Yürüyoruz gülüyoruz eğleniyoruz Tata. Yolumuz dümdüz çünkü gözlerimizde at gözlükleri;
ne çukurlar var içine düşebileceğimiz ne de zamanı gelince gömüleceğimiz. Çünkü arsalar ve apartmanlar için daha uygun, ölüleri kim ne yapsın? Bu kadar ruhu kabul edebilecek bir toprak da yok zaten.
Ölmeden mezara giren bir toplum yaratılmış ise de haklısın Tata. Toplumun kendi yaratısı bu, kabahat asla sizde değil aşkta. Âşık olur çünkü cellâdına her maktül. Bu böyledir; sonunu göre göre, bile bile, kör sağır dilsiz şekilde âşık olur. Yeter ki ağzını yaya yaya gülsün yüzündeki dudak. Gözleri gülmese de olur.Her sabah yeni bir utançla yıkarken yüzünü insan Tata, diğerleri yalaşık bulaşık şekilde ağzının kenarına döke döke kirli öpüşmelerini, sırıtıyor. Çünkü yine bir tecavüz çocuğu doğuruyor güne. Kirleniyor tüm sevişmeler bunların sayesinde. Kimse kırgın falan değil değişen düzene çünkü düzen yok ki bu şehirlerde. Ülkesini yitirmiş bir çocuğun gözlerini görürüm her köşede . Köşe yazılarında. Köşe yazılarını yazanlarda. Gözleri hep o eski mahallede olanlarda. Mahallelerinde kendilerini arayanlarda.
Sen bizim mahalleyi bilir misin Tata? Bizim mahalleye gittim mi, şimdiki film çekimlerinde hissederim kendimi. Bir tarafım büyük ve oturuyor evlerin birinde. Bir tarafım küçük ve dolaşıyor mahallenin caddelerinde. Cadde adımız geliyor aklıma, adımı unuttuğum sırada. Süslü Kezban şimdi gidenler arasında. Halidaba da ayrıca. Bilir misin Sonay Adem de yakın sayılırdı bizim mahalleye ve bizim mahalle diğer mahallelerle birleşince koca bir mahalle olurdu ada genelinde. Ahmet abi, babam, amcam, yengem derken mahalledeki simalar günbegün azalmakta Tata. Biz günbegün kendimizden azaltmaktayız ayrıca. Bizim mahalle güzeldi be Tata. Nereye gidersek gidelim mahalleye dönmek güç verirdi, güzellik katardı bize, iyi hissettirirdi. Doğduğun yer yüzünden mi yoksa çevre miydi buna neden ben de bilmem Tata.
Diyorsun tabi neden şimdi andın bu isimleri? Ne yapayım sizin mahalleyi? Bir şey yapma Tata. Hiçbir şey yapma. Sakın. Bazen mezarlığa gittiğimde ne hissederim bilir misin? Adaletin orda da olmadığını ama muazzam bir eşitlik olduğunu bulutları izlerken. Orda her ev yerle bir. Orda yüksek binalar yok. Orda eşitiz ama adalet ölümde de yok. Bizim mahalle oraya taşındı bilir misin Tata? Aynı düzen hemen hemen. Sonay abinin evi, bizim eve daha yakın sadece ama sırasına bakacak olursan Süslü Kezban ile Halidabanın konumu aynı gibi. Yürüdükçe mahallenin evlerini selamlıyorum. Bizim mahalle anlayacağın hiç değişmedi. Mahallece taşınıyor işte. Taşınmayan tek şey çocukluğumuz.
Yüzümüzü utançla yıkamayacağımız bir gün hayali kuruyor büyümekte olan çocukluğumuz Tata. O gün gelir mi dersin?
Ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın dönüp dolaşacağı yer mahallesi oluyor insanın. Senin gittiğin yerlerde sana da demiyorlar mı “hadi mahalleye” diye? Çocukken bizde çok kullanılırdı; “hade mahalleye!” Mahallemiz neresi şaşırdık be Tata. Şimdi de mahalleye yeni yeni kurallar diziliyor tek sıra halinde ve kim durursa önlerinde çiğnemeye hazır kural koyucular, ellerinde silahlar. Söylesene bu oyunun adı ne Tata?
Ömer Hayyam gelir aklıma;
“Cellâdına âşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstehaktır ona her türlü zillet.”