Kıbrıs’ın kuzeyinden ve güneyinden geçler konuşmaya devam ediyor. Kıbrıslı bir Ermeni olan Garin Tashdjian ve Deniz Direkci gazedda’nın sorularını yanıtladı.
Garin Tashdjian:
“Benim için bölünmüş bir adada yaşamak melankoli ve nostaljinin kaynağıdır.”
“Eski Lefkoşa Lefkoşa’nın içinde tüm Kıbrıs topluluklarının ortak bir alanda yan yana iz bıraktığı tek yerdir.”
“Gelecek bizim elimizdedir, yeni nesilin elinde. İçinde tüm Kıbrıs topluluklarının diyalog kurabileceği yollar bulmamız ve yaratmamız gerekiyor.”
“Benim ideal Kıbrıs’ım tüm toplulukların birlikte uyum içinde arkadaşça yaşamasıdır.”
Deniz Direci
“Sınır olgusunun bende yarattığı, ayrı olma, ötekileştirme hissiyatı beni rahatsız etmektedir. Kendi ülkemde, iki kimlikli, iki isimli, iki bölgeli ikilemde yaşamayı sevmiyorum.”
“Ayrı olmanın, ayrı yaşamanın getirdiği eksik olma hissini herhangi bir şeyle giderebileceğimi düşünemiyorum.”
“En büyük kaygım, Kıbrıs Sorunu diye adlandırdığımız düğümün hiçbir zaman çözülememesi ve adanın Türkiye’ye bağlanmasıdır.”
“Savaşı ve yerinden olmayı iyice anlayıp, benimseyip, affederek tekrardan çeşitlilik içinde bir olmayı ümit etmekteyim.”
MELANKOLİ VE NOSTALJİ
Kıbrıs’ta hala bir sınır ve iki bölge var. Bölünmüş adada yaşamayı dert ediyor musunuz? Bunun sizde yarattığı duygular neler?
Garin: “Benim için bölünmüş bir adada yaşamak melankoli ve nostaljinin kaynağıdır. Nostalji; çünkü, ben deneyimleyemediysem de bir zamanlar barış ve herkesin uyum içinde yaşadığı bir ada var. Melankoli anlatılması mümkün olmayan ama eski Lefkoşa’nın sokaklarında yürüdüğünüzde hissedilen bir şey. Her ne kadar bu sokaklar ve muhit içlerinde melankoliyi taşıyorlarsa da burası benim evim, Kıbrıs’tan ayrıldığımda özlediğim yer. Çünkü bence eski Lefkoşa Lefkoşa’nın içinde tüm Kıbrıs topluluklarının ortak bir alanda yan yana iz bıraktığı tek yerdir.”
Deniz:“Bölünmüş adada yaşamayı dert ediyorum. Politik anlaşmazlıklar sonucu ayrı düşmeye zorlanan Kıbrıslının, günlük yaşam içerisinde ayrı bölgelerde, ayrı ayrı yaşamaya “alışmasına” rağmen, ortak kültürün, ortak geleneklerin, ortak yaşam birliğimizin ayrı ayrı yaşanıyor olmasını kabullenemiyorum. Sınır olgusunun bende yarattığı, ayrı olma, ötekileştirme hissiyatı beni rahatsız etmektedir. Kendi ülkemde, iki kimlikli, iki isimli, iki bölgeli ikilemde yaşamayı sevmiyorum.”
“GELECEK BİZİM ELİMİZDEDİR”
Ortak bir gelecek hayal edebiliyor musunuz?
Garin:“Bence gelecek bizim elimizdedir, yeni nesilin elinde. İçinde tüm Kıbrıs topluluklarının diyalog kurabileceği yollar bulmamız ve yaratmamız gerekiyor. Herkesi bir araya toplamalıyız, ki öncelikle birbirlerini tanıyıp sonrasında hepimizin Kıbrıslı olduğunu anlamamız için. Ancak aynı adanın yurttaşları olarak iletişim kurarak geleceğin temelini kazıyabileceğiz.”
Deniz:“Ortak gelecek benim bu ada ve üzerinde yaşayan Kıbrıslı için hep en öncelikli dileğimdir. Ayrı olmanın, ayrı yaşamanın getirdiği huzursuzluk ve eksik olma hissini herhangi bir şeyle giderebileceğimi düşünemiyorum.”
“AŞMAMIZ GEREKEN BİR KİMLİK OLGUSU VAR”
Kıbrıs’ta yasamaktan dolayi kaygilariniz,hayal kirikliklariniz vs var mi? Nelerdir? En buyuk kayginiz mesela?
Garin: “Çok basit; benim ideal Kıbrıs’ım büyürken dede ve nenelerimden duyduğum gibi tüm toplulukların birlikte uyum içinde aynı muhitte arkadaşça yaşamasıdır.”
Deniz: “Kıbrıs’ta yaşamanın ve Kıbrıslı olmanın kolay olduğunu düşünmüyorum. Özellikle Kıbrıslı Türklerin, doğduğu andan itibaren aşması gereken bir “kimlik” olgusu vardır. Kıbrıslı nedir, ne değildir? Kıbrıslı olmak nedir? Kıbrıslı kimdir? vb. Soruları bence toplum olarak aklımızı kurcalamaktadır. Adada verilen imtiyazlardan, vazgeçişlerden dolayı süregelen sistemsizliğin aşılması, ileriye dönük belirsizlikleri ortadan kaldırmaya yardımcı olup, önce adanın kuzeyinde yaşayan Kıbrıslılar arasında birliği sağlayıp, daha sonrasında daha önemli bir adım olarak Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan Kıbrıslılarla birleşmemizi kolaylaştıracaktır En büyük kaygım, Kıbrıs Sorunu diye adlandırdığımız düğümün hiçbir zaman çözülememesi ve adanın Türkiye’ye bağlanmasıdır.”
Gelecekle ilgili neler söylemek istersiniz?
Garin: “Bence biz Kıbrıslılar ne kadar şanslı olduğumuzu fark etmeliyiz- böylesi küçük ama çok kültürlü ve halen pek çok kültüre ev sahipliği yapan bir adada yaşadığımız için. Birbirimizden öğrenmeyi bilmemiz gereken, bizi farklı kılan şeylere saygı duymaktır.”
Deniz: “Savaşı ve yerinden olmayı iyice anlayıp, benimseyip, affederek tekrardan çeşitlilik içinde bir olmayı ümit etmekteyim.”
///////
Kıbrıs’ın birleşmesi mi yoksa bu şekilde devam etmesini mi arzuluyorsunuz?
Deniz:Bu şekilde ayrı yaşanmasını kabullenmediğim gibi, birleşmenin henüz gerçekleşmemesine de tahammül edemiyorum.
Hayalinizdeki Kıbrıs nasıl bir yerdir?
Deniz:Hayalimdeki Kıbrıs, kendi ekonomisiyle, ürettikleri ve ihraç ettikleriyle, eğitim ve turizm ağırlıklı, ada kültürünü daha çok sahiplenmiş, benimsemiş ve gelenek görenekleri bir sonraki nesillere aktararak yaşatan, yeniliklere açık olacak biçimce kendine sahip çıkan bağımsız birleşik Kıbrıs’tır. Atalarımın yaşadığı gibi, benim ve gelecek yeni nesillerin gönül rahatlığıyla, savaş, beyin göçü ve göç yasaları olmaksızın huzurla yaşayacağı bir yerdir. Benim evimdir.
Geçmiş ve geçmişte yaşananlar sizin için ne anlam ifade ediyor?
Deniz:Geçmişte yaşananların birçoğunun yaşanması seçilmiş şeyler olduğunu düşünmüyorum. Yaşamayı seçmediğimiz şeyleri yaşamış olmamıza, karşılıklı güvenlerin sarsılmış olmaşına, ortak acılar yaşayıp, ortak kayıplar vermiş olmamıza rağmen, tüm bu geçmişe saygı duyarak, sahiplenerek, hatalardan yanlışlardan öğrenerek seçeciğimiz bir geleceği yaşayabiliceğimize inanıyorum.
- Kıbrıslılar olarak yüzleşmemiz gereken şeyler var mi?
Deniz: Kıbrıslılar olarak, bizleri benliğimizden, geçmişimizden, sahip olduklarımızdan uzaklaştıran durumların bilincinde olup, öncelikle bireysel olarak sınırlarımızı aşmalı ve ötekileştirdiklerimizle bağlarımızı yeniden kurmalıyız. Neyin ne olduğunun farkında olmayan topluluklar gibi her rüzgarla savrulmaya mahkum olunmamalı.