Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola, bir Avrupa Birliği devletinin zorla bölünmesinin Kıbrıs’ın sorunu değil Avrupa’nın sorunu olduğuna ve buna birlikte tepki konulması gerektiğine dikkat çekti.
Kıbrıs’ı ziyaret eden Avrupa Parlamentosu Başkanı Metsola, cuma günü Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi’nde bir konuşma yaparak Avrupa’nın insanları bir araya getirme tecrübesini kullanması, barış için Birleşmiş Milletler (BM) planı desteği ve ortak Avrupa değerleri çizgisinde tek Kıbrıs’ı garanti etmesi gerektiğini vurguladı.
Roberta Metsola’nın konuşmasından bazı satır başları:
Önce şunu söylemeliyim ki ilerlemenin tek yolu, egemen bir Avrupa devletidir. BM Güvenlik Konseyi kararları çizgisinde iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyondur. Kıbrıs bölünmüş kalırsa Avrupa hiçbir zaman bütün olamaz….
Statükonun -Mağusa’da (Maraş’ta) olduğu gibi – bozulması güvenin tesisi ve çalışabilir çözümler bulmada çabaları ciddi biçimde tehlikeye atar. Güven inşa etmeliyiz. Burada, toplumlar arasında güveni inşa edecek bir kazan-kazan sonucu olabilir, olmalıdır. Buna inanmaktayım ve adımları ileriye atmak, barışa yönelmek yeniden birleşmeye yönelmek için Avrupa Parlamentosunun tüm kaynakları emrinizdedir…
Kıbrıs’ın tarihi, bir direnme örneği, Kıbrıslıların yaptıkları fedakârlıkları olarak okunur, küresel anlamda zor bir kış gelirken Kıbrıs’ı büyüme, refah ve sürdürülebilirlik yoluna getirebilir. Halkınızın tarihi aslında ilham vericidir. Ama esas ilham verici olan bu Ada’nın insanlarının geleceğidir. Ve eğer Kıbrıslılar dünyaya bir şey öğretebilirlerse bu da geleceğin birçok olumlulukla dolu olduğudur.
Temsilciler Meclisi Başkanı Annita Demetriou da konuşmasında, Metsola’nın bu göreve gelen en genç kadın olduğunu, bunun tüm kadınlara ve gençlere aktif katılım için iyimserlik mesajı verdiğini söyledi.
Demetriou’nun konuşmasından satır başları:
Revizyonizm ve yayılmacılık ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Dolayısıyla Kıbrıs’a da aynı hassaslığı ve kararlığı bekliyoruz. Desteğinize güvenebileceğimizi biliyoruz…
Kırk sekiz yıllık işgal çok uzun bir süredir. Türk tarafının ‘iki devletli’ çözüm ve Türkiye’nin yeni oldubittiler yaratma stratejisinin, BM Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 sayılı kararını ihlal eden ikisinin de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde ve karadaki ihlâllerinin kabul edilmez iddiaları, ayrıca işgal bölgelerinin daha da askerileşmesi hiçbir şekilde kabul edilemez…
Biz bu nedenle Avrupa Birliğinin demokratik meşruluğun, Avrupa ilke ve değerlerinin koruyuculuğunun köşe taşı olan Avrupa Parlamentosundan ortak ilke ve değerlerimizin korunması için aday ülkelerden de genel koşul ilkelerini uygulamalarını bekliyoruz…
Avrupa ilke ve değerlerine, Birleşmiş Milletler’in ilgili kararlarına, uluslararası hukuka uygun , BM parametreleri içerisinde müzakerelerin başlama hedefine taahhüdümüz devam etmektedir…
Bu taahhüdümüz, Cumhurbaşkanı’nın barış görüşmelerinin başlaması için uygun ortamı yaratmak amacıyla önerdiği güven artırıcı önlemlere de yansımaktadır. Maalesef Türk tarafı daha görüşülmeye başlanmadan önerileri reddetti…
Kıbrıslılar Kıbrıs’ın geleceğinin ayrılmaz bir şekilde Avrupa Birliğinin geleceğine bağlı olduğunu düşünmektedirler ve Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde hidrokarbon kaynaklarının araştırılmasıyla büyük ölçüde Avrupa Birliğinin enerji özerkliği ve güvenliğine katkıda bulunmaya hazırdır…