Gezi Davası kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nin (AİHM) hak ihlali kararı verdiği Osman Kavala, cezaevindeki altıncı yılı dolayısıyla yazılı açıklamada bulundu.
Suç işlediğine dair herhangi bir delil olmadan altı yıldır cezaevinde tutulduğunu hatırlatan Kavala, buna rağmen Türkiye‘de hukukun egemen olacağına dair umudunu koruduğunu dile getirdi.
Yazılı açıklamasında İsrail–Hamas çatışmasına değinen Kavala, uluslararası hukuk normlarına uyulmasının sağlanmasıyla barışın sağlanması temennisinde bulundu.
Kavala, açıklamasında şunları söyledi:
6 yıl boyunca suç işlediğime dair hiçbir delil olmadan cezaevinde tutuldum. Bunun sona ermesini beklerken, Yargıtay kararıyla hukuksuzluğun onanması ile infaz koşullarım ağırlaştı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinin kendisi de hapis deneyimi yaşamış olan Vaclav Havel adına verdiği ödüle layık görülmem bana onur verdi.
Ancak, Hamas’ın sivillere saldırı eylemi ve İsrail bombardımanının Gazze’de yarattığı felaket sevinmeme fırsat vermedi. Filistin’de büyük acılara sebep olan terör ve şiddet ortamını besleyen adaletsizliklere karşı tüm uluslararası kuruluşların daha fazla duyarlılık göstereceklerini ve uluslararası hukuk normlarına uygun biçimde barışın sağlanması için güçlü bir inisiyatif alacaklarını umuyorum.
Havel’in dediği gibi, ‘en önemlisi umudu kaybetmemek’. Ülkemde hukukun egemen olacağına dair umudumu kaybetmedim.”
Ne olmuştu?
Osman Kavala, 1 Kasım 2017’de Gezi olaylarının planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olduğu iddiasıyla “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklanmıştı. Bu davadan beraat etmesine rağmen bırakılmadı, daha önce tahliye kararı verilmiş bir davanın konusu olan casusluk ve 15 Temmuz darbe girişimine karışmak suçlamayla yeniden tutuklandı.
AİHM tarafından verilen “derhal serbest bırakılmalı” kararı uygulanmadı. Bir kez bile savcıya ifade vermeyen Kavala hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, defalarca “suçlu olduğuna” dair beyanat verdi, beraatini “operasyon” olarak nitelendirdi.
Son olarak, ABD ve dokuz Avrupa ülkesinin büyükelçileri, Kavala’nın serbest kalması çağrısı yapınca, Erdoğan, bu kişileri “istenmeyen adam” ilan etmek istedi. Büyükelçiler, yeni bir açıklama yapıp Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesine riayet ettiklerini açıkladığında kriz yatıştı.
Ancak kriz sırasında Erdoğan tarafından “Soros artığı” diyerek suçlanan Kavala, bundan sonra adil bir yargılama yapılamayacağı gerekçesiyle duruşmalara katılmasının ve savunma yapmasının anlamsız olacağını belirtti.