Sağlıklı bir yaşamın devamlılığı, sadece fiziksel sağlığın korunmasıyla değil ayni zamanda ruh sağlığının korunup sosyal iyilik halinin sürdürülmesiyle de gerçekleşir.
Obezite, tip 2 diyabet, halk arasında kalp hastalıkları olarak bilinen kardiyovasküler hastalıklar, birçok kanser türü ve kemik hastalıkları riskinin arttırılmasına sebep olmakla birlikte depresyon riskini de arttırmaktadır. Yani obezite sağlıklı bir yaşımın devamlılığı için gerekli olan fiziksel ve ruhsal sağlığı dolayısı ile sosyal iyilik halini de tehdit etmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından kilo sınıflandırılması yapılmış ve paylaşılmıştır. Sağlık çalışanları bireylerin kilo durumunu belirleyip, gerekli olduğu durumlarda kişiye özel tedavi uygulamak için bu sınıflandırmayı kullanmaktadırlar. Bu sınıflamaya göre, bir birey kilosu değerlendirildiğinde zayıf, normal kilolu, aşırı kilolu, şişman (obez) veya aşırı şişman olarak belirlenebilir. Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi için sağlık çalışanları tarafından önerilen, bireyin normal kiloya sahip olmasıdır.
Peki bir birey, kendi kilosunu nasıl değerlendirip, kilosu hakkında nasıl bir tavıra sahip olmalıdır? Kıbrıs Türk Diyetisyenler Birliği’nin internet sitesinde bireylerin kilo, boy, yaş ve cinsiyet bilgilerini kullanarak kilo durumlarını değerlendirebilmeleri için bir bölüm hazırlanmıştır. Bu bölüme ulaşmak için lütfen tıklayınız.
Örneğin, bir bireyin bu siteye girerek kilo durumu hakkında daha net bilgiler aldığını fakat sonucun şişman çıktığını ve ayni bireyin obeziteyle sürdürülen bir yaşımın ciddi sağlık sorunlarına sebep olabileceğinin bilincinde olduğunu düşünelim. Bu birey, kilo kaybı ile normal kilosuna ulaşmak istemedikçe maalesef sağlık çalışanı olarak bir şey yapmamız mümkün değildir. Bu noktada son yıllarda çokça adından söz edilen bir hareketten bahsetmek gerekmektedir: Beden olumlama hareketi.
Beden olumlama, tüm insan vücut tiplerinin kabul ve takdiridir. Bu, tüm insanların pozitif beden imajına sahip olması ve kendi bedenlerinin yanı sıra başkalarının bedenlerini kabul etmesi gerektiği inancına dayanan sosyal bir harekettir.
İnsanların beden tiplerini kabul edilmesine önce günlük hayatta kullanılan dili değiştirerek başlamak gerekiyor. Toplum içerisinde konuşurken örneğin kanser hastalığıyla savaşan bir bireyi “kanser” olarak tanımlamazken, kilosu fazla olan bir bireyi de “obez” şeklinde tanımlamak yanlıştır. Bunun yerine “obeziteli birey” demek daha doğru olacaktır.
Son yıllarda yapılan birçok bilimsel çalışma bireylerin kilosuyla alakalı olan bu önyargıya sağlık çalışanlarının bile yenik düştüğünü göstermiştir. Bu önyargıyla birlikte hissedilen ayrımcı ve dışlayıcı olarak nitelendirilen tavrın aslında obeziteli bireylerle iletişimin engellenmesine sebep olup sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesi için doğru bilgilerin bu bireylere ulaşmasını engelleyici olduğu saptanmıştır.
Evet, normal kiloya sahip olmak sağlıklı bir yaşımın sürdürülmesi için önemlidir. Diğer bir yandan, eğer birey obezitenin sebep olabileceği tüm sıkıntılardan haberdar ve kendi bedeninden mutlu ise açıkçası bize çok da bir iş düşmüyor. Eğer bir gün gelir de bu birey kilolarından sıkılmış veya sağlık sorunları yaşamaya başlamışsa ve normal kilosuna dönmek istiyorsa biz sağlık çalışanlarının kapısı ona her zaman açık olacaktır.
Sağlık çalışanlarına düşen görev, bu tip yanlış dilli tanımlamalarla obeziteli bireylere kendilerine danışmaları konusunda ‘ikna’ etmeye çalışmak ve iletişimsizlikten kaynaklı sonu gelmez diyetlerden para kazanmak olmamalıdır.