Akdeniz Enstitüsü Deniz ve Yeryüzü Biyoçeşitlilik ve Ekoloji (IMBE) Bilim Müdür Yardımcısı Wolfgang Cramer, insanların küresel olarak birbirlerine bağlı olsalar da, COVID-19 krizi insanlara ne kadar savunmasız olduklarını gösterse de, iklimi dengede tutmak, biyoçeşitliliği korumak gerektiğinin yıllardan beri orada durduğunu, değişmediğini söyledi.
Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) salgın nedeniyle dünyanın şimdi karşı karşıya kaldığı daha büyük ve daha baskın sıkıntılar konusunda bir demeç veren Cramer, bilim adamlarından ve onların bulduklarından şüphe eden kuşkucu kişilerle ilgili bir soruya şöyle yanıt verdi:
“Aslında ‘kuşku’ bilimsel bir yöntemdir. Daha iyi anlamak için bulduklarımızı her zaman sorgulamalıyız ki bizim de yaptığımız budur. Sizin sorunuzdaki kişiler daha çok ‘inkârcılar’dır. Gerçeği biliyorlar, eğer kendi kişisel hedeflerine bu uyarsa o zaman bilimsel sonuçları kullanmaktan onlar da mutludurlar. Ancak çevreyi koruma kararı almaya geldiğinde basitçe gerçekleri reddederler. Bunu COVID-19 krizi başladığında da bekledik. Ancak bazı politikacılar tarafından pervasızca ve ukalaca en üst düzeydeki bilim danışmanlarının bile bir kenara itilmesi beni şok etti.”
“Örneğin Paris Anlaşması bilimsel bulgular üzerine temellendirilmiştir ve basitçe çevresel krizi çözmüyor, anlaşmadan uzaklaştırıyor.”
Cramer KHA’na, bir bilim adamı olarak İklim Değişikliği’yle ilgili Devletler arası Panel ve Biyoçeşitlilik ve Eko Sistem Hizmetleri Devletler Arası Platform (IPBES) gibi BM denetleme kuruluşları aracılığıyla gerçeği masaya koymaktan daha ikna edici bir şey göremediğini belirtti.
“Bir vatandaş olarak liderlerin ve halkın, sizin gibi gazetecilerin yardımıyla bu bilgiyi kullanmasını rica ederim” diyen Wolfgang Cramer, Birleşmiş Milletler’in, tüm insanların güvenli bir şekilde yerine getirmesi gereken temel ihtiyaçları açık bir şekilde tanımlayan bir dizi hedef olarak Sürdürülebilir Gelişme Hedefleri’ni saptadığını anlattı.
Cramer, “COVID-19’la mücadelenin zayıf temel yaşam koşullarını nasıl aksattığını söylemek çok erkendir. Ama bu iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kriziyle benzerdir. Basit olarak COVID-19 krizini bir uyanış çağrısı olarak görmemize gerek yoktur. Toplumumuzu, kısa ömürlü ürünlerin yüksek tüketimi yerine tüm temel ihtiyaçlarımızı yerine getirecek iyi yaşam esasına aktarma ihtiyaçları değişmemiştir” şeklinde konuştu.
IMBE Bilim Müdür Yardımcısı, Akdeniz’deki durum, sinerjiler ve ortak stratejiler bulma gerekliliği, bölgedeki bazı ülkelerin Avrupa Birliği üyesi olmaları, böylelikle değişik kurallara, kılavuz ve yasalara uymaları, bazılarının oldukça fakir veya savaştan yıpranmış olmalarıyla ilgili soruyu yanıtladı.
Siyasi istikrarsızlık ve insanların acı çekmesinin gerçekten sera gazı emisyonularının azaltılmasını, iklim değişikliğine adapte olmayı ve biyoçeşitliliği korumayı daha zorlaştırdığını vurgulayan Cramer,
“Ama tüm çabaların daha iyi işbirliği için olduğu yönünde iyimserim. Düşük gelirli ulusları sürdürülebilir geçişlerinde desteklemek eninde sonunda toplumu dengede tutacak ve anlaşmazlıkları azaltacaktır” dedi.
Wolfgang Cramer, açıkçası yenilenebilir enerji sektöründe, Güney ülkeleri için eğer dengeli işbirliği garanti edilirse bu ülkelerin ekonomilerini geliştirmede birçok fırsatlar bulunacağını ifade etti; Akdeniz için Birlik gibi siyasi kuruluşların desteklediği bu yönde cesaret verici işaretler olduğunu kaydetti.
Cramer, “Ama hiçbir hükümetin bu bağlamda kaybetmeye zamanı yoktur. Örneğin petrol ve gaz araştırması gibi yanlış yönde yatırımlar için gerekçe olamaz. Bunlar iklime ve sonunda Akdeniz insanına da büyük zarar verir” şeklinde konuştu.
Salgından dolayı ulaşım gibi günlük rutinlerdeki önemli değişiklikler konusunda bir soruyu yanıtlayan Cramer, dünyada birçok büyük şehrin, bisiklete ve yürümeye daha çok yer vermesi gerektiğini, daha kolay hareket edilebileceğini ve hava kalitesinin daha iyiye dönüşebileceğini bu ülkelerin anlamalarının etkileyici olduğunu belirtti.
Wolfgang Cramer şöyle devam etti:
“Bazı şehirlerde, hava kirliliğinden ölüm oranının salgına bağlı ölümlerden daha fazla olduğu göstergeleri bulunuyor. Başka bir deyişle, birçok şehirde araç trafiği kolaylıkla azaltılabilir ve onu güvenli kamu ulaşım yatırımı izleyebilir.”
“Dünyadaki büyük şehirlerin bazıları bu basit gerçekleri anladılar ve ulaşım sistemlerini hızla değiştiriyorlar.”