Dayanışma, Mont Pelerin’de gerçekleştirilen ve toprak kriterlerinde uzlaşma sağlanamayan Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakereler sonrası gelinen aşamayı değerlendirdi.
Dayanışma “toprak ve garantörlükler gibi konular yüzünden siyasi özne olabileceğimiz Federal Kıbrıs fırsatı heba edilmemelidir. Bu kabul edilebilir bir tutum değildir. Bir an önce talepler gözden geçirilmeli ve çözüm süreci devam ettirilmelidir. Esas olan siyasi eşit olduğumuz federal Kıbrıs’ın kurulmasıdır, toprak ve garantörlükler değildir” vurgusunda bulundu.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Mont Pelerin’de yaşanan başarısızlığın ardından Kıbrıs sorununda gelinen aşamada birkaç noktanın açık ve net olarak altını çizmek istiyoruz.
1- Kıbrıs’ta yaşayan toplumlar kimin suçlu, kimin haklı olduğu tartışmalarına hiç ihtiyacı yoktur. İhtiyacımız olan çözüm ve barış sürecinin ilerlemesidir. Çözüme dair talepler doğrultusunda seçilmiş yetkili taraflar bunu yapabileceklerine inanıyorlarsa bundan sonrası ile ilgili yol haritalarını toplumla paylaşmalıdırlar.
2- Müzakerelerin ana çerçevesini oluşturan 11 Şubat Belgesinde tarafların suçlama oyunundan (blame game) kaçınacağı taahüt edilmiştir. Toplum liderlerinin ve sözcülerinin bu taahüte uygun davranmaları süreç açısından önemlidir.
3- Süreçte ilerleme kaydedebilmek içinse Kıbrıslı Türk toplumu bakımından esas olan sorunlara odaklanılmalıdır. Kıbrıslı Türk toplumunun esas tarihsel arzusu siyasi irade ve siyasi eşitliktir. Siyasi eşitliğimizin sağlanması toprak talebine indirgenmesi kabul edilebilir değildir.
4- Çözüm sürecine bu temel sorun açısından bakılmalı, toprak ve garantörlükler gibi konular yüzünden siyasi özne olabileceğimiz Federal Kıbrıs fırsatı heba edilmemelidir. Bu kabul edilebilir bir tutum değildir. Bir an önce talepler gözden geçirilmeli ve çözüm süreci devam ettirilmelidir. Esas olan siyasi eşit olduğumuz federal Kıbrıs’ın kurulmasıdır, toprak ve garantörlükler değildir.