Hayallerinin toplumun yemi olduğunu sen de fark ettin mi? İnsan hayallarinden vazgeçer mi? Vazgeçmeli mi? Vazgeçilir mi? Yoksa vazgeçilecek bir şey değil mi hayaller dediğimiz? Bu durum onları ‘vazgeçilmez’ mi kılar yoksa varlıksal boyutunu mu inceletir bize? Bazen öyle basmakalıp şeyler vardır ki ‘orda bir köy var uzakta gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür’ misali sorgusuz sualsiz kabul ederiz; etmişizdir, etmemiz beklenilir. ‘Hayallarinden vazgeçme’ de bunlardan biri sanırım.
Bazı şeyler için en azından. Örneğin, mesele evlilik ise ve aslında toplumsal baskının varlığını fazlaca hissettirmesi üzerine oluşmuş olması çok büyük ihtimal olan’evlilik hayalleri’nden vacgeçme ihtimali bile o söz konusu baskıyı yapan kişiler topluluğunu derinden üzmeye yeter. Nereden mi biliyorum? Yakın zamanda annemle yaptığım kişisel bir konuşmamdan küçük bir kesitten: – Artık evlenmen lazım, toplumda örf ve adetler var. – Neden? Evlenince başımız göğe ermeyecek- belki de bunun olmayışının anlaşılması pek çok evliliğin boşanmayla sonuçlanmasına sebep oluyordur, kim bilir. – Çocuk yapmak için evlenmek lazım. – Belki, belki degil. Ama zaten çocuk da yapmak istemiyorum. Nasıl ki hamile bir kadına dünyaya ciddi bir hastalığa sahip bir birey getirmemesi için çeşitli testler yapılıyor ve tespit edilmesi durumunda gebelik sonlarndırılıyorsa ciddi bir hastalığı olan dünyaya neden salıklı bir birey getirelim ki? – Ha yani sen bütün hayallerinden vazgeçiyorsun. – Hayır, hayallerim değişiyor.
Değişen dünyada benim de hayallerim değişiyor. Sorun şu: eğer bana ‘hayallerinden vazgeçme’ diyorsan, ne ala! Ama bana esasen dediğin ‘toplumun uygun bulduğu hayallerinden vazgeçme’. En acımasızı da bunu söyleyenin en yakının olması, ‘uygunsuz’ hayallerimden dolayı yargılanman. Hayallerimizi siz çizdirdiniz bize diyehaykırmak istiyorum! Her boş sayfa uzatıldığında, her kalem elime verildiğinde! Büyüyünce ne olacaksın diye her sorulduğunda.. Bunların hepsi hayallerimizin ne olduğunu öğrenmek ve ‘uygunsuz’ ise ‘uygun’ hale getirmek için miydi? Önemsenilen bizim hayallerimiz ne olduğu değil kendi vazgeçilmezlerinden vazgeçmememizdi! Sebep ne diye soruyorsun, şöyle bir cevap alıyorsun: ‘ayıp’.
Hayalimde evlenmek yok ise ve evlenmemek ayıp ise benim hayallerim ayıp mı yani? Toplumun benim hayallerime ayıp deme yetkisi nereden geliyor? Hani hayallerimizden vazgeçmemeliydik? Dünya değişse de, senin statik kalmanı, örf ve adetleri beslemeni isteyen birisi benim ne hayal kurduğumla nasıl ilgileniyor olabilir? Yoksa değiştiğini sandığımız hayaller bir var oluş farkındalığı mı? Yoksa onlar en başından beri ‘uygunsuz’ bulunduğundan bastırmaya zorlandığımız ve yaş ilerledikçe aldığımız gücün etkisiyle gün yüzüne çıkan gerçek hayaller mi? Örf ve adetlerinizi besleyeceksiniz diye hayallerimi sizin yeminiz yapmayacağım!
Eğer bir çocuk dünyaya getirdiyseniz hayallerini yem yapmadığınıza emin olmanız ihtiyacı olan en büyük şey olabilir. Bir çocuğum yok ama yem yapılan hayallerin bir çocukta bıraktığı etkiyi biliyorum.