan sonra denediği zihinsel bir stratejinin onu bu kötü halden çekip çıkarmasını “agency” (edim/eylemlilik) konusuyla ilişkilendiriyor: “Ben” kavramı atomistik, bölünemez bir kavram değildir; tek bir benlik yoktur. Dolayısıyla, kişi kendini bir şey yapmaya zorlayabilir. Hallam, bu kişisel deneyimi ile bir 16. Yüzyıl şiiri olan the “Dark Night of the Soul /Ruhun Karanlık Gecesi” üzerinden bir analoji kuruyor.
Roger Hallam’ın tahtaya çizdiği iki çizelgeden birincisinde alçaktan sürekli yükselen bir çizgi var, “hayat hep iyiye gitmeli” düşüncesini anlatan. İkinci çizelgede ise grafik biraz yükselmişken aniden büyük bir düşüşe geçiyor, sonra tekrar yükseliyor. Bu ikinci çizelge, çok kötü bir tecrübe ile cehenneme indikten sonra bu deneyimden daha kuvvetli ve sağlam olarak çıkan insanı simgeliyor. Hallam’a göre iklim değişikliği korkunç bir son olmak zorunda değil. Belki de iklim değişikliği kültürümüzün ruhunun karanlık gecesidir.
***
Konferansın soru – cevap kısmında “Rising Up!” hareketinin ne tür sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştirdiği konuşuluyor. Hallam, eylemler ve amaçları konusunda açık olmanın önemini vurguluyor. Hareketin amacı iklim politikalarının tartışılması için yasaları çiğneyerek bu konuya dikkat çekmek. Örneğin, belirli binaların ön cephelerini boyuyor veya camlarını kırıyorlar. Verdikleri zarar yüzünden hapse atıldıklarında oluşan ilgiyi kullanarak (bu noktada Türkiye’de işler böyle yürümüyor olabilir diyerek bir not düştüğünü belirtelim) iklim meselelerini konuşmak için bir platform elde etmiş oluyorlar. Burada bir çelişki kendisini gösteriyor: Devlet güçleri sizi durdurmak için hapse atıyor fakat bunu yaparken kamuoyunun dikkatini üzerinize çekmiş ve amaçladıkları susturma etkisiyle taban tabana zıt bir sonucu gerçekleştirmiş oluyor.
Hallam 14 gün boyunca devam ettirdiği açlık grevinden “bir çeşit virüs kapmış gibi hissediyorsun kendini” diye hafif alaycı bir edayla bahsediyor. Doktora çalışmalarını devam ettirdiği King’s College London’ın fosil yakıtlardan yatırımlarını çekmesi için (fakat bir beklenti içinde de olmadan!) yaptığı eylem başarılı olmuş. King’s College London öğretim üyeleri ve öğrencilerden sorumlu müdür yardımcısı Chris Mottershead (kendisinin 30 yıl petrol devi BP için çalışmış olduğunu söylemeden geçmeyelim) Roger Hallam’la görüşmesinde 2020 yılına kadar King’s College London’ın fosil yakıt yatırımlarından tamamen çekilip yenilenebilir enerji yatırımlarını 2025’e dek yüzde 50 oranında arttıracaklarını belirten bir paket sunmuş. Kontratta aynı zamanda iklim araştırmalarını destekleyen fon da bulunuyor.[1]
Fakat Heathrow Havaalanının genişletilmesi projesi çerçevesinde buraya eklenecek yeni pist için yapılan eylemler, bilindiği üzere, olumlu sonuç vermedi.[2] Yılda 250,000 daha fazla uçuş, binlerce insanın evlerinden edilmeleri[3] ve karbon emisyonlarının azalıyor olması gerekirken, aksine bu emisyonların kat be kat artması anlamına gelen proje, Rising Up! ve çeşitli iklim aktivistlerinin protestolarına rağmen gerçekleştiriliyor. Hükümetin iklim değişikliği yasalarını aşan ve 2050 yılına kadar havacılık sektörünün karbon emisyonlarında %15 artışa sebep verecek proje için başka alanlarda emisyon kesintileri sağlanması gerekecek.[4]
Son olarak Roger Hallam’a Açık Radyo takipçilerine söylemek istediği bir şey olup olmadığını sorduk. Internet ve sosyal medya kanalları üzerinden Rising Up! ve Extinction Rebellion sayfalarını takip edip online programlara katılarak mobilize olabileceklerini, Türkiyeli iklim hareketinin katılımının onları çok mutlu edeceğini söyledi.
[2] https://www.theguardian.com/commentisfree/2018/jun/27/britain-betrayed-heathrow-humanity-survival
Kaynak:
http://acikradyo.com.tr/acik-gazete/iklimsel-cokus-zamaninda-korkusuzluk