Az önce gördüğüm %18 faiz üzerinden açıklanan bono açılımı konusu birkaç noktayı içinde barındırıyor.
Öncelikle belirtmekte yarar var, hazine bonosu, yatırım araçları arasında en güvenli araçlardan biridir Tabi ne kadar güvenli bir araç olursa, o kadar düşük getiriye sahip olduğunu da söylemek gerek.
Öncelikle, basit faiz üzerinden 10 bin TL yatırım yapan birinin 70 günlük yatırımın karşılığında elde edilecek geliri ortaya koyalım.
Bono süresi tamamlandığında 345 TL olacak. Yani 10 bin TL yatıran kişi, 10 bin 345 TL’ye sahip olacak. Herhangi bir vergi barındırmayacağı için brüt miktarın tümü yatırımcının kazancı olacak.
Aynı tutarı (10 bin TL) 3 ay vadeli hesapta tuttuğunuzda (koop hesaplama aracına göre) alacağınız tutar 330 TLdir.
Bu açıdan devlet bonosu, 20 gün daha kısa sürede, 15 lira daha fazla getiri getirecektir. Bu açıdan, Türk Lirasında yüksek mevduat sahibi olan kişilerin, özel bir faiz oranı almadıysalar, nakit varlıklarına alacakları faiz getirisinin daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
İlk aşamada, 70 gün için 10 milyon lira değerinde bono için olanak sağlandığından, yatırımcılara ödenecek toplam faiz miktarı 345,000 TL olacaktır. Ana parasıyla beraber, maliyeden 5 mayıs tarihinde 10 milyon 354 bin TL çıkmış olacak.
Vade dolum tarihi 5 Mayıs 2021 olarak duyurulan bu yatırım aracının, bu kaynağı nereden bulacağı konusu önemlidir.
Maliyenin 70 gün için topladığı parayı artı gelir sağlayacak bir yatırım ile tamamlaması mümkün değildir. Bu noktada geleceğe yapılan bu yatırımın ödenmesi maliye gelirlerinden, yani vergilerden karşılanacağını söylemek mümkündür.
Bu anlamda, 70 gün içerisinde, maliye harcamaların genişleyeceğine dair bir varsayıma sahiptir. Başka bir deyişle, ekonomik açılımların gerçekleşeceği, muhtemelen yurt dışı uçuşların bağlayacağı, önlemlerin kaldırılacağı bir senaryoya göre hareket edilmektedir.
Bir önceki kapanma sonrasında, hınç alışverişi denilen bir davranış ortaya çıkmıştı. Ancak bu kapanma sırasında, hanehalkı gelirleri azaldığından böyle bir tüketim çılgınlığının olmasını beklemek biraz olumlu bir yaklaşım. Yine de, başta dediğim gibi ekonomik çarklar hızlanacağı için 70 gün sonra bahsi geçen 10 milyon 350 bin TL’nin yaratılması büyük bir sorun olmayacak.
Ancak, bir taraftan Maliye’nin – muhtemelen Şubat sonunda ödeyeceği maaşlar için 10 milyona ihtiyaç duyarken, Mayıs başında bu farkı kapayıp, eş zamanlı olarak yatırımcıların da ana para ve faiz kazançlarını ödeyeceği ihtimalinin, öz kaynaklara mı yoksa Türkiye’den gelen paraya olan güvene mi endekslendiğini de sorgulamak gerekiyor.
İkincisi, ilk adım olarak kamu maliyesinin ihtiyaç duyduğu kaynak için bankalara borçlanmak yerine, kamuya borçlanmayı tercih etmesini de boş geçmemek gerek. Sonuçta, maliye kamuya borçlanırken, başka mesajlar da vermektedir.
Birincisi, maliye borçlanmak için bankalardan ucuz krediye erişemediği sonucunu çıkarabiliriz. Eğer daha ucuz krediye erişmiş olsaydı, 350 bin TL faiz ödemesi dağıtmayı tercih etmezdi. Eğer ödeyemezse, %18 ile borçlandığı insanlara olan borcunu ödemek için daha da yüksek bir oranda faiz talep edeceğini söyleyebiliriz. Bu da açıkça “batış” sinyali olarak algılanacaktir ki yaratacağı sermaye hareketlerinin detaylarını bu aşamada öngörmek kolay değildir.
İkincisi, “Türkiye’den para gelecek” iddiasının da en azından Şubat sonunda ödenecek maaşlar konusunda geçerli olmadığı ortaya çıkmıştır.
Bu durumda maliyenin umudu, bu yatırım aracına belli kesimlerin ilgi duymasıdır. Ülkede yüksek birikimlere sahip kişilerin ne kadarının Türk lirası mevduata sahip olduğunu bilmiyorum. Ancak, mevcut Euro kurunda (8,44) 10 bin TL; 1184 Euroya denk gelmektedir. 70 gün sonra kurlar bu seviyede olursa 1225 Euro olacaktır. Bu noktada, kurlardaki oynaklığı da düşünmekte yarar var çünkü, jeopolitik olarak önemli gelişmelerin olacağı günlerde kurların 8,44 seviyesinden 8,74 seviyesini aşması durumunda yapılan bu yatırım getirisinin karşılığını verememiş olacaktır. Bu noktada da yatırımcıların bu araca bakarken, kurlardaki oynaklığı da göze almaları gerekecektir. Aksi halde 70 gün boyunca yaptıkları yatırım, faiz getirmesine rağmen, faiz getirisi döviz bazında anlamsızlaşacaktır.
Bu durumda bu yatırım aracının ne kadar çekici olup olmadığı, ne kadar rağbet göreceği de ayrı bir tartışma konusudur. Bu aşamada 10 milyon gibi görece çok fazla bir miktar olmadığı için karşılık bulma ihtimali olduğunu değerlendiriyor olsam da, istenilenin verilememesi, daha doğrusu maliyenin bono teklifinin karşılıksız kalması durumunda, ödeme güçlüğü yaşanıp yaşanmayacağının da açık bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
Sonuçta, toplanan paranın, sadece maaş ödemesi için kullanılması durumunda, kamusal politikaların geliştirilemeyeceği anlaşılacaktır. Bu durumda da ilginin çok yüksek olmama ihtimali değerlendirilmelidir. Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak da var…