Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, Türk milliyetçileri ile Kıbrıs milliyetçilerinin ortak özelliğinin Kıbrıslı Türk varlığını inkâr etmeleri olduğunu söyleyen Ersoy, bu iki tarafın tersten ikiz kardeş olduklarını kaydetti.
ADA TV’de Nupelda Karabuğday’ın sunduğu Günaydın Ada programına katılarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Ersoy, bayram tatilinde de çalışan emekçi kesime dikkat çekerek, bu sürede çalışanların İş Yasası’na göre 1’e 2 ödeme almaları gerektiğini hatırlattı ancak hak gaspı yaşanarak muhtemelen bunun gerçekleşmeyeceğini, emekçilerin emeklerinden çalınacağını belirtti.
“Adaletsizlik duygusu ve insanın sömürüldüğünü hissetmesi işteki verimliliği de düşürür” diyen Ersoy, bunun patronlar açısından da dezavantajlı olabileceğini söyledi.
Ersoy, ülkemizde çalışanın hakkını vererek, onların mutluluğunu düşünen ekonomik bir anlayıştan çok, uzun süreler çalıştırarak, iki kişinin yapacağı işi tek kişinin üstüne yükleyerek karlılığı sağlayan bir anlayışın olduğundan bahsetti.
Bu düzenin değişebilmesinin yolunun da çalışanların kendi çalıştıkları yerde çalışma koşulları ile ilgili düşündüklerini söyleyebiliyor olması ve haklarını savunuyor olması olduğunu vurgulayan Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun da özel sektöre sendikalaşma çağrısını da bu yüzden yıllardır dillendirdiğinin altını çizdi.
Çalışanların cesaret kazanıp kendi çalışma koşulları ile ilgili bir hak mücadelesi vermesi gerektiğini anlatan Ersoy, aksi takdirde kapının önüne konmaları patronun iki dudağının arasında olduğunu söyledi.
“Bağımsızlık Yolu ismi bağımsız Kıbrıs hedefinden geliyor”
2018 yılında partileşen Bağımsızlık Yolu ismini bağlı oldukları gelenekten aldıklarını belirten Ersoy, 1970’li yılların devrimci örgütü Halk-Der’in kullandığı “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganında ve çok daha önce 1926 yılında kurulan Kıbrıs Komünist Partisi’nin koyduğu Bağımsız Kıbrıs hedefinden alındığını ifade etti.
Kendilerini emekçinin partisi olarak tanımladıklarını da kaydeden Ersoy, sadece Kıbrıs’ın bağımsızlığı değil emeğin kurtuluşu, kadının özgürleşmesi ve doğa talanının sonlanması partilerinin mücadeleleri arasında olduğunu aktardı.
“Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen halklarının emekçileri ile birlikte bağımsız, birleşik, federal kıbrıs’ı oluşturmak için bu yolu yürüyoruz”
Kıbrıslı Türk halkının içerisinde emekçileri örgütleyerek ve sınıf mücadelesine yaslanarak mücadelelerini verdikleri belirten Ersoy, bu mücadeleyi de gündelik hayatta gerçek insanların gerçek sorunlarına çözüm üreterek ve onları mücadeleye ortak ederek yapmaya çalıştıklarını anlattı.
Ersoy, kurtarıcı bekleyen bir örgüt olmadıklarını, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen halklarının emekçileri ile birlikte bağımsız, birleşik, federal Kıbrıs’ı oluşturmak için bu yolu yürümek istediklerini vurguladı.
Türk milliyetçilerinin Kıbrıs’ta barış isteyenlere veya halkların eşitliğini savunanlara karşı “siz Rumcu musunuz, Rumların etkisi altında mı yaşamak istiyorsunuz” gibi eleştiriler yönelttiğini söyleyen Ersoy, bu eleştirilerin haksız olduğunu, ne Bağımsızlık Yolu’nun ne de federasyon ve halkların siyasal eşitliğini savunan öznelerin bunu istediğini belirtti.
Fakat “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönelim, hatta dönmek yetmez Kıbrıs Cumhuriyeti’ni üniter bir devlete çevirelim. Aslında iki halk yoktur, tek bir Kıbrıslı halk vardır. Türkçe konuşan Kıbrıslı ve Rumca konuşan Kıbrıslılar vardır” diyenlerin Kıbrıs milliyetçileri olduğunu söyleyen Ersoy, bunu savunan kişilerin veya siyasal örgütlerin sol siyaset yürüttüğü düşüncesinin hakim olduğunu ancak bu kişilerin Kıbrıs milliyetçisi olduğunu anlattı.
Ersoy, Türk milliyetçilerinin söylediklerinin altının doldurulmasını sağlayan yaklaşımın tam da bu olduğunu savundu.
“Türk milliyetçileri ile Kıbrıs milliyetçileri tersten ikiz kardeştir”
Türk milliyetçileri ile Kıbrıs milliyetçilerinin ortak özelliğinin Kıbrıslı Türk varlığını inkâr etmeleri olduğunu söyleyen Ersoy, bu iki tarafın tersten ikiz kardeş olduklarını vurguladı.
Milliyetçilerin belirli korkuları kazıyıp gerilimi yükseltmek isteyeceklerini söyleyen Ersoy, fakat ilericilerin bu durumun farkında olup başka türlü bir geleceğin inşası için örgütlenmekle ve başka bir modelin mümkün olduğunu anlatmakla yükümlü olduklarını kaydetti.
Bu modelin de sınıf mücadelesi olduğunu yineleyen Ersoy, “Geçmişte Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Elenlerin ortaklaşabildiği alanlara bakıldığında birlikte ortak yürütülen emek mücadelelerini örnek gösterebiliriz” dedi.
Bağımsızlık Yolu olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde yaşayan emekçilerin yaşadığı sorunların ortak olduğunu düşündüklerini ifade eden Ersoy, aynı neoliberal politikaların yarattığı yıkımla boğuştuklarını söyledi.
Ersoy, “Bunu dönüştürebilmek için birlikte mücadele etmek bizleri hem bir araya getirecek hem de bir arada yaşayabilmenin yolunu açabilecek” açıklamasını yaptı.
“Üretim, dağıtım ve satış kooperatifleri kurularak maliyetler düşürülebilir”
Et fiyatları ile ilgili de açıklama yapan Ersoy, sorunun bir günde oluşmadığını, yapısal bir sorun olduğunu belirterek, bu durumun üretimden kopartılmanın sonucu olduğunu, sistemin “üretim olmasın, üreticiler parça pinçik dursun” şeklinde kurgulandığını aktardı.
Bağımsızlık Yolu olarak bu üretim modelinin hayvancılıkta da tarımda da işlemeyeceğini yıllardır dile getirdiklerini söyleyen Ersoy, kooperatifçilik sistemini önerdiklerini vurguladı.
Üreticilerin bölük pörçük olduğundan bahseden Ersoy, üreticilerin devletin de pay sahibi olduğu kooperatif çatısı altında bir araya getirilmesi gerektiğini savunduklarını belirtti, kooperatifçilik mantığının; ölçeği büyütüp, küçük üreticileri bir araya getirerek girdi maliyetlerini düşürmeyi kapsadığını söyledi.
Üretim, dağıtım ve satış kooperatifleri kurularak maliyetlerin düşürülebileceğini söyleyen Ersoy, piyasanın kârlılığına ve piyasa üzerinden bireylerin kâr elde etmesine değil, toplumun kâr etmesi üzerine kurulacak üretim ve paylaşım modeli olacağını anlattı.
Ersoy, “Kârı maksimize eden ekonomik sistemi birinci plana almak yerine ihtiyaçları karşılamayı öncelik bilen ekonomi modelini kullanmalıyız” ifadelerini kullandı.
Neoliberal ekonomik modelinin rasyonel olduğunu, başka bir ekonomi modelin olmadığını söyleyen bir akılın varlığından bahseden Ersoy, bunu söyleyenlerin büyük sermayedar ve patronlar olduğunu belirtti.
“Başka türlü bir ekonomik model de var” diyen Ersoy, bunu gayet de uygulanabilir olduğunu, uygulanmamasının bir tercih olduğunu söyledi.
“Bağımsızlık Yolu, Siyonist Yahudi devletine karşı filistin halkının ve Orta Doğu’daki tüm halkların yanındadır”
Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun İsrail’in Gazze’de Filistin halkına karşı giriştiği soykırımda, ilk günden beri Filistin halkının yanında olduğunu ilan ettiğini belirtti.
O dönemde çoğu kesimin “İsrail’in kendini savunma hakkı” var söylemini dillendirdiğini belirten Ersoy, “Aslında Ortadoğu tarihine baktığımızda İsrail’in 1948’den beri Siyonist bir devlet olarak Ortadoğu’nun kalbine bir hançer olarak saplandığını görmekteyiz” dedi.
Ortadoğu’da yaşayan Yahudilerin Ortadoğu halklarından olduğunu ifade eden Ersoy, diğer Ortadoğulu halklar gibi nasıl yaşamak isteyecekleri ile ilgili kararlarını kendileri vereceklerini kaydetti.
Ersoy, “Fakat ortada Siyonist bir devlet varsa, bu devlet terörist bir devlet olarak davranıyorsa sistematik olarak Filistin halkını soykırıma uğratıyorsa, sürekli savaş içerisindeyse bu Siyonist devletin varlığı tartışılır, Yahudilerin varlığı değil” şeklinde konuştu.
Siyonist devletin varlığına karşı olduklarını yineleyen Ersoy, böyle bir devletin Ortadoğu’da barışa engel olduğunu, bu devletin ABD emperyalizminden ve NATO’dan da ayrı düşünülemeyeceğini vurguladı.
“Kıbrıs Cumhuriyeti de Türkiye Cumhuriyeti de soykırımcı siyonist israil devletini destekliyor”
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk günden beri soykırım yapan İsrail’in yanında olduğunu açıkladığını dile getiren Ersoy, güneydeki İngiliz üslerinden İsrail’e lojistik ve askeri destek gittiğini söyledi.
“Türkiye’de de farklı bir durum yok” diyen Ersoy, Erdoğan rejiminin de İsrail’le ticari anlaşmalarını sürdürdüğünü, İncirlik Üssü’nün de aynı şekilde kullanıldığını anlattı.
Bağımsızlık Yolu olarak kuruldukları ilk günden beri İngiliz üslerinin ve diğer yabancı güçlerin adadan ayrılması gerektiğini söylediklerini ifade eden Ersoy, bu üslerin varlıklarının adanın bağımsızlığına ve bölge halklarına tehdit olduğunu düşündüklerini belirtti.
“Emperyalist ülkelerin Kıbrıs’a barışı getireceğine inanmak saflıktır”
Ersoy, “Kendi çıkarları için hareket eden, bölge halklarının hayatlarını cehenneme çeviren emperyalist ülkelerin, Kıbrıs’a barış getireceklerini düşünmek ve beklemek saflık olur” dedi.
Emperyalist güçlerin bizim sorunumuzu çözemeyeceğini belirten Ersoy, “Bizim sorunumuzu ancak bizler çözeriz, kendi öz gücümüze yaslanmalıyız” açıklamasını yaptı.