“Kötü bir şekilde paylaştırılmakla beraber akla ziyan bir maddi refah çapında yaşıyoruz. Ancak maddi koşullarda meydana gelen bu büyük genel ilerlemeye, atalarımızın beklediği gibi genel mutluluk eşilik etmedi. Aksine, bu atomlaşma çağı, en zengin zümreleri bile pençesine alan kaygı, hoşnutsuzluk ve tatminsizlik gibi sorunları büyüttü.
Bu sıkıntının şiddeti insanların çözüm arayışıyla yöneldiği bir takım egzotik çarelerde kendini belli eder: yürüyüşçüler tutmak, robot partnerler tasarlamak, sosyal medyada kullanmak üzere fotoğraf çekmek için nakit para karşılığı “arkadaşlar” temin etmek.
(…)
Hoşnutluk, yakınlık hissi özlemi içinde ruhsal zorlamalara kapılıyoruz, bu zorlamalar da genel olarak tüketim çılgınlığında ifade buluyor. Bir anlığına zirve yapan doygunluk hislerinin peşindeyiz, ancak bunlar da yerini yeni bir fetih kışkırtısına bırakmak üzere kısa sürede yatışıyor.
Hep huzursuz olan doymak bilmez tüketimcilik bizi iklimsel çöküşle tehdit ederek altıncı büyük yok oluşu hızlandırmakta, küresel su havzalarını tehlikeye atıp yaşayan dünyanın birçok haritasını atıkların oluşturduğu o yeknesak griliğe indirgemektedir. Kendi yaşantılarımızdaki boşluğu gidermek için Yerkürenin yaşayan sistemlerini talan etmekteyiz, gelgelelim o boşluk yerli yerinde duruyor. Bu takıntılı, bu cansız hazcılık sadece doğa harikalarını değil, bizleri de tüketiyor.
Yalnızlık, daha yaygın bir yabancılaşma krizinin semptomlarından sadece biridir: kişinin insanlarla ve yaşadığı yerle arasındaki bağın, anlam ve amaç hissiyle birlikte kaybolup gitmesi. Toplum, dünyanın yaşayan sistemleri, mutluluğumuz, özdenetimimiz, aidiyet hissimiz: bunların tümü parçalanıyor. Bunun sebebi nedir?”
George Monbiot
Bu Enkazı Kaldırmak, Kriz Çağında Yeni Bir Siyaset Önerisi
Syf: 25-26
Everest