Siyasiler, ‘bunu konuşmak için daha çok erken’ diyedursun, önümüzdeki yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için hazırlıklar, içten içe başladı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yeniden aday olup olmama konusundaki düşüncesi nedir, ya da bu konuda netleştirdiği bir kararı var mıdır, bilmiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, bundan birkaç ay önce konuya ilişkin bir soruyu yanıtlarken, Akıncı’nın aday olup olmayacağına zamanı geldiğinde karar vereceğini ifade ederek, ‘Sayın Cumhurbaşkanımız konjenktürel olarak da değerlendirir, ihtiyaçlara bakar. Eğer bu toplumun ve sürecin kendisine ihtiyaç duyacağını hissederse geçmişte olduğu gibi aday olur, hissetmezse aday olmaz’ demişti.
Akıncı’nın adaylık konusundaki kararını, ‘zamanı geldiğinde’ öğreneceğiz.
Cumhurbaşkanı’nın 2020 Nisan’ındaki yarışa katılıp katılmayacağı, kuşkusuz Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin seçime ilişkin tavrını netleştirmesi bakımından da büyük önem taşıyacak.
Akıncı’nın aday olması durumunda, CTP’nin aday çıkarmayıp Akıncı’ya destek vermesi, bir alternatif olarak karşımızda duruyor olsa da, böylesi bir kararın parti içerisinde ne kadar destek bulacağını kestirmek zor.
2015 seçiminde ilk turda alınan yakıcı mağlubiyetin ardından ikinci turda Eroğlu karşısında halihazırda Akıncı’ya destek veren CTP’nin, bu sefer peşinen sahadan çekilip aday çıkarmamasının, parti çevrelerinde güçlü bir destek bulacağını düşünmüyorum.
Hele de geçtiğimiz yıl yapılan belediye seçimlerinde de, Lefkoşa’da aday çıkarılmayıp, TDP’nin adayı Mehmet Harmancı desteklenmişken…
Hem başkent olması hem de Kıbrıs Türk liderliği haricinde uluslararası anlamda tanınan tek kurumumuz olması nedeniyle ‘en değerli’ başkanlık koltuğu olarak görülen Lefkoşa’da, yarışa girmemiş olmaktan rahatsızlık duyan CTP’li sayısı çok.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı gibi bir mevki için ‘meydanın’ bir kez daha TDP’ye bırakılması, kanaatimce düşük bir ihtimal.
Son dönemde, Kıbrıs sorunu konusunda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaşadığı ‘sorunlarda’, tabiri caizse Akıncı’nın ‘yalnız’ bırakılmasını da, CTP’nin seçim hesaplarından bağımsız düşünmek, muhtemelen saflık olacaktır.
Diğer yandan, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili sağ kanatta da bir bilinmezlik hakim.
HP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, seçim için adı geçen en belirgin isim olsa da, kendisi şimdilik bu konuyu konuşmamayı tercih ediyor.
Ancak 2015 seçiminde neredeyse CTP’nin adayı kadar oy alan, katıldığı daha ilk genel seçimde, 9 milletvekili çıkarmayı başararak kilit parti konumuna gelen ve hükümetin ikinci büyük ortağı olan Özersay’ın 2020 adaylığı, son derece olası.
Gelmiş geçmiş mevkidaşlarına kıyasla, Kıbrıs sorunu konusunda fazlaca aktif bir Dışişleri Bakanı, Özersay.
Hem geçmişteki ‘görüşmecilik payesi’, hem de Türkiye Dışişleri ile ‘ezelden’ beridir yürüttüğü iyi ilişkiler dikkate alındığında, Özersay’ın adını seçim pusulasında görmememiz için bir neden yok.
Özersay için kritik nokta, kuşkusuz başta UBP olmak üzere sağ kanat partilerinin desteğini ne oranda alacağı.
UBP, her ne kadar kurultay sonrasında ‘birlik’ görüntüsüne bürünmüş olsa da, geride bıraktığımız son birkaç yıl, partiyi ciddi anlamda yıpratmış durumda.
Parti içerisinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı için öne çıkan güçlü bir isim yok.
Bu görüntü, UBP’nin Özersay’la flört ettiğinin ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için pazarlık ihtimallerinin, çokça konuşulduğu bir ortam yaratıyor.
Tam bu noktada, bir detayı gözden kaçırmamak lazım.
Sağ kanatta adaylığından belirgin bir biçimde söz edilen tek isim Kudret Özersay olsa da, arka kulvarlarda pusuda bekleyen bir kişi daha var.
Gündemde çok fazla yer bulmadı ama Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı Sibel Siber’in geçtiğimiz günlerde Kıbrıs sorunu konusunda yaptığı ve Cumhurbaşkanı Akıncı’yı hararetle eleştirdiği açıklama, dikkatlerden kaçmamalı.
Dediğim gibi, gündemde çok fazla yer bulmadığından, çok özet bir biçimde aktaracak olursam, Siber şöyle diyor:
‘Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı son günlerde ısrarla Kıbrıs konusunda Kıbrıs Türkü için federal çözüm dışında bir seçenek olmadığı yönünde açıklamalar yapmaktadır. Sayın Akıncı’nın bu yaklaşımı kesinlikle kabul edilemez. Sayın Cumhurbaşkanının ısrarla “Bizim federasyondan başka çaremiz yok “ demesini üzüntüyle izliyorum. Bu söylemin Kıbrıs Türk halkına bu aşamada hiçbir faydası yoktur. Sayın Akıncı bu yaptığı ile toplumda gereksiz bir kutuplaşma ve tartışma zemini yaratmakta, çözümsüzlüğü savunan Rum Liderin ekmeğine bal sürmektedir. Şu anda Rum Liderin açıklamalarına karşı verilen tepki hem cılız, hem sönük, hem de edilgendir. Kıbrıs konusunda olası alternatifleri konuşmayı başından reddederek, yeni fikirlerin tartışılmasına imkan tanımayarak kendimizi zayıf duruma düşürmekteyiz. Hiçbirimizin Kıbrıs Türk halkını böyle bir duruma düşürmeye hakkı yoktur’…
Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin önceki Cumhurbaşkanı adayı Sibel Siber’in, Çavuşoğlu ve Özersay ‘tütülü’ bu ani çıkışı, sıradan bir açıklama olmasa gerek.
Seçim yaklaşırken, kuvvetle muhtemeldir ki Siber, resimde kendine de bir yer olup olmadığının nabzını tutmaya çalışmakta, bir yandan da bazı çevrelere ‘pozisyonu’ ile ilgili mesaj vermektedir.
Olabilir, ihtimaldir, Siber’in niyetiyle ilgili yanlış bir okuma yapıyorumdur.
O durumda bile söz konusu açıklama, CTP’nin 2015’te Cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza çıkardığı ismin, partinin resmi tezi olan federasyon konusundaki düşüncelerini net bir biçimde göstermesi bakımından, sanırım tartışılmaya değerdir.
***
Cumhurbaşkanlığı seçimine tam 14 ay var.
O güne kadar köprünün altından çok sular akacak, çokça yeni ‘ihtimaller’ gündeme gelecektir.
14 ay sonra yapılacak bir seçimde karşımıza hangi adayların çıkacağını bilebilmek için henüz erken.
Yukarıdaki değerlendirme, haliyle şu anda içinde bulunduğumuz ortamın perspektifiyle kalem alındı.
Ancak isimler şu anda spekülatif olsa da, seçimde yarışacak pozisyonların ne olacağı, üç aşağı beş yukarı ortaya çıktı.
Kıbrıs müzakere sürecinde şu anda öngöremediğimiz bir gelişme yaşanmaz ve seyir aynı minvalde sürerse, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminin safları, ‘federasyon’ ve ‘alternatif olasılıklar’ olacaktır.
‘Konfederasyon’ kelimesini, Annan Planı öncesi Denktaş lügatına terk ettiğimizden, Akıncı’nın ‘federasyon’ tezinin, yeni moda ‘alternatif işbirliği’ modelleriyle yarışacağı bir seçim süreci yaşayacağız.
Bu noktada benim en çok merak ettiğim konu ise, resmi çözüm tezi federasyon olsa da, son dönemde gerek Mustafa Akıncı’nın tavrını yeterince desteklemeyen, gerekse ilintili hemen her konuda son derece sinik bir çizgi benimseyen ve hatta zaman zaman sağ seçmene dahi oynayan CTP’nin, bu yarışın neresinde yer alacağıdır!