Her ay enflasyon rakamları açıklandığı gün standart birkaç tepki gözlemlerim. Bunlardan birincisi “yahu markete hiç gitmez misiniz?” diye tepki koyanlardır. Bunlar biberin fiyatının artışı, domatesin fiyatının artışını gösterip, fiyatların yükselişinin ölçülenden daha fazla olduğunu gösteren kesimdir.
İkinci kesim, görece daha bilgili olan kesimdir ve enflasyon rakamları açıklandığında “sepette saçma sapan şeyler var”; “kadın pantolonu” fiyatındaki azalmanın “erkek pantolonu” giyen Ahmet için bir anlam ifade etmediği, “Sulu boya seti” veya bugün pek de satışı olmayan “CD” gibi malzemeler olduğu vurgulanmaktadır. Bundan ötürü de aslında fiyat değişimine bakılan ürünlerin hatalı seçildiğinden dolayı, eleştiriler yapılmaktadır.
Enflasyon ölçümü, belli bir mal ve hizmet grubunun referans bir yıla göre değişimini ölçmektedir. Bu gruba “sepet” adı verilir. Enflasyon pozitif çıktığında sepetteki malların fiyatları yükselir, negatif çıktığında ise fiyatlar azalır (deflasyon).
Kıbrıs’ın kuzeyinde enflasyon pozitif yönlü seyreder. Bunun en büyük nedeni, sepette belirlenmiş malların ağırlıklı olarak ithal olmasından dolayıdır. İthalat yabancı para cinsinden gerçekleşmekte ve Türk Lirasının değerindeki düşüş, dolar bazında satın alınan ürünleri daha pahalı hale getirmektedir. Bu fiyat dışı faktörlerin yarattığı enflasyon etkisidir. Bunun dışında enflasyonu etkileyen diğer unsur, üretilen son ürünlerin mevsimsellik gibi olaylardan etkilenmesidir. Bunun için de mevsimselliğin iyi dengelendiği bir sepete ihtiyaç vardır.
Bu noktada enflasyon sepetine dair daha detaylı konuşmak gerekir. Bu aynı zamanda başta belirtilen iki eleştirinin aslında yersiz olduğunun da bir sebebidir.
Öncelikle enflasyon sepetinde 829 farklı ürün olduğunu belirtelim. Bu 829 ürünün her ay fiyatları doğrulanıp, ona göre sepetteki ağırlığına göre fiyat değişimleri hesaplanmaktadır. Mevcut enflasyon sepetinde en fazla ağırlığı olan 27 ürün ise enflasyon sepetindeki ağırlığın %50sini oluşturmaktadır. Geriye kalan 802 ürün ise geriye kalan %50’yi oluşturur.
Aşağıda paylaştığım liste İstatistik Kurumunun kullandığı enflasyon hesaplamasındaki ürünlerin en yüksek ağırlıktan, en düşük ağırlığa göre sıralanmış halidir. Bu ürünler mevcut sepetteki ağırlığı %50’ye denk gelmektedir.
Benzin Kurşunsuz 95 Oktan |
Gerçek Kira Ücreti |
Tatil Amaçlı Turlar (Yurt Dışı Bir Hafta ve Daha Fazla Süreli) |
Otel Ücreti Üç Yıldızlı (Yatak Ücreti) (Çift Kişi) |
Elektrik(0-250 KWH) |
Özel Üniversite Ücreti (TC Uyruklu Öğrenci) |
Cep Telefonu Görüşme Ücreti (Fatura-KKTCELL) |
İkinci El Otomobil Hatcback Tipi – HB (Dört Kapılı) (Benzinli) |
Elektrik (251-500 KWH) |
Su Faturası (Akarsu) |
Ekmek Normal Ekmek (Dilimli veya Bütün) |
Özel Üniversite Ücreti (Üçünçü Ülke Uyruklu Öğrenci) |
Yurt Dışı Tur (Kültür Amaçlı-İtalya) |
Yurt Dışı Tur (Kültür Amaçlı-Fransa) |
Dizel (Eurodizel, Ultimate dizel vb.) |
Otomobil (Renault-Benzinli) |
Özel İlköğretim Ücreti |
Kuzu Eti Pirzola |
LPG Gazı Tüp Ücreti 10 Kg’lık Tüp (Ev Tüpü) |
Dana Eti Kıyma |
Peynir Hellim |
Özel Üniversite Ücreti (KKTC Uyruklu Öğrenci) |
Araba için Full Servis |
Tavuk Temizlenmiş Bütün |
Oturma Odası Takımı Modern (1 Üçlü, 4 Tane Tek Koltuk) |
Süt Uzun Ömürlü |
Kültürel Amaçlı Turlar (Yurt Dışı Bir Hafta ve Daha Fazla Süreli) |
Listede 829 ürün olup, tek bir ürün fiyatına bakarak enflasyon eleştirisi yapmak yanlıştır. Aynı zamanda listedeki bir ürünü seçip, bunun fiyatına bakmanın yersiz olduğu iddiası da yetersizdir.
Bu anlamda 829 ürünün ağırlıkları arasında mesela Sulu Boya setinin ağırlığı 100 üzerinden 0,000815559’dir. Başka bir deyişle enflasyon üzerindeki etkisi yok denecek kadar azdır. Benzeri biçimde mesela boş CD’nin sepetteki ağırlığı 100 puan üzerinden 0,000413 kadardır.
Bu noktadan sonra, enflasyon hesaplaması konusunda eleştirecek hiçbir şey yok mu ?
Elbette, hala daha sorgulanacak unsurlar vardır.
Bunun başında ise sepetteki dağılımların ne derece temsili olduğudur. Özellikle, COVID19 etkisinin hane halklarının tüketim davranışlarında değişiklik yaratacağı açıktır. Bu değişikliğin bir kısmı kısa dönemli olacaktır.
Mesela ilk günlerde yaşanan makarna çılgınlığı bunun örneğidir. Herkesin bir anda parasını kuru bakliyat ve makarnaya yönlendirmesi hane halkı bütçesinde makarna ve bakliyatların ağırlığını geçici olarak arttırmıştır. Aynı zamanda bu ürünlere yönelik ani talep artışından dolayı fiyatları da yukarı yönlü seyretmiştir. Böylelikle hissettiğimiz enflasyon, hesaplanın üstüne çıkmıştır. Son dönemlerde market alışverişi yapan birçok kişi bu durumu hissetmiştir ancak sizin alışveriş sepetinizle, enflasyonun ölçüldüğü sepetteki ürünlerin önem ağırlığı eşit değildir.
Aynı şekilde, daha uzun dönemde; muhtemelen öngörülemeyecek kadar uzun bir süre boyunca, ağırlığı yüksek olan “Tatil Amaçlı Turlar” hane halkı tüketiminde aynı ağırlığa sahip olmayacaktır. Turizm şirketleri Tatil Amaçlı Tur fiyatlarını düşürdüğünde, enflasyon üzerinde etkisi azalırken, hane halkının bu konudaki talebi salgın korkusu nedeniyle azalacaktır. Mesela, Yurt Dışı Tur (Kültür Amaçlı – İtalya)’nın ağırlığı 100 üzerinden 1,357032 ağırlığa sahiptir. Ancak, Avrupa’da COVID19’un merkezinin İtalya olmasından dolayı insanların İtalya tatillerinden vazgeçeceği, bu yüzden fiyatların düşeceği,d üşen fiyatların enflasyonu azaltmakta etkili olacağı ancak tüketim ürünü olmaktan çıktığı için etkili olmayacağı dile getirilebilir.
Aynı şekilde alım gücü daralan hanelerde, Özel Okul Ücretinin muhtemelen aynı sıklıkla görülemeyeceği tahmin edilebilir. Öğrenci sayısının önemli bir şekilde azalacağından dolayı kira ücretlerinin de azalacağından 100 üzerinden 4,834838 ağırlığa sahip unsurun enflasyonun gerileceği sonucunu yansıtacağı tahmin edilebilir. Ancak, hane halkının deneyimlediği enflasyona bu eş derecede yansımayacaktır.
Bütün bu dönüşümlerden dolayı enflasyon sepetinin yeniden gözden geçirilmesi bir gereklilik haline gelmektedir. Bunu gözden geçirmek, İstatistik Kurumu’nun yapması gereken önemli açılımlardan biri olmalıdır.
Ancak bu sepeti ve ağırlıklarını belirlemeyi, bir sabah tek bir kararla belirlemek mümkün değildir. Bunun gerçekleştirilmesi için önce hane halkı bütçe anketinin yapılması gerekmektedir. Bu anketin sonuçlarına göre yeniden ağırlıkların ve sepetin belirlenmesi mümkün olabilir.
Vurgulamakta yarar var; en son yayınlanan anket sonuçları 2015 yılını kapsamaktadır. Bu görece gecikmiş veri setinin olduğu gerçeğini yansıtmaktadır.
Bu açıdan hane halkı bütçe anketinin yeniden yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Oldukça maliyetli ve uzun dönemli bir anket olan hane halkı bütçe anketi, 1 yıl boyunca seçilmiş örneklem sayısı kadar haneyi ziyaret edip onların tüketim alışkanlıklarını kaydeder ve buna göre hane halklarının tüketim alışkanlıklarını belirler. Bu anketin sonuçlanması durumunda, muhtemelen daha güncel ve kaliteli veriye ulaşma şansımız olacaktır.
Konunun iyi tarafı ise yeni bir hane halkı bütçe anketi yapılmasına yönelik çalışmalarının İstatistik Kurumu bünyesinde sürdürüldüğü gerçeğidir. Duruma bu bütüncül çerçeve içinde baktığımızda aslında sorun olarak ortaya konulanların sorun olmadığı, gerçek eksikliğin ise yeteri kadar ifade edilmediğidir.
İstatistiki veri toplamak maliyetli ve zahmetli bir iştir. Sonuçta adı geçen 829 ürünün her ay fiyatlarının kontrol edilmesi ve bu çerçevede bir endeks üreterek toplam fiyat değişimlerinin bütünsel biçimde sunulması önemli bir göstergedir. Ancak, her bir bireyin tüketim alışkanlıklarındaki değişiklikler, çıkan sonuç üzerinde önemli farklılıklara neden olduğu gerçeği değişmeyecektir. Dinamik bir veri seti, kişiye göre bir enflasyon hesaplaması yapılması mümkün değildir. Ancak göstergenin ülkedeki tüm tüketim davranışları çerçevesinde ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.