Fetine kimdir? Bu sorunun cevabına doğum tarihli bir cevap vermeyeceğim; örneğin, ‘1945 doğumlu..’ ile başlayan bir cevabım yok. Ama daha farklı sorularım var, bazı cevaplar bulmamıza ışık tutacağına inandığım.
Fetine bir kadın. Kadın olarak öldü. İnsan hiç olamadı.Olmasına müsaade etmedik. Bir metaydı bizim için daha çok. Alınıp satılabilen herhangi bir şey. Satılabilecek bir vajinası vardı, öyle sandık. Gerçi 14 yaşındaydı daha. 9 yaşındakileri bile sattık. Bu yaşlarda bir çocuğun vajinası kaç para ederdi? Sadece bununla ilgilendik. Bu yaşlarda bir çocuğun vajinası neye benzer? Umrumuzda olmadı. Bu yaşlarda bir çocuk vajina nedir bilir mi? Okula gitmesine müsaade etmedik, insan olmasına müsaade etmedik ama hayatı boyunca tecavüze uğramasına rıza gösterdik. Fetine tecavüz kelimesini filmlerden öğrenmedi; bir edebiyat dersinde verilen okuma ödevi ile de öğrenmedi. Fetine tecavüzü yaşayarak öğrendi. İşlevinden haberi olmayan henüz gelişmemiş vajinası tecavüzü nasıl kaldırdı? Kaç gün, kaç ay kaç yıl gözyağı akıttı bunun acısıyla? Hayat boyu tecavüz kurbanı oldu Fetine. Kimin umurunda değildi bu? Kim karar vermişti buna? Babası.
“Araplara satılan kızlarımız” var; Neriman Cahit öyle koymuş başlığını kitabının. Bu bile buram buram cinsiyetçilik kokuyor, duyuyor musun? Bu kişilerin yaşça küçüklüklerine mi yoksa bakire olmalarına mı atıfta bulunmak istenmiştir? Her halukarda yanlış buluyorum bu başlığı. Tıpkı benzerlerini yanlış bulduğum gibi. Fetine ve onun gibi hayat boyu tecavüz kurbanı yapılmış binlerce kişi kişisel bir meseleden çok toplumsal bir meseledir; adı da toplumsal cinsiyettir. ‘Kız’ terimi bakireliği ön plana çıkararak birey oluşu ikinci plana atar ve böylece kadını pasifize eder. Hatta daha da ileriye giderek onu meta haline dönüştürür. Gece kulüplerinde bakire bir kadınla ilişkiye girecek erkek daha fazla para verir. Fetine de insan olamadı hiç, metaydı o. O yüzden sattık onu da. Bekaretini sattığımızı sandık; ‘alan’ kişi bunun için para ödediğini sandı. Babası ise parayı buna karşılık aldığını bildi. Neyi satmıştı aslında gerçekte? Fetine’nin hayallerini.
Fetine ‘ye insan olması müsaade edilmediği gibi hayallerinin olmasına da müsaade edilmedi. Kadın hayal kurmamalıydı. Kursaydı da tek hayali evlenip çocuk sahibi olmak olmalıydı. Bir kadının farklı hayalleri kurması mümkün değildi. Kadın insan değildi ki! Pasif bir metaydı! Ne hayal kuracağı da pekala bir büyüğü tarafından belirlenecekti. Annesi de olamazdı ama bu; nihayetinde o da bir kadındı. Bir anne çocuğunun hayalleri olabileceğini söyleyecek olsa kocası onu bir güzel döverdi. Kadındı ya yaşı önemli değildi, her yaşta ve her koşulda pasifize edilmişti. Son söz değil her söz erkeğindi. Sözünü söyledi, Fetine gönderilecekti. Nereye mi? Uzağa. Çok uzağa. Neden mi? Çünkü Fetine’nin bekareti para ediyordu! Meta değil miydi ki Fetine? İstenildiğinde satılırdı işte!
Fetine kimdir? Tek bir doğum tarihi veremiyorum çünkü Fetine biziz, biz kadınlar bütün kadınlar. 1857 doğumlu, 1899 doğumlu, 1915 doğumlu, 1963 doğumlu, 1990 doğumlu, 2005 doğumlu…. Kadın kadındır! Meta değildir, bakire değildir, anne değildir! Kadının bir birey olmasına müsaade edilmemesi 1857 doğumlu biri için de geçerlidir 2005 doğumlu birisi için de. Kadın hakları konusunda kat ettiğimiz yolun bir arpa boyu olduğunu 20lerine gelen bir kadına ‘ne zaman evleneceksin?’ soruları sorulmaya başlandığında, 30larına gelen bir kadına ‘evde kaldın, bir an önce evlenmelisin’ eleştirileri geldiğinde görürüz. Bir kadının ‘kız’ kelimesini hiç sorgulamadan kullamasında da görürüz. Bir kadına aynı iş için bir erkekten az maaş ödendiğinde de görürüz. Bir siyasi partide kadın adayların azlığından da görürüz. Kürtajı yasaklayan yasalarda, tecavüze maruz kalanla evlendirme düzenlemelerinde de görüyoruz. Bekaretini ‘kaybetti’ diye, ceza olsun diye yabancı bir kişiye ‘satarak’ hayat boyu tecavüz cezası verme kararımızda da. Hatta ve hatta ‘ev işlerinde yardımcı bir koca’ dediğimiz zaman da- çünkü tüm bunlar kadını tıpkı bir erkeğin olduğu gibi hayalleri olan bir birey, erkekle eşit bir birey statüsüne koymayan peşin hükümlü, cinsiyetçi anlayışlardır. Kadının yegane görevini ev işleri yapma ve çocuk doğurma olarak gören, kadını pasifize ederek toplumsal cinsiyeti besleyen ve kesinlikle kişisel olmayıp toplumsal bir meseledir. Fetine ve onun gibi binlerce genç kadının para karşılığı kendi rızaları dışında evlendirilmeleri meselesidir. Buna onay veren erkek egemen toplum yapısı meselesidir. O zamandan bu zamana kadın hakları konusunda çok gelişme yaşandığı yanılsamasına düşme meselesidir. Bu konular arasında bağlantı kurmamamız, ortak noktalarının toplumsal cinsiyete dayandığını anlamamamız için bunları kişisel meseleler olarak görmemize sebebiyet veren toplum yapısı meselesidir. Fetine hiç insan olamadı ama Fetine’yi toplumsal bir mesele yapmak zorundayız; yapmadığımız sürece hepimizin Fetine olduğunu da anlamak zorundayız.