Bağımsızlık Yolu Milletvekili Adayı Umut Ersoy, ADA TV’de yayınlanan Günaydın Ada programına katılarak Nupelda Karabuğday’ın sorularını yanıtladı.
Ersoy: Emeğin temsiliyeti için adayız
Meclisin halktan kopuk olduğunu, rejim partilerinin verdikleri vaatleri yerine getiremediğini ifade eden Ersoy, bunun yeni bir şey değil, yapısal bir sorun olduğunu söyledi. Ersoy, halkın gerçek sorunlarını çözebilmenin yolunun sorunları doğru bir şekilde tahlil etmek ve o sorunların çözümü için siyaset üretmek olduğunu belirtti. Sine-i millet çağrılarını hiçbir zaman olumlu bulmadıklarını aktaran Ersoy, sine-i millet sonucu yapılacak olan ara seçimde, bu çağrıyı yapanların adaylığını ilk açıklayanlar olduğunu ifade etti.
Bağımsızlık Yolu olarak parti meclisinde seçime girip girmemeyi tartıştıklarını söyleyen Ersoy, UBP ve CTP’den patronların aday olduğunu ve meclise girdiğini, emeği ile geçinen insanların ise siyasette ve mecliste temsiliyetinin bulunmadığını ve bu yüzden emeğin sorunlarını yükseltmek için seçime katılmaya karar verdiklerini anlattı.
Rejim partilerinin istikrarlı politikası; zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul
Hükümete gelmiş tüm rejim partilerinin istikrarlı politika sergilediğinden bahseden Ersoy, zenginlerin daha çok zengin, yoksulların ise daha yoksul olduğu bir sistemin yıllardır istikrarlı bir şekilde yürüttüklerini söyledi. Ersoy, özel sektör emekçilerinin örgütsüz ve güvencesiz çalıştırıldığını, sosyal yardım alan veya işsiz insanların ise esamesinin okunmadığını belirterek, tüm bunların siyasetin konusu haline gelemediğini aktardı.
Herkesi kucaklamıyoruz, biz emekçi sınıfların partisiyiz
“Sağlık, eğitim, ulaşım ve barınma gibi temel ihtiyaçları, kar amacı güden özel sermayenin eline bırakırsanız halkın emekçi kesimini yoksulluğa makhum edersiniz” diye konuşan Ersoy, bunun yapısal çözümünün kamucu politikalar olduğunu vurguladı. Ersoy, Bağımsızlık Yolu olarak kendilerinin herkesi kucaklamadığını, emekçi sınıfların partisi olduklarını ve emekçi sınıfın sorunları için çözüm ürettiklerini ifade etti.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilmeli
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun lağvedilmesi gerektiğini aktaran Ersoy, bu komisyonun emekçiyi temsil etmediğini, asgari ücretin de en düşük kamu maaşına eşitlenmesi gerektiğini vurguladı. Özel sektörde sendikalaşmayı da savunduklarını belirten Ersoy, 2014 yılında yasayı hazırlayıp meclise dahi sunduklarını ancak rejim partileri tarafından yasanın uygun görülmediğini hatırlattı.
AKSA sırtımızda büyüyen bir ur, kamulaştırılmalı
Aksa’nın kamulaştırılması gerektiğini söyleyen Ersoy, AKSA’nın yıllardır sırtımızda büyüyen bir ur olduğunu ve Sayıştay raporlarına bakıldığında milyar dolarlık kamu kaynaklarının AKSA’ya aktığını söyledi. AKSA’nın semirebilmesi için Teknecik Santrali’nin bakımsız bırakıldığını ve yıllarca yatırım yapılmadığını belirten Ersoy, buna rağmen daha az maliyetle elektrik üretebildiğini vurguladı. Tüm konutlar için 250 kw’a kadar kullanılan elektrik enerjisinin ücretsiz olması gerektiğinin altını çizen Ersoy, KIB-TEK’te örgütlü EL-SEN’in de bu konuyu savunduğunu anlattı. Emekçinin partisi Bağımsızlık Yolu dışında kimsenin emeği savunmadığını aktaran Ersoy, kendini solda tanımlayan ama emeğe ve emekçilere yüzünü dönmemiş rejim partilerinin varlığına dikkat çekti.
15 yaş altı çocuklara din dersi verilmesi çocuk istismarıdır
Öğretmen sendikaları eylemlerine destek verdiklerini söyleyen Ersoy, Sunat Atun’un söylediği sözlerin tehlikeli olduğunu ifade etti. Ersoy, 15 yaş altı olan soyut becerisi gelişmemiş çocuklara, belirli bir dinin, belirli bir mezhebine yönelik verilen din dersinin çocuk istismarı olduğunu söyledi. Ersoy, “Değil imam ders verecek, din kültür dersinin zorunlu olmasına dahi karşıyız. Bu dersi vermesi gerekenler sosyoloji veya felsefe öğretmenleridir, imamlar değildir. İmamların işi camidedir, okulda işleri yoktur” dedi.
Sunat Atun’un hangi mantıkla bu açıklamayı yaptığını çok iyi bildiğini belirten Ersoy, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kazanmasıyla, Atun’un kendi siyasi kariyerini düşünerek hareket ettiğini ve bunun parti içi dengelere oynamakla ilgili olduğunu söyledi.
Ersoy, uzun zamandan beri kamusal eğitimin altının oyulduğunu ve kaynakların teşvik, hibe muafiyet olarak özel okul patronlarına peşkeş çekildiğini aktardı. Özel okullara teşvik, muafiyet, vergi indirimi ve sigorta aflarının derhal son bulması gerektiğini belirten Ersoy, bu kaynakların kamu okullarına aktarılması gerektiğini anlattı. Öğretmen istihdamı da yapılması gerektiğini vurgulayan Ersoy, kamusal eğitimde taşeronun kaldırılmasını gerektiğini belirtti.