Artı Gerçek Gazetesi köşe yazarı ve Halkın Demokrasi Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Artınörs, “ilhak krizi” ile ilgili bir köşe yazısı yayımladı.
Altınörs köşe yazısında, kktc’yi tanıyan tek ülkenin Türkiye olduğunun söylendiğini meğer onun da tanımadığını ifade ederek, halkın yüzde 60 oyuyla seçilen Akıncı’yı bu denli hedefe oturtan AKP-MHP blokunun bunu ortaya koyduğunu kaydetti. Altınörs’ün köşe yazısı şöyle:
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın The Guardian’a verdiği röportaj Türk egemen siyasetinde büyük bir öfkeyle karşılaştı. Röportajın kendisi az okundu ama kopardığı kıyamet büyük oldu! Okumak isteyenler için röportajın orijinalini ve Detay Kıbrıs gazetesinin yaptığı Türkçe çevirisini buraya bırakıyorum.
Özetle, Akıncı, yıllara yayılan ve giderek kemikleşmeye başlayan çözümsüzlüğün Kıbrıs Türk toplumu için bir tehlike doğurduğunu ve federal çözümün acil ve şart olduğunu ifade ediyor.
Akıncı gerçekte ne dedi?
Akıncı, çözümsüzlük uzadıkça, KKTC’nin Türkiye tarafından yutulmasının gündeme geleceğini, Kuzey Kıbrıs’ın de facto biçimde bir Türkiye ili haline getirilebileceğini belirterek, bunun korkunç bir ihtimal olduğunu dile getiriyor. Akıncı, “anavatan-yavru vatan” nitelendirmesine de katılmadığını belirterek, KKTC ile Türkiye arasında eşitlikçi ilişkiler talep ediyor, KKTC sadece Türkiye tarafından tanındığı için de ekonomik bağımlılığı aşmanın mümkün olamayacağını belirtiyor. Dahası, Akıncı, Hatay Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye ilhakına onay veren Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’e gönderme yaparak “ikinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım” dedi. Toparlarsak, Akıncı, Kıbrıs Türk toplumunun AB içinde birleşik Kıbrıs istediğini belirterek, federasyonun yegane uygulanabilir çözüm olduğunu belirterek, Doğu Akdeniz’de yükselen enerji geriliminin de bu yolla aşılabileceğini önerdi.
Mustafa Akıncı ne Türkiye’ye hakaret ediyor ne de ortada özür dilenecek bir durum var. Yıllardır Lefkoşa’dan Ankara’nın sesinin yankılarından başka bir şey işitmeye alışkın olmayanlar, farklı bir ses duyunca şaşkınlıktan ne diyeceklerini bilemediler. ‘Hakaret etti’ gibi söylemlerle seslerini yükselterek, bu farklı söylemleri bastırmaya çalışıyorlar.
Uyuyan bir komünistin ayaklanması!
Yıllardır KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğunu, Türkiye askerinin orada sadece Kıbrıslı Türklerin bağımsızlığını korumak için bulunduğunu söyleyen Ankara’daki iktidar sahipleri, Kıbrıs Türk toplumunun seçilmiş cumhurbaşkanının bu açıklamaları karşısında öfke doldular! Mustafa Akıncı’nın bu açıklamalarını ‘hakaret’ saydılar, özür dileme ve istifa çağrıları birbirini izledi: AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Saray İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, MHP lideri Devlet Bahçeli birbirini takip eden açıklamalarla bu sözleri tekrarladılar.
Hatta MHP lideri Bahçeli, Akıncı’nın açıklamalarını “uyuyan bir komünistin ayaklanarak EOKA diline tutunması” olarak tanımladı!
Bahçeli ‘çağ dışı kalmış ırkçı ve faşizan’
Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına KKTC Cumhurbaşkanlığı’ndan yanıt geldi. Açıklamada şöyle deniyordu: “Devlet Bahçeli, çağ dışı kalmış ırkçı ve faşizan anlayışla ve Türkiye’de sıklıkla kullandığı çatışmacı bir dil ile Cumhurbaşkanımıza ağır hakarette bulunmuştur.”
Kıbrıslı Türkler ilhak olasılığını benimsemiyor
Mustafa Akıncı Ankara’dan gelen istifa ve özür çağrılarına rağmen duruşunu değiştirmedi ve yeni açıklamalarla tavrını sürdürdü: “Mesele hiç karmaşık değil, nettir: Kıbrıs Türk halkı çok büyük bir oranda Rum tarafına azınlık olmayı ya da Türkiye’ye sürekli bağımlılık ilişkisi içinde yaşamayı istemiyor. Kendi kendini yöneten, kendi kendine yeten, kendi kurumlarında gerçek manada söz sahibi olan bir yapıyı özlüyor. Elbette özellikle ekonomi ve diğer alanlarda başarmamız gerekenler olduğu da kuşkusuzdur. Toplumumuz ilhak olasılığını ise asla benimsemiyor. Böyle bir halkın seçtiği lider olarak, Kırım ile ilişkilendirilerek sorulan soruya verdiğim cevap başka ne olabilirdi ki? Evet, Kırım benzeri bir ilhak senaryosunun korkunç olduğunu ve bunun Kıbrıs Türklerinin olduğu gibi, Türkiye’nin de yararına bir gelişme olmayacağını belirttim. KKTC’yi asıl ortadan kaldıracak senaryo da budur. İlk defa söylemediğim bu sözlerimin de arkasındayım; çünkü Kıbrıs Türk halkının gerçek duygu ve düşüncesi budur.”
Meseleyi tırmandıran, olası doğalgaz kaynaklarının paylaşımı
Bütün bu kıyametin üzerinde koptuğu esas meselenin Doğu Akdeniz’de doğalgaz bulunması ihtimali olduğunu söylemeye dahi gerek yok. Eğer gerçekten de Kıbrıs deniz çevresinde doğalgaz bulunursa, bu durum, Kıbrıs’taki çözümsüzlüğü derinleştirecektir. Çünkü Ankara, bu olası doğalgaz kaynakları üzerindeki hâkimiyetini korumak için, birleşik bir Kıbrıs’ı sonsuza değin engelleyebilir. Fiili bir ilhak olasılığı Akıncı’nın zihninin mahsulü olmaktan ziyade, doğalgaz paylaşım rekabetinin kaçınılmaz bir sonucu olarak gündeme gelebilir.
Bugüne değin, KKTC’yi tanıyan tek devletin Türkiye olduğu söylenirdi, meğer o da tanımıyormuş. Kuzey Kıbrıs Türk halkının %60’ının oylarıyla seçilen Akıncı’yı bu denli hedefe oturtan AKP-MHP bloku, bunu ortaya koymuş oldu.