ABD-Türkiye ilişkileri son yıllarda ilk defa bu kadar öngörülebilir.
Şunu bugünden söylemek mümkün; Çarşamba günü itibari ile Türk-Amerikan ilişkileri stratejik olma özelliğini yitirdi.
Nasıl?
ABD, 13818 sayılı Başkanlık kararnamesi ile Türkiye’nin iki Bakanı hakkında yaptırım kararı verildi.
Karar ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün Amerika’daki mal varlıkları bloke ediliyor ve yeni mallar edinmelerine yasaklama getiriyor.
Her iki Bakan hakkındaki Başkanlık kararının gerekçesi şu: „Bu yetkililer, Türkiye’nin ciddi İnsan Hakları ihlallerini uygulamaktan sorumlu hükümet kurumlarının liderleri olarak görev yapıyor.“
Bu karar Rahip Brunson’u tutuklayan ve yargılayan mekanizmaya yönelik sembolik bir adım.
Sembolik çünkü her iki Bakanın Amerika’da malvarlığı yok ve ikilinin Amerika’ya seyahatine engel getirmiyor. Karar sembolik de olsa bu bir ilk ve kriz büyük.
Krizi kim tetikledi?
Krizin özü Türkiye’nin 2007’den başlayarak içine girdiği Batı-Amerikan stratejik ortaklığından giderek uzaklaşma çabası… Libya, Mısır krizindeki tutum ve ardından Suriye’de sergilenen politika Amerika’dan kopuşu hızlandırdı.
Bilinen 15 Temmuz 2016 darbesi ile Erdoğan, ABD-NATO ekibini tasfiye etti.
Buna karşı Amerika’nın Zarrab-Atilla ‘jestini’ izledik. Türkiye Konsolosluk çalışanları ve rahip Brunson’u tutuklayarak ‘jest’ yaptı.
Trump’ın Soylu ve Gül’e yaptırımına Erdoğan hükümeti ‘jest’ yapar mı?
Yapar!
Trump ‘Brunson’u bırakın yoksa size yaptırım uygulayacağız’ dediğinde herkes ‘Erdoğan Brunson’u hemen bırakmak zorunda kalacak’ dese de bu şimdiye kadar olmadı.
Erdoğan’ın ‘jesti’ ne olacak?
Şimdiden kestirmek zor.
Türk Dışişleri „Sözkonusu saldırgan tutumun karşılığı ABD’ye gecikmeksizin aynıyla verilecektir“ dedi.
Lakin Türkiye’nin krize hazırlıklı olduğu kesin. Çünkü Kriz geliyorum diyordu.
Trump’ın İsrail’de tutuklu bulunan Ebru Özkan’ın bırakılmasında rol almasının ardından ABD Rahip Brunson’un bırakılacağını bekliyordu.
Olmadı; Erdoğan, Rahip Brunson’u ev hapsine aldı.
Ankara’nın rehine üzerinden sonuç alma politikası devam edecek.
Erdoğan, Brunson’a karşılık ABD’nin Zarrab-Atilla operasyonunu sonuçsuz kılmak istiyor. (Önümüzdeki günlerde Halk Bankası’na verilmesi muhtemel olan cezayı bertaraf etmek ya da aza indirmek de istiyor.)
Bu tutar mı?
Epey zor.
Lakin Erdoğan rehine politikasında ısrarlı ve yakın bir tarihte geri atacak gibi durmuyor.
Kriz büyük lakin karşılıklı ‘jest’ler kontrollü!
Trump bir ilki yapsa da kontrolü elden bırakmıyor.
ABD’nin 2015’ten bu yana Türkiye’ye kontrollü yaklaşımı sürer mi?
Sürdürmek istediği kesin.
Trump Erdoğan’a karşı pasif ve onu idare etme çabasında.
Erdoğan agresif ve krizi hep tırmandırdı.
Brunson krizinde agresif tutumundan vazgeçer mi?
Bu ihtimal az.