Türkiye kanserli hücreyi azdıran kibri yüksek siyasetin sonuna geldi; ekonomi berbat ve çevrelendiği Suriye, Irak, İran ve Rusya’da işler istediği gibi gitmiyor. Bu Ankara’yı bir arayışa itmişe benziyor; efendisi ile anlaşmak…
Bunun için diplomasinin arka odalarında Mart 2023’ten başlayarak yoğun bir mesai yapıldı. Nitekim Mit Başkanı İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 4 ve 7-8 Mart 2024 Washington ziyaretlerinden Altı (6) ay önce brifing alan Beyaz Saray Amerikan-Türkiye ilişkilerinde iyileşme olduğunu not etmişlerdi.
Ankara, Beyaz Saray’ın çıkarlarına uyumlu hale geliyor.
Nasıl?
1-) Ankara, NATO’nun genişleme stratejisine paralel İsveç vetosunu kaldırdı ve Rusya’dan alına S400’leri pakete koyup konteynıra kapattı.
Ankara buna paralel İsrail ordusuna teçhizat, silah ve yakıt göndererek bu ortaklığa olan isteğini gösterdi.
2-) İran’ın içinde olduğu Güney enerji koridoru ile Rusya’nın Kuzey enerji koridoru Rusya-Ukrayna, İsrail-Gazze krizi ile ciddi zarar gördü. Amerika ve Avrupa Basra’dan başlayıp Musul, Şırnak üzerinden kara ve Demir yolu ile Batıya bağlanan yeni bir enerji hattı üzerinde duruluyor. Yıllık 500 milyar dolar geliri olan bir hattan bahsediliyor.
Pasta büyük!
3-) Washington’un Ankara’dan istediği Irak ve Suriye’de bir tür gardiyanlık ve İran’ın dengelenmesi. Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan askerler ile iftarda konuştu: “Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibariyle komple garanti altına alacak, Suriye’de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız.” RTE böyle diyor lakin “Halep’ten Musul’a her yeri dizayn ederiz” dayatmacılığındaki kibrin fiyaskoyla dolu ibretlik bir hikayesi var.
Ankara, Joe Biden’den NATO vetosunun, İran-Rusya’ya karşı işbirliğinin ve olası gardiyanlığının diyetini istiyor: ‘PKK’yi Irak’ta yok etmeme yardım et ve SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile ittifakını bitir.’
Ankara “terörle mücadele” dediği Kürt karşıtı stratejiye Amerika, Suriye ve Irak’ı ortak etmek için kapı kapı dolaşıyor ve “bedel” ödüyor. Ankara’nın İddiası büyük lakin Irak’ta 200 km’yi bulan bir dağ silsilesine yayılmış PKK’nin varlığını yok etmek verili şartlarda beyhude bir çaba.
Pentagon’un ISIS karşıtı koalisyon üzerinden SDG ile kurduğu ittifak uzun süreli bir stratejinin ürünü ve bugün için bitirilecek türden değil. Amerikan yönetimi diyeti bu şekilde ödemeye yanaşmıyor.
Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanı Güler ile Genelkurmay Başkanı Aralık ayından başlayarak Bağdat ve Erbil arasında mekik dokuyup KDP, YNK, Haşd’uş Şaabi ve Irak Hükümetini PKK’ye karşı konum almaya zorluyorlar. Şimdiye kadar elde ettikleri tek somut şey Bağdat’ın PKK için “Yasaklı Örgüt” tanımlaması.Ankara ve onu çevreleyenler Bağdat’ın PKK için “yasaklı örgüt” tanımlaması yapmış olmasını ‘PKK’ye büyük bir darbe’ deseler de durum o kadar net değil!
Şu çok açık: Ankara’nın Amerika’ya rağmen ekonomisini toparlaması çok zor. Ankara hem kredi istiyor hem de Basra enerji hattını.
Lakin enerji hattı için bir engel var; PKK’nin silahlı varlığı.
Ankara ya PKK ile ya anlaşacak ya da PKK’yi bertaraf edecek. İkinci seçenek yeni krizleri beraberinde getireceği için Amerikalılar ilk seçeneği masaya koyuyorlar.
Ancak kibir ve ırkçı siyaset Ankara’yı esir almış durumda. Yine de ihtiyaçlar ve zorunluluklar nedeni ile birinci seçenek Ankara’nın masasında.
Saha böyleyken Hükümetin iki yarım ortağı Ergenekon ve MHP yüksek perdeden Kürt katletmenin davulunu çalıyor. Ancak Irak, Suriye ve Ankara’nın derinlerinden davulun sesi başka geliyor: Kürt siyasetinin iki önemli ismi Leyla Zana ve Selahattin Demirtaş ‘muhatap Erdoğan’ deyip 1 Nisan sonrasında müzakereyi işaret ediyorlar.
1 Nisan’dan sonra Ankara’yı zor bir sınav bekliyor.
Tufan mı, Bahar mı?
Hep birlikte göreceğiz.