• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Salı, Mart 21, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG DÜNYADAN YAZARLAR

‘İklim Mültecileri’ ve Uluslararası Hukuktaki Boşluklar (I) | Benjamin Glahn

Gazedda Gazedda
21 Haziran 2017
Okuma Süresi: 8 dk
A A
‘İklim Mültecileri’ ve Uluslararası Hukuktaki Boşluklar (I) | Benjamin Glahn

İklim değişikliği kaynaklı kitlesel göçlere ilişkin tahminler şok edici – 2050 itibariyle 200 milyon kişi – ve bu tahminler, iklim mültecileri olarak bilinen yeni bir yerinden edilmiş insanlar kategorisinin benimsenmesine sebep oldu.

19 yıl önce, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) ilk değerlendirme raporunu yayınladığında, raporun yazarları, büyük çaplı ve küresel göçlerin, iklim değişikliğinin dünya güvenliği üzerindeki ‘en büyük etkisini’ teşkil edebileceği belirtiyordu.

Artık bunların sağlam temellere dayalı endişeler olduğuna dair giderek artan bilimsel kanıtlar mevcut. Bu yıl Mart ayında, Kopenhag’daki iklim bilim zirvesi sırasında, uzmanlar deniz seviyesindeki yükselmeye dair eski tahminlerini, IPCC’nin iki yıl önceki tahminlerinin üç katına artırdılar. Şubat’ta, önde gelen İngiliz ekonomist ve Stern Review on the Economics of Climate Change yazarı Nick Stern, iklim kaynaklı göçün kitlesel ölçekte yaşanacağı uyarısında bulundu. ‘4, 5, 6 derecelik sıcaklık artışlarından bahsediyorsak, bu yüz milyonlarca, belki de milyarlarca insanın taşınmak zorunda kalacağı anlamına geliyor’ diyor Stern. ‘Dünyanın, yaşanacağı öngörülen zaman aralığında, bu tür bir nüfus hareketi ile baş etmesi mümkün değil.’

Bu tür öngörüler ve bunlara eşlik eden insani kaygılar, iklim değişikliği meselelerinin giderek genişleyen terminolojisine yeni bir kavram da kazandırdı: ‘iklim mülteciliği’.

Ancak uluslararası yardım topluluğu içinde, ‘iklim mülteciliği’ kavramı sorunlu ve tartışmalı. Sorunlu çünkü mevcut uluslararası mülteci ve sığınma hukukunda hiçbir hukuki dayanağı yok, tartışmalı çünkü içerdiği sorunların nasıl çözüleceğine dair pek az görüş birliği var. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca, sayısız politika araştırmacısı ve insani yardım kuruluşu, ‘iklim mültecilerinin’ uluslararası mülteci ve göç politikasının çatlaklarına düşme riski içindeki tanınmamış bir göçmen kategorisini teşkil ettiklerine işaret ederek, bu sorunlardan bazılarına yanıt üretmeye çalıştılar. Birçokları 1951 BM Mülteci Konvansiyonu ile bu konvansiyonun 1967 Protokolü’nü ‘iklim mültecilerini’ içerek şekilde genişletme önerisini dahi yaptı. Ancak şu ana değin ufukta bir mutabakat ihtimali bile belirmiş değil. Uluslararası Göç Örgütü’nün Göç ve İklim Değişimi raporunun yazarı Oli Brown’ın yazdığı üzere: ‘sorunun kapsamını göz ardı etmeye yönelik kolektif ve bakıldığında başarılı da olan bir çaba söz konusu… bugüne değin zorunlu iklim göçmenleri için uluslararası toplumda hiç “ev” olmadı, kelimenin ne gerçek anlamında ne de mecazi olarak.’

Koruma sorunları?

Şu anda, ‘iklim mültecisi’ kavramı konusundaki temel sorun, mevcut uluslararası hukukta resmen tanınmış bir kategori olmaması. İklim değişikliği sebebiyle uluslararası sınırları geçen insanların korunmasını ve bu insanlara yardım edilmesini sağlayabilecek hiçbir yasal çerçeve, konvansiyon, protokol ve spesifik kılavuz yok ve mevcut uluslararası insani hukuk çevresel kaynaklı bazı yerinden olma vakalarına uygulanabilir durumdayken, mültecilere verilmiş mevcut haklar – özellikle de uluslararası insani yardım ve geri dönme hakkı – onlar için geçerli değil. Oxford Üniversitesi Mülteci Çalışmaları Merkezi Direktörü Roger Zetter’in Forced Migration Review’de yakın zamanda yazdığı üzere:

‘Çatışma, zulüm, doğal afetler ve imar projeleri nedeniyle zorla yerinden edilmiş insanların haklarını korumaya yönelik sağlam temellere sahip uluslararası, bölgesel ve ulusal hukuki enstrümanlar, anlaşmalar ve normlar mevcut. Dolayısıyla, iklim kaynaklı çevresel değişim sebebiyle göçmek zorunda kalan insanları korumak için benzer bir çerçevenin olmaması şaşırtıcı.’

Fakat birçok açıdan aslında şaşırtıcı değil. Mevcut uluslararası hukuk rejimi ve özellikle de Mültecilerin Statüsüne ilişkin 1951 Konvansiyonu ile 1967 Protokolü, iklim değişikliğinin tehlikelerinin henüz bilinmediği bir dönemde hazırlandı. 1951 Konvansiyonu, özel olarak zulme karşı koruma sağlar ve ‘mültecilerin’ resmi olarak tanınması bu nedenle çok açık bir hukuki kategori ile sınırlıdır – esasen yalnızca ‘ırk, din, milliyet, belirli bir sosyal gruba veya siyasi görüşe mensubiyet sebebiyle eziyet göreceğine dair sağlam temellere dayanan bir korkuya sahip ve vatandaşı olduğu ülkenin dışında olan ve bu korku sebebiyle o ülkenin korumasından faydalanamayan veya faydalanmak istemeyen’ kişiler.

Dolayısıyla, ne iklim değişikliğinin ne de çevresel tahribatın şu anda mülteciler ve sığınmacılar için koruma sağlayan kilit önemdeki yasal anlaşmalar veya normların hiçbirinde geçmediğini net şekilde ifade etmek gerekir. Yani ‘iklim mültecisi’ kavramının kullanımı, hiçbir mevcut uluslararası anlaşma, konvansiyon veya enstrüman kapsamında hiçbir hukuki geçerliliğe sahip olmayan yarı-tanımlayıcı bir açıklamadan başka bir şey değil. Daha da önemlisi, uluslararası alanda, bu yeni, tanınmamış göçmen ‘kategorisi’ için hizmet sağlayabilecek ve haklarını savunabilecek hiçbir yapısal süreç mevcut değil.

Ancak çevresel veya iklim felaketlerinden kaçmak zorunda kalanlara yönelik olarak mevcut enstrümanlar dahilinde koruma bulunabilecek yer, ülkesinde yerinden edilme vakaları. Daha spesifik olarak, birçok uzman 1998 tarihli Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler’in kendi ülkelerinin sınırları içinde göç etmek zorunda kalmış insanlar için aslında uygun koruma sağlayabileceğine inanıyorlar. Uluslararası hukuk normları ile insan hakları hukukunun bağlayıcı olmayan bir sentezi olan Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, kendi ülkelerinin sınırları dahilinde yerinden olmuş kimselere koruma ve yardım sunuyor. Ülke İçinde Yerinden Olmaya Dair Brookings-Bern Projesi eski Direktör Yardımcısı Khalid Koser, ‘kendi ülkeleri içinde iklim değişikliği nedeniyle yerinden olan insanlara yönelik normatif çerçevenin, ülkelerinin dışına göçmek zorunda kalan insanlar için olduğundan daha iyi olduğunu’ savunuyor. Yani, ülkeleri içinde yerinden olanlar ülke içinde yerinden olmuş kimseler (IDP’ler) olarak nitelenir ve dolayısıyla uluslararası insani hukuk tarafından 1998 tarihli Yol Gösterici İlkeler kapsamında korunurken, belirli zulüm formları haricinde sebeplerle uluslararası bir sınırı geçmek zorunda kalanlar ise korunmuyor. Ülke içinde yerinden edilmiş kimselerin insan hakları konusunda BM Özel Temsilcisi Walter Kälin şöyle diyor: ‘Mevcut insan hakları formları ve Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, kendi ülkelerinde zorla yerinden edilmişler için yeterli koruma sağlamaktadır… [ancak] ana zorluk, uluslararası olarak tanınmış ülke sınırlarını geçenler için geçerli normatif bir çerçeveyi netleştirmek ve hatta geliştirmektir.’

Boşluklar doldurulabilir mi?

‘İklim mültecisi’ne yönelik resmi bir tanımlama ve uluslararası hukukta bir tür resmi tanıma olmaksızın, iklim değişikliği sonucu uluslararası sınırları geçerek göçmek zorunda kalan kimseler, Uluslararası Göç Örgütü’nün de belirttiği üzere, ‘uluslararası sistemde neredeyse görünmez kalmaya devam edebilir ve kendi ülkelerinde siyasi zulme uğradıklarını kanıtlayamadıkları için sığınma hukukunun çatlakları arasına düşerler.’

Ancak şu anda, ‘iklim mültecisine’ yönelik korumalar konusunda uluslararası alandaki tartışmaları ileri taşıyabilecek ve uluslararası hukuktaki boşlukları doldurabilecek en azından üç olasılık mevcut gibi görünüyor. İlk seçenek, Mültecilerin Statüsüne dair 1951 Konvansiyonu’nu iklim (veya çevre) mültecilerini de içerecek ve politik zulüm nedeniyle kaçan mültecilerle aynı hukuki korumaları sunacak şekilde gözden geçirmek. UNHCR, mültecilere yönelik uluslararası hukuki korumaları zayıflatabileceğini ve iklim değişimi ile göç arasında yanıltıcı olabilecek bir bağlantı kurduğunu ileri sürerek bu seçeneğe karşı çıkıyor. UNHCR Kıdemli Politika Danışmanı José Riera’ya göre, 1951 Konvansiyonu’nu yeni tanımları içerecek şekilde değiştirmeye gerek yok; bunun yerine, haklar ve korumalar arasındaki mevcut boşlukların analiz edilmesi yönünde acil bir ihtiyaç mevcut. ‘İklim değişimi ve yerinden olma söz konusu olduğunda,’ diyor Riera, ‘mevcut terminolojimiz ve mevcut korumalarımız var. İnsanları oldukları şeyden başka şekilde adlandırmamıza gerek yok, onlar yerinden edilmiş kimseler.’ Kısacası, UNHCR, çevresel tahribatı ve iklim değişikliğini zorunlu, sınır ötesine göçlere neden olabilecek bir durum olarak kabul ederken, bunların uluslararası hukuk kapsamında mülteci statüsü vermek için dayanak yarattığını düşünmüyor.

Daha heveskâr ikinci bir seçenek ise, iklim veya çevre ‘mültecileri’ için belirli haklar ve korumalar sağlamaya çalışacak tamamen yeni bir konvansiyonun müzakere edilmesi. Bu yaklaşımın sayısız ciddi problemi var. Birincisi, Walter Kälin’in de işaret ettiği üzere, mevcut uluslararası hukukta zorla yerinden edilmiş insanlarla gönüllü olarak göç edenler arasında ciddi bir ayrım söz konusu. Yavaş bir seyir izleyen afetlerde (kıtlık ve tarımsal alanların tahribatı gibi), bu, ayırt edilmesi son derece zor bir fark demek. Ayrıca, ‘iklim felaketleri’ ile ‘doğal afetler’ arasında bir ayrım yapılması da zor oluyor. Kälin, ‘En azından şu an için ve yakın gelecekte belirli bir afetin iklim değişikliği olmaksızın olup olmayacağını belirlemek imkânsız’ görüşünü savunuyor. Bu da, yeni bir ‘iklim mültecisi’ konvansiyonu kapsamında uluslararası topluma yönelik belirli yükümlülük ve sorumluluklar belirlenmesini müzakere etmeyi aşırı ölçüde zor hale getirmektedir. Ve son olarak, uluslararası insani yardım topluluğu içinde, yeni bir konvansiyonun mümkün veya önerilebilir olduğuna dair çok az görüş birliği var gibi görünmektedir. José Riera’nın da dediği gibi: ‘Uluslararası düzeyde, yeni normlar ve korumalar getirecek yeni bir sürece girişme konusunda bir istek olup olmadığı büyük bir soru… Korkarım ki bu konuda sıfır iştah söz konusu.’

Üçüncü ve belki de son seçenek, 1998 tarihli, Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler örneğini izlemek ve mevcut uluslararası hukuk mekanizmalarının bir sentezini geliştirmektir. IDP’ler Konusunda Yol Gösterici İlkelerde olduğu gibi, bu seçenek, ‘çevresel nedenlerle yerinden olmuş kimseleri’ koruyabilecek, bağlayıcı olmayan fakat evrensel olarak kabul görmüş bir ilkeler manzumesi oluşturmayı içerecektir. Şu anda, bu seçenek, Roger Zetter’ın da yazdığı üzere, en olası ve uygun uluslararası hukuk yaklaşımını temsil ediyor görünmektedir: ‘1998 tarihli Yol Gösterici İlkeler … yalnızca kendi çapında temel bir başlangıç noktası olmakla kalmamakta, aynı zamanda, “çevresel nedenlerle yerinden olmuş” kimselerin haklarını korumak için, geniş bir uluslararası enstrümanlar yelpazesinden normlar ve ilkeler toplama ve benimseme konusunda bir model de teşkil etmektedir.

Tahminler

Ancak bu seçeneklere rağmen, halen önemli sorunlar mevcut. Olası ‘iklim mültecisi’ sayısına dair tahminler – 2050 itibariyle 200 milyon kişi – mevcut durumda UNHCR yetkisi altında korunma hakkına sahip yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin sayısında, dört kata yakın bir artışı ifade ediyor. Ve 2007’de, IPCC şu an deniz seviyesinin altındaki sahil kesimlerinde yaşayan 600 milyondan fazla insanın – 438 milyonu Asya’da, 246 milyonu en az gelişmiş ülkelerde – bu yüzyılda iklim değişikliği kaynaklı olası tehditlerin açığa çıkardığı risklerle doğrudan karşı karşıya kalacağı tahmininde bulunmuştu. ‘İklimsel sıcak noktalar’ olarak adlandırılan, deniz seviyesinin altındaki adalar, sahil bölgeleri, büyük nehir deltaları ve gelişmemiş bölgeler, yıkıcı çevresel değişikliklerin yaratacağı tehlikelerle yüz yüze. Mevcut uluslararası hukuk kapsamında, bu bölgelerden yapılacak sınır geçişi içeren iklim kaynaklı göçler, kendilerine yardım sağlayabilecek yok denecek kadar az koruma veya yardım mekanizmasını harekete geçirebilecek.

Bu nedenle, iklim kaynaklı sebeplerle yerinden olmuş kimselerin nerelerden geleceği, nerelere gidebilecekleri ve hangi uluslararası ve ulusal yasal hak, yükümlülük ve enstrüman sistemlerinin onları korumak için en iyi şekilde harekete geçirilebilecekleri hakkında sorular kritik önemde. Bu makalenin, IBN’nin sonraki sayısında yayınlanacak olan ikinci kısmı, bu sorulara yanıt vermek için şu anda sürmekte olan hukuki çabaların yanı sıra, özellikle bu meseleleri ele alacak.

Benjamin Glahn
[email protected]

https://www.ibanet.org/Article/NewDetail.aspx?ArticleUid=B51C02C1-3C27-4AE3-B4C4-7E350EB0F442

Çeviri: Serap Güneş/Dünyadan Çeviri

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Gazedda

Gazedda

Gazeddakıbrıs yurttaş gazeteciliği anlayışı ile yayın yapan, yurttaştan yana taraf olan ve gazetecilikte meslek etiği ilkelerine inanan bir yayın organıdır. Gazeddakıbrıs her koşulda barıştan yanadır.

Kıbrıs Çingeneleri 💃🏽🕺🏽 Derzinevesi
DÜNYADAN YAZARLAR

Kıbrıs Çingeneleri 💃🏽🕺🏽 Derzinevesi

Gazedda
21 Mart 2023
0

Cav, Olece’de göz demektir. Cavlık, gözlükle eş anlamlıdır. Hiç görülmeyen, saklanan, görmekten kaçınılan, bir toplumun yarası mıdır, yoksa kendinden kaçtığı nefreti midir. Elbet birileri toplumun içinde yaşayan insanları iyice tanımlayabilir....

Okumaya Devam Et
Kalanın da gidenin de gönlü hoş olsun 🥛 Aydın Boysan
DÜNYADAN YAZARLAR

Kalanın da gidenin de gönlü hoş olsun 🥛 Aydın Boysan

Gazedda
21 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Görüyoruz ki dünya lezzetini kaybetmiş gibi davranıyor. Geçmişe genelleme yapmayı sevmediğimiz gibi, konuların bizi geleceğe itmesi yerine, anın tadına vardığımız o anlardan bahsetmek...

Okumaya Devam Et
Kayıp oğlunun yollarını gözleyen 🤍 Fikret Demirağ
DÜNYADAN YAZARLAR

Kayıp oğlunun yollarını gözleyen 🤍 Fikret Demirağ

Gazedda
19 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Fikret Demirağ uzak bir görüntüyü bilinçli olarak beraberindeki anlamlarla kurardı. Aslında böylece şiirin daha fazla problemiyle uğraşmak zorunda kalıyordu. Sanki bizi başka kitaplara...

Okumaya Devam Et
Hangi birini sayayım toprak 🤍 Pembe Marmara
DÜNYADAN YAZARLAR

Hangi birini sayayım toprak 🤍 Pembe Marmara

Gazedda
19 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Pembe Marmara’nı yeri belki de çok ayrıdır. Dünyada da yeri çok farklıydı belki de. Bir şairi sevmiş, fakat sonra çok geçinemediği, hatta yatak...

Okumaya Devam Et
Sevinç Söyler Şimdi 🤍 Bilge Karasu
DÜNYADAN YAZARLAR

Sevinç Söyler Şimdi 🤍 Bilge Karasu

Gazedda
19 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Bugünü belirli bir gerçeklikle, tek tanımla saptayabilecek bir insanlık durumu yaratarak anlatmak zorlaşıyor. Karşıtlık ve olumsuzluk arasında kalıyoruz. Yaşamın çekilmez akışı içinden kurtulunamaz...

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023
Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
16 Mart 2023
İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
14 Mart 2023
Çalıyor

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA
“Kaybettiğimiz canların hakkını ne pahasına olursa olsun sonuna kadar arayacağız”

“Artık İsias davasında resmi anlamda temsiliyetimizle gözlemci ve katılımcıyız” | Video

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.
  • Fransa’da emeklilik yaşını 64
  • İnsan hayatı küçük hesaplarınızdan daha değerlidir! #isiasemsaldavaolacak
  • İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? #isiasmelekleresözümüzvar
  • Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca yine buluştu
Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu belgesele konu olmuş ve belgesel Prag Film Ödüllerinde En İyi Belgesel ödülünü almıştı.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu bu yıl on ikinci yılına girdi.

Her yıl göç eden Yaren Leylek tekrardan Mehmet Amca’nın yanına geri geliyor. Bazen zor ve amansız bekleyişe dönen bu dostluk, sevdiğini hasretle beklemenin en içten örneklerinden biri.

Örnek dostluğu karşılıksız sevgi ve güven olarak da tanımlayabiliriz. Günümüz dünyasında kilometrelerce birbirinden uzak kaldıktan sonra her yıl tekrardan aynı yerde buluşan bir insan ve bir hayvanın dostluğu, herkesin ilham alabileceği, birbirine kalbini tamamen açmış, şefkatle sevebilen, dünyanın hızından ayrı, dip dibe bir yaşamdan uzak bir yere varınca, insanın doğayla, hayvanla nasıl uyum içinde, bütünlükle yaşayabileceğini de ispatlıyor.

Hikayeyi kamuoyuna duyuran yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş de “Geçen yıl Yaren geldiğinde karlı bir havaya denk gelmişti. Belki yine kar ile karşılaşmamak için gecikmiştir. Ama yaşı da var, o yüzden gelememe ihtimalinden dolayı korktuk. Her sene bu ihtimalle uğurluyoruz onu. Neyse ki geldi. Bunca sıkıntılı ve üzücü gündem arasında, Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu. Ve sonunda hikaye, bu yıl da gerçek oldu. Tüyü kadar ömrü olsun” diye konuştu.

Kaynak: BBC News Türkçe
  • Cinayet 40 gün önce gerçekleşti! #isias40karagün
  • Cevaplar yerine sorular bulmak, sorgulamak: ihtimallerle yüzleşmek istiyoruz. 
Gazeddawebtv, uzun bir aranın ardından Tevfik Aytekin  ve Nuri Sılay
  • Karl Marx, Kapital

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik gençleri göçe zorluyor

23 saat önce
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

‘Depremde yıkılan İsias Otel’in malzeme kalitesi kusurlu çıktı’

23 saat önce
Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

1 gün önce
Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı

Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı

1 gün önce
Tarihin en uzun süreli kasırgası Afrika’da 522 can aldı

Tarihin en uzun süreli kasırgası Afrika’da 522 can aldı

1 gün önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.