İklim krizinin etkileri şu anda da yakıcı bir şekilde hissedilirken, sıcak dalgalarından etkilenen beş kişi iklim krizinin hayatlarını nasıl etkilediğini anlattı.
Farklı bölgelerde yaşayan kişiler daha önce hiç karşılaşmadıkları sıcaklarla karşı karşıya olduklarını kaydetti. Kimisi yaşadıkları bölgeyi terk etmeyi düşünürken, kimisi yaşadıkları bölgede sıcağın etkilerini azaltmak için çareler arıyor.
Çatılarını beyaza boyamak için borç para aldılar
BBC Türkçe‘de yer alan habere göre, Hindistan‘da yaşayan Shakeela Bano, artan sıcaklıklardan dolayı tek katlı evlerinin çatısında uyuduklarını söyledi. “Uykusuz gecelerimiz çok” diyen Shakeela, kocası, kızı ve üç torunu ile Ahmedabad‘da penceresiz bir odada yaşıyor.
Hindistan’daki birçok şehirde sıcaklıklar şu anda 50 derece. Shakeela ve ailesi, beyaz yüzeylerin güneş ışığını daha fazla yansıttığı için evlerinin çatısını beyaza boyamak istemiş ve bunun için borç para almışlar. Boyadan sonra farkın büyük olduğunu kaydeden Shakeela, odanın daha serin olduğunu ve çocukların daha iyi uyuduğunu kaydetti.
‘Biz makine değiliz’
Sahra Çölü‘nün uçlarına yakın küçük bir köyde yaşayan 44 yaşındaki Sidi Fadoua, köyüne yakın bir kaya tuzu madeninde çalışıyor. İklim krizi nedeniyle bölge daha çok ısınırken, “Böyle sıcaklıklara dayanamayız” diyen Fadoua, “Biz makine değiliz” diye de ekliyor.
Yazın 45 dereceyi bulan sıcaklıklardan kaçmak için Sidi Fadoua geceleri çalışmaya başlamış.
Fadoua, komşuları gibi okyanus esintisinin şehri daha serin tuttuğu kıyı kenti Nouadhibou‘ya göç etmeyi planlıyor. Ancak, 20 saatlik yolculuk oldukça tehlikeli ve yolcular gün boyunca ısıya ve güneş ışığına maruz kalarak vagonların üstünde oturabiliyor.
‘Orman yangınları değil, cehennem ateşi’
British Columbia eyaletindeki ormanda endişe verici değişiklikleri ilk olarak 30 yıldan fazla bir süre önce fark ettiğini söyleyen Kanada‘daki yerli halkların şeflerinden Patrick Michell, sıcak dalgasının Kuzey Amerika‘yı etkisi altına almasının ardından köylerinde yangınlar çıktığını kaydetti.
Sekiz aylık hamile kızı Serena‘nın çocuklarını ve evcil hayvanlarını arabaya bindirerek yangından kaçmaya çalıştığını anlatan Michell, “Sırtımızdaki giysilerle yola koyulduk. Alevler üç kat yüksekliğindeydi ve tam yanımızdaydı” dedi.
Evlerini kurtarıp kurtaramayacağını görmek için köye geri giden Patrick Michell, “Bunlar artık orman yangınları değil, cehennem ateşi” diyor ve “Cehennemi nasıl söndürürsün?” diye de ekliyor.
‘Ben çocukken hava böyle değildi’
Nijerya‘daki Nijer Deltası‘nda yaşayan Joy ise, “Ben çocukken hava böyle değildi” diyor.
Bölgede gaz alevlerinden gelen ısıyı tapyokayı kurutmak için kullanan Joy, bunları yerel bir pazarda satarak ailesini geçindiriyor.
Petrol şirketleri, sondaj yaparken yerden çıkan gazı yakmak için gaz alevlerini kullanıyor ve alevler 6 metre yüksekliğe çıkabiliyor. Alevler, iklim krizine yol açan önemli bir karbondioksit emisyonu kaynağı.
“Fakat gaz alevlerinin durmaması şüphe yaratıyor” diyen Joy, ailesinin geçimini bundan sağlamasına rağmen, hükümetin bunları yasaklamasını istiyor.
Çöl arazisine ağaç dikti
Kuveyt‘te yaşayan ve giderek artan yaz sıcaklıkları ve kötüleşen toz fırtınalarından endişe duyan Om Naief, bir otoyol kenarındaki çöl arazisine ağaç dikmeye başladı.
“Bazı yetkililerle konuştum. Hepsi kuma bir şey ekmenin imkansız olduğunu söylediler” diyen Naief, “Toprağın kumlu olduğunu ve sıcaklığın çok yüksek olduğunu söylediler. Herkesi şaşırtacak bir şey yapmak istedim” diyor.
Ekim yaptığı iki arazi hakkında konuşan Naief, “Ağaçlar tozu savuşturur, hava kirliliğini ortadan kaldırır, havayı temizler ve sıcaklıkları düşürür” diyor.
“Bu sıcaklık normal değil” diyen Om Naief, “Burası atalarımızın toprağı. Ona yatırım yapmalıyız, çünkü bize çok şey verdi” ifadelerini kullanıyor.
Sıcaklığın sıklıkla 50 derecenin üzerinde olduğu Kuveyt’te ortalama sıcaklıkların 2050 yılına kadar 4 derece artacağı tahmin ediliyor.
Bazı Kuveytliler, hükümete geniş yeşil araziler oluşturulması çağrısında bulunuyor.