En tehlikeli sera gazları arasında kabul edilen hidroflorokarbon (HFC-23) salımına sınırlamalar getirilmesine karşın rekor bir seviyede yükseldiği belirlendi. Bilim insanları, bir ton hidroflorokarbon emisyonunun, 12 bin ton karbon salımına eşit olduğunu söylüyor.
Yeşil Gazete’nin haberine göre, 2017 yılında, bu zehirli gazın önemli ölçüde kaynağı konumundaki Çin ve Hindistan, naylon, havalandırma ve buzdolabı fabrikalarına takılan filtreler aracılığıyla salımın tamamen durduklarını açıklamıştı. Bilim insanları da buna istinaden geçen iki yıllık süre içinde, hidroflorokarbon miktarında yüzde 90 oranında bir düşüş bekliyordu.
Parmaklar Çin’i gösteriyor
Ancak yapılan son araştırma, seviyelerde düşüş yerine şoke edici miktarda bir yükseliş tespit etti. Nature Communications dergisinde yayımlanan araştırmada yer alan bilim insanları, elde edilen sonuçların beklenenin tam aksi olduğunu, sorunun bir bulmacaya dönüştüğünü belirtti. Araştırmada yer alan Kieran Stanley, “Çin’in, HFC-23 gazının azaltılmasında, açıklandığı kadar başarılı olmadığı akla en yatkın çıkarım” değerlendirmesini yaptı.
Stanley, Hindistan’ın açıkladığı kesinti programını başarılı ile uygulayıp uygulamadığını anlamak için de hesaplamaların yapılması gerektiğini savundu.
Bilim insanları, hidroflorokarbon emisyonunda açıklandığı gibi bir filtreleme başarılmış olsa, 2015 – 2017 yılları arasında İspanya büyüklüğünde bir ülkenin ürettiğine denk, karbon salımınının engellenebileceğini hesaplıyor.
Hidroflorokarbonlar, küresel ısınmaya etki eden sera gazları arasında başlarda gösteriliyor. Ozon tabakasındaki ozon ile reaksiyona girerek parçalanmasına neden olan kloroflorokarbon, atmosferde 100 yıl civarında kalabiliyor.
Kaçakçılığı yapılıyor
Halen Davos’ta devam eden Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ise zirvenin hemen öncesinde bir makale yayımlayarak iklim değişikliği ve mal kaçakçılığı arasındaki bağlantıya dikkat çekti.
Bina, altyapı, veri iletişimi, sulama ve kimyasal sektörlerinde çözümler sunan Meksika merkezli Mexichem’in CEO’su Daniel Martínez-Valle tarafından kaleme alınan makalede yerel üretimi tehdit eden, organize suç örgütlerini besleyen ve piyasayı hatalı ürünlerle dolduran “kaçakçılığın”, iklim hedeflerini de tehlikeye soktuğu belirtildi.
Martínez-Valle’nin açıklamasına göre karaborsası kurulan ürünlerden biri de aeresol spreylerin yanı sıra, klima, buzdolabı ve otomobillerin soğutma sisteminde kullanılan hidroflorokarbon (HFC) gazı.
HFC cinsi gazları içeren cihazlardan sorumlu işletmecilere bir dizi yükümlülükler getiren Avrupa Birliği Florlu Sera Gazları (F-Gaz) Yönetmeliği’nin 2014’te imzalandığını hatırlatan Martínez-Valle, bu gazın kullanımının 2030’a kadar yüzde 80 oranında kısılması hedefi olduğunu hatırlattı.
Gümrüklerden kolay geçiyor
Ancak ABD Enerji Bilgi İdaresi Başkanlığı’nın (EIA) verilerine göre 2018’de 16,3 milyon ton karbondioksite eş değer HFC gazı, yasa dışı kaçakçılığa konu oldu. Bu miktar, kullanımına izin verilen seviyenin yüzde 16 üzerinde ve de Slovenya’nın yıllık karbondioksit emisyonuna eşit.
EIA’nın Nisan 2019’da yayınladığı raporuna göre yasa dışı soğutucular Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’daki soğutucu piyasasının yüzde 50 ila 80’ini oluşturdu.
İllegal HFC sera gazlarının bu kadar kolay şekilde Avrupa Birliği’ne nasıl girebildiğini sorgulayan Martínez-Valle, uyuşturucu, silah ve hayvanların gümrüklerde çok daha fazla üzerinde durulan bir hedef olduğunu söyledi ve ekledi: “Kaynaklar kısıtlı ve birçok kişi neye bakması gerektiğini bilmiyor. Bunun yanı sıra, karmaşık taşımacılar rotalar ve satıcı pazarları, sorunun kapsamını anlamayı ve hangi deliklerin kapatılması gerektiğini güçleştiriyor.”