Türk Lirası’nın hızla eridiği, Kıbrıslı Türkler’in ise hızla fakirleştiği bir dönemde, geriye dönüp bellekleri zorlamakta fayda var dedik. Gazeddakıbrıs yazarlarından Mertkan Hamit Kıbrıs Türk Federe Devleti tutanaklarını açtı ve Kıbrıs Lirası’ndan Türk Lirası’na geçilirken Meclis oturumlarında gerçekleşen tartışmaları okuyucularımız için kaleme aldı.
“Merkez bankası ile beraber anlaşılıyor ki, Türk lirası tek resmi para olacak ve Kıbrıs Lirası gerçek değerine getirilecektir. Bu uygulama bugüne kadar sürdürülen ve bize ekonomik sorunlar yaratan, eğilimi yok eden ortamın yasallaştırılmasından başka bir şey kazandırmayacaktır. Bugünkü sorunları yasalaştırmadan başka bir işe yaramayacaktır.”
Son günlerde para piyasalarındaki dalgalanmalar çeşitli tartışmaları da yeniden gündeme getirdi. Bunlardan biri de Türk lirası yerine daha güçlü bir para birimine geçiş şeklindeydi. Bu açıdan para biriminin Euro’ya dönüşmesini talep eden bir tarafla, bunun teknik ve maddi zorluklarını ortaya koyan başka tarafların tartışmalarına şahit olduk.
Bu tartışmalar Kıbrıslı Türklerin ilk kez yaşadığı gelişmeler değildir. Bu açıdan bir adım önceye giderek, Kıbrıs Lirasından Türk lirasına geçişin sağlanarak, Kıbrıs lirasının döviz olarak tanımlanarak ekonomik yapının dönüştüğü Kıbrıs Türk Federe Meclisi tutanaklarına bir göz attım.
Öncelikle kısa bir analiz olarak ortaya koymayı düşündüm. Ancak, içerikle ilgili tartışmaların ön plana çıkararak bir seri yaratmak ardından da bu konuyu değerlendirmenin daha yerinde olacağını düşündüm.
Açık olan şu ki, bu dönemde Kıbrıs Türk federe Meclis’inde yaşanan tartışmalar, Türk lirasına yönelik anlayışlar toplumsal belleğimizden silmeyi tercih ettiğimiz bir yönü ortaya koyuyor.
Şimdi geçmişe bir yolculuk yapalım ve konunun gündeme alındığı 48. Birleşim 29 Nisan 1983 Salı gününe gidelim.
Bu konuyla ilgili ilk sözü TKP milletvekili Mehmet Altınay alır.
Tutanaklar…
Altınay öncelikle, Merkez Bankası yasası ile Türk lirasının kullanımı arasında neden derin bir ilişki olduğunu anlatır. Bu noktada TKP’nin görüşlerini de ortaya koyar ve özellikle şu noktaları ortaya çıkarır:
- 1974 öncesinde Türkiye Cumhuriyeti tarafından Kıbrıs Türk Yönetimine yapılan yardımlar döviz olarak Rum Merkez Bankasına yatıyor ve onun karşılığında Kıbrıs Parası Kıbrıs Türk Yönetimine veriliyor ve bu para bu şekilde tedavülde ve diğer ilişkilerle Kıbrıs Farası KTFD’de yürüyordu.
- 1974 sonrasında bu olanak o günkü koşullarda kalmamıştı ve ödemeler yapılan yardımlar Türk Lirası olarak KTFD Yönetimine, Kıbrıs Türk Yönetimine intikal ettiği için maaşlar-,/ücretler Türk Parası ödenmeye başlâmıştı. Ve o günkü koşullarda bir Kıbrıs Lirası maaşlar bakımından 40, diğer ödemeler bakımından 36TL tarifesi saptanarak uygulamaya geçilmişti.
- Kıbrıs Türk halkının yaklaşık olarak mevduat miktarı 21 milyon Kıbrıs Lirası dolayındaydı yanılmıyorsam. Bunun 3 buçuk milyon Kıbrıs Lirası Rum Merkez Bankasında mevduat karşılıkları olarak duruyordu.
- 8 Haziran 74 tarihindi Kıbrıs Parası yerine Türk Parası ödemeler o günkü koşullarda 36-40 paritesi bir yerde gerçekçi paritede olabilirdi. Çünkü o gün bu sorun olmadığına göre gerçekçidir de diyebiliriz ve 8 Haziran 1976 da Sayın Devlet Başkanının başkanlığında bir karar, alınmıştı Kıbrıs Parası ile ilgili olarak ve 8 Haziranda bankalarda mevduat sahiplerine Türk Lirasi ödenebileceği yetkisi bankalara verilmişti.
- Bu karar o günkü koşullarda zorunlu bir karar, olabilirdi ancak eksik bir karardı, eksikliği şundan oluyor; 8 Haziran tarihli kararla ondan sonra Türk Lirası, Kıbrıs Lirası paritesi günün koşullarına göre düzenlenemediğinden sürekli olarak mevduat sahibi aleyhine bir durum gelişmeye başlamıştı.
- En önemli eksik yanı o günkü kararın, denmesi gereken şuydu; mevduat sehiplerine geçer kur üzerinden karşılıkları ödenir, Kıbrıs parası ödemek imkânı olmadığına göre geçer kur üzerinden mevduat sahiplerine karşılığı ödenir. Bankalarda bulunan Kıbrıs parası, nakit para da devletin denetimine alınır. Bu, 8 Haziran tarihli kararda olmadığı için bu boşluktan bankalar yararlanmıştır. Çünkü eldeki Kıbrıs paralarını kullanma yetkisi bankalara bırakılmıştır. Bankalar da bu paraları herhangi bir sınırlama olmadığından o günkü koşullarda otuz altı paritesine göre kullanmışlardır. Oysa o paraların sahibi mevduat sahiplerine geçer kurdan karşılıklarını ödemek kaydı ile devletin olması gerekirdi ve bu yapılmamıştır.
- 8 Haziran tarihli karar çerçevesinde 1976 seçimleri yapılmış, 76’dan sonra yeni bir hükümet oluşmuştur. 0 günkü hükümette ben de 5 ay görev yaptım. 0 günkü hükümetin sorumluluğu içerisinde 2 karar alınmıştı değerli arkadaşlar. Bu kararlardan
bir tanesi az önce bahsettiğim boşluğu giderici bir karardı. 0 kararla bankaların elindeki o yetki alınmış ve bulunan nakit para denetimi devlete ve Maliye Bakanlığına dolayısıyla verilmiştir. Bankalar o gün oluşan hükümetin kararı ile o yetki bankaların elinden alınmış ve hükümetin iznine bağlatmıştı. Sınırlı olarak bulunan Kıbrıs Paraları ki benim de bulunduğum hükümette 1 milyon 700 bin dolayında bir Kıbrıs Parası mevcuttu o günkü hükümetin görev aldığı dönemde. 21 milyon Kıbrıs Parası mevduata karşılık nakit olarak 1 milyon 700 bin Kıbrıs Parası vardı ve takdir edersiniz ki bu mevcut para ile mevduat sahiple-rine Kıbrıs Parası ödemek mümkün değildi.
Diğer taraftan Altınay TL ile geçiş ile ilgili riskleri sıralar:
- Merkez Bankasının kurulması ve Türk Parasına geçişin sonuçlarının ne olacağını dikkate aldığımızda ve baktığımızda görüyoruz ki bunun arkasından faiz hadleri gündeme gelecektir. Bunun arkasından ekonominin birtakım sorunlar ortaya çıkabilecektir. Bu faiz hadlerinden sonra üreticinin, köylünün, işçinin, halkın ne gibi sorunlarla karşılaşacağı konusunda açıklık getirilmemiştir.
- Siyasal bakımdan da bunun sakıncaları olacağını çeşitli vesilelerle TKP ortaya koymuştur. Bugün biz federasyonun oluşması yönünde öneriler sunmuş bulunmaktayız. Ancak karşı tarafın her zaman ortaya attığı görüş Türk tarafı federasyon için öneriler sunuyor, ama bu önerilerinde samimi değildir, aksine bağımsızlık konularının gündeme getirilmesi, diğer tedbirler federasyondan uzaklaşmaya yönelik tedbirler ve adımlar olarak nitelendirilmektedir. Bu konuda böyle bir adım olarak Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletlere götürüleceği bu dönemde bir eleştiri konusu olarak karşımıza çıkabilir ve dış politikada birtakım zorluklarla karşılaşacağımızdan bu konunun siyasal yanının öldüğünü da dikkate alan Toplumcu Kurtuluş Partisi bu günkü koşullarda para değişmesinden sakıncalar görmektedir siyasal açıdan.
- Ekonomik açıdan da değerli arkadaşlar bu konuda da Toplumcu Kurtuluş Partisi hesap birimi olarak Kıbrıs Parası’nın bulundurulmasından yanadır. Bugünkü değişikliği benimsememektedir. Çünkü bugünkü ekonomik sorunlarımızı bu değişikliklerle çözemeyeceğimiz açıktır.
- Enflasyon karşısında eriyen bir para olduğundan, mevduatlar toplanmamaktadır. Ya parası olan yurtdışına kaçırmakta, veya parası olan, az parası olursa çocuğunun cehizine, tabağına, baddaniyesine, çarşafına, gaz ocağına, buz-dolabına yatırmakta ama bankaya tasarruf olarak para götürmemektedir ve Bankalarda mevduatlar artmamaktadır.
- Enflasyonla değer kaybeden bir para söz konusu olduğundan -bu sorun yine çözülmeyecektir ve ancak faiz hadlerinin arttırılması ek külfetler getirecek o beklediğiniz mevduat artışı da karşılanmayacaktır.
- İkinci bir konu bugün zoraki olarak bankalarda duran Kıbrıs Parası mevduatları da bu uygulama geldiği anda Türk Parasına çevrildiği anda ve paralarını aldıkları anda, alabildikleri anda, bunlar da çekilecektir. Ve bugün bulunan mevduatlar da elden çıkacaktır. Onun için o mevduatları da korumak, bunları da artırmak istiyorsak, Kıbrıs parası hesap birimi olarak tutulmalı ve günün koşullarına göre Kıbrıs Parası – Türk lirası ilişkileri düzenlenmelidir.
TKP’nin parti görüşü bu yasanın maddelerine ve tümüne olumsuz yönde oy vermek olur. Bu noktada kararlı bir siyasi tavrı gördüğümüzü söylemek yerinde olur.
Milletvekili Taşkent Atasayan TKP adına konuşan Mehmet Altınay’a eleştiri yapmak yerine çözüm önerisi yapmasını söyler.
Altınay ise, hesap birimi olarak Kıbrıs Parası’nın bulundurulması halinde ve mevduat sahiplerinin para enflasyonuyla, paranın değerinin hızla yitirilmesi önlenmesi halinde bu mevduatların artırılmasına imkan sağlanabilir.
Faiz hadlerinin ekonomiye zarar vereceğini vurgulayan Altınay, Türk lirası kullanıldığında da paranın denetleme imkanı olmayacağının altını çizer ve şöyle der “denetleme imkanı olmadığına göre bu kararların bize açıkça ne yarar getireceği ortaya konmalıdır.”
Altınay bir adım daha giderek şunları ekler “Merkez bankası ile beraber anlaşılıyor ki, Türk lirası tek resmi para olacak ve Kıbrıs Lirası gerçek değerine getirilecektir. Bu uygulama bugüne kadar sürdürülen ve bize ekonomik sorunlar yaratan, eğilimi yok eden ortamın yasallaştırılmasından başka bir şey kazandırmayacaktır. Bugünkü sorunları yasalaştırmadan başka bir işe yaramayacaktır.”
Altınay belki üzerinden 35 sene sonra yine tekrarladığımız şu açıklamayı yapar “Merkez Bankası işlemlerinin ayrı bir devlet kurma yolunda bir adım olarak Rumlar tarafından kullanılması mümkündür. Ancak böylesi çabalardan birşey elde edebilecek değillerdir. Para değerlendirmesini yapanlar, federasyon çözümü ile ekonomik entegrasyon olacağına göre bu yönde hareket ettiklerini kanıtlarlarsa, bundan Türk tarafı kazançlı çıkar.”