Bu makale ilk kez 13 Nisan tarihinde Avrupa Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
31 Mart 2024 tarihinde Türkiyede yapılan yerel seçimlerde CHP, AK Parti’yi geride bırakarak tarihi bir başarı elde etti. CHP yüzde 37,7 ile birinci parti olurken, AK Parti’nin oy oranı yüzde 36’nın altında kaldı.
Böylece CHP, 1977 seçimlerinden bu yana ilk kez birinci parti konumuna yükseldi.
14 ağustoz 2001 tarihinde AKPnin kurulmasıyla birlikte Türk egemen sınıfları içerisindeki iki büyük kanat arasındaki çelişkiler derinleşti. Bir yanda sürekli kaybeden CHP liderliğindeki Kemalist kanat, öte yanda da gelişip güçlenmekte olan siyasal islamın temsilcisi AKP!
AKP, kendisini muhafazakâr ve Yeni Osmanlıcılık ideolojilerini benimseyen bir parti olarak tanımlamasına rağmen özünde siyasal İslamın Türkiyedeki en güçlü temsilcisidir. Milli Selamet partisi ve refah partisi gibi İslamcı partilerin ardıcılı olan AKP kurulduğu günden 2024’e dek katıldığı seçimlerin tamamında birinci parti olmuş ve katıldığı yedi genel seçimin dördünde (2002, 2007, 2011 ve Kasım 2015) tek başına iktidar olmuştur. Partinin 2001’deki kuruluşundan itibaren genel başkanlık görevini sürdüren Erdoğan, 2014 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde cumhurbaşkanı seçilmiştir.
AKP Kasım 2015 genel seçimlerinde tarihindeki en büyük oy oranı olan %49,5 ile 317 milletvekili elde etti ve TBMM’de tek başına iktidar oldu. AKP 23 yıl sonra ilk kez bir seçimde ikinci parti konumuna düştü. Kuşkusuz bunun bir çok sosyo ekonomik ve siyasal nedenleri vardır.
Bunların başlıcaları AKP nin;
Ekomomi politikaları
Dini siyasete alet etmesi
Avrupa Birliği politikası
Komşu ülkelere ilişkin dış politikaları
Kıbrıs sorununa bakışı
Türk hakim sınıflarının Kemalist kanadıyla olan çelişkiler
İslamcı kanadın kendi içindeki çelişkileri ele alış tarzı(Fethullah Gülen kesimi ile çelişkiler)
Anglo Amerikan emperyalizminin Türkiye’de imaj değişikliğine gereksinim duyması.
AKP’nin ekonomide, kapitalist ekonomiyi İslamcı ilkelerle yönetme ısrarı, sürekli dış borçların yarattığı devalüasyon baskısına rağmen faizleri düşük tutma gayreti işe yaramadı. Türk lirasından altı sıfır atıldıktan sonra devam eden devalüasyonlarla TL nin yeniden yerlerde sürünmesi, AKP’yi yeniden yüksek faize dönmek zorunda bıraktı. sonuç olarak sabir gelirli vatandaşlar, işçiler emekçiler ve orta direk olarak tanımlanan halk kesimleri yoksullaştıkça yoksullaştı. Alım güçleri değer kaybederek toplumun büyük çoğunluğunun geşr düzeyinin yoksulluk hatta açlık sınırının altında kalmasına yol açtı. Halk kitlelerinin yaşam standardı düştü. Ekonomideki bu kötü gidiş halk kitlelerinin AKP ye olan inancını sarstı.