Politis “Kıbrıs: Cezalandırılmamış Suçlar” dosyasında, pazartesi gününe denk gelen 11 Mayıs 1964 tarihinde, aynı gün içerisinde, Mağusa’da 2 Yunan askeri ve 1 Kıbrıs Rum polisinin öldürülmesinin ardından, aralarında evli bir de çiftin bulunduğu 17 Kıbrıslı Türk’ün ortadan kaybolmasına yer verdi.
TAK’ın çevirisine göre Politis gazetesi, “Kıbrıs: Cezalandırılmamış Suçlar Dosyası” kapsamında “Trikomo’da Kan Döngüsü- Suçun Ardından 50 Yıl Sonra Tanık Konuşmaya Korkuyor” başlıklı haberinde, ortadan kaybolan 17 Kıbrıslı Türk’ün arasında yer alan Trikomo (İskele) – Pervolia (Bahçalar) sakini Hüseyin Ahmet-Şefika Hüseyin isimli evli çiftin kemik kalıntılarının 2010 yılında İskele’de bir çukurda belirlendiğini, gömülmeleri için ise ailelerine 2011 yılında teslim edildiklerini yazdı.
Gazete, Polis Genel Müdürlüğü’ndeki özel birimin, o dönem, evli çiftin ölüm koşullarını araştırmaya başladığını da belirtti.
Hüseyin Ahmet-Şefika Hüseyin çiftinin, o tarihte, akşamüzeri Mağusa’dan dönerken, “Haravti” bölgesinde, bir grup milis tarafından önlerinin kesildiğini ve kaçırıldığını yazan gazete, Kıbrıslı Türklerin kaçırılmasına, aralarında Trikomo (İskele) Polis Karakolu’ndan bir polisin de bulunduğunu 5 kişinin katıldığını belirtti. Gazete, Polis Genel Müdürlüğü’nün, Kasım 2013’ten itibaren, araştırma sürecine ilişkin bilgi notunda, hayatta olmayan Trikomo muhtarı ile bir tanesi yazılı ifade verdikten sonra ölen 2 Trikomo sakininin önemli tanıklıklarının ortaya çıktığını belirtti.
Habere göre, önemli olarak addedilen 3 Trikomo sakininden hayatta olan tek kişi, verdiği yazılı ifadede, Kıbrıslı Türk çiftin yakalanması olayına, sadece 2’sini tanıdığı ve ismini verdiği 4 kişiyle birlikte katıldığını kabul etti. Söz konusu tanık, ismini verdiği 2 kişiden 1 tanesinin polis olduğunu kaydetti.
Eski muhtar verdiği ifadede, söz konusu polisin, iki Kıbrıslı Türk’ü tutukladığını duyduğu zaman polis karakoluna gittiğini ve bu kişilerin serbest bırakılmasını istediğini ancak Kıbrıslı Türk çiftin kaçırılmasına müdahil olan polis önderliğindeki polislerin bunu reddettiğini belirtti.
Eski muhtar ve polise ifade veren diğer 2 kişi, ertesi gün köyde, söz konusu polisin, Kıbrıslı Türk çifti öldürdüğünün yayıldığını, daha sonra cesetlerin “Lakko tu Pitsiu” bölgesindeki bir çukura atıldığını belirtti.
Bir başka Trikomo sakini ise verdiği ifadede “11 Mayıs 1964 gecesi, komşusunun köpeklerinin havlamasını ardından ise kadın ağlaması duyduğunu, Şefika ve kocasının, öldürülmek için götürüldüğünü söylediğini” dile getirdi.
Şu an hayatta olmayan Trikomo sakini verdiği yazılı ifadede, 12 Mayıs 1964 sabahı hayvanları otlatmak için “Lakko tu Pitsiu” bölgesine giden kız kardeşinin bir çukurun ağzında “kan, çoraplar, beyin parçaları ve ayakkabı” gördüğü yönünde açıklaması olduğunu söyledi. Devriye gezen motosikletli polisin sözkonusu kadını kovarak, bir kere daha oraya gitmemesi konusunda uyardığını söyleyen söz konusu kadının ifade vermek için polise çağrıldığı zaman olumsuz yanıt verdiği, yardımdan kaçındığı ve bölgeye gittiğini doğruladığını ancak çukurun ağzına yaklaşmadığını söylediği kaydedildi.
Habere göre, kız kardeş yanına bir polisin yaklaştığını ve bölgeden ayrılmasını kendisine söylediğini teyit ederken polisi bilmediğini ifade etti.
Gazete, bu cinayetin failleri konusun Trikomo sakinlerinde korkunun bugüne kadar hakim olduğunu, yine bir bölge sakinin “annesinin failleri bildiğini ancak failler ölmeden, kendisine bile söylemediği” şeklindeki ifadesiyle teyit edildiğini belirtti.
Gazete aynı haber içerisinde Trikomo bölgesinde, 1974 yılında 23 Kıbrıslı Rum ile 9 Kıbrıslı Türk’ün öldüğünü de yazdı.