Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından dün (1 Kasım) yapılan bir açıklamada İsrail ile Filistinli militan grup Hamas arasındaki savaşın çocuklar üzerindeki etkilerine vurgu yapıldı.
Filistin Sağlık Bakanlığı, 1 Kasım itibarıyla bölgede can kaybının 8 bin 796’ya ulaştığını açıkladı. Bakanlık daha önce hayatını kaybedenlerin yaklaşık üçte ikisini çocuklar ve kadınların oluşturduğunu açıklamış, çatışmaların başlangıcından itibaren 3 bin 500’e yakın çocuğun öldürüldüğünü doğrulamış ve her gün ortalama 100 çocuğun öldüğü tahminini paylaşmıştı.
Hamas’ın saldırısında da yaklaşık bin 400’den fazla İsrailli hayatını kaybederken, 230’dan fazla kişi de rehin alındı.
İsviçre‘nin Cenevre kentindeki BM merkezlerinden Palais des Nations‘da düzenlenen basın açıklamasında UNICEF sözcüsü James Elder, kurumunun Gazze Şeridi’ndeki benzeri görülmemiş çatışmaların ilk günlerinden bu yana, insani ateşkesin bir an önce sağlanması, yardımların ulaştırılması ve kaçırılan çocukların serbest bırakılması gerektiği konusunda açık sözlü olduğunu hatırlattı ve “Diğer pek çokları gibi biz de çocukların öldürülmesine son verilmesini talep ettik” dedi.
Öldürülen çocuk sayısının önce onlarca, sonra yüzlerce ve nihayetinde binlerce olduğuna dair en ciddi korkuların sadece iki hafta içinde gerçeğe dönüştüğünü söyleyen Elder, şunları kaydetti:
Rakamlar dehşet verici; 3 bin 450’den fazla çocuğun öldürüldüğü bildiriliyor; şaşırtıcı bir şekilde bu sayı her geçen gün önemli ölçüde artıyor. Gazze binlerce çocuğa mezar oldu. Diğer herkes için ise gerçek bir cehennem.”
‘Çocuklar bir bardak temiz su bulamıyor’
Çocuklara yönelik tehditlerin bombalar ve havan toplarıyla sınırlı kalmadığının altını çizen UNICEF sözcüsü, enklavdaki su krizine dikkati çekerek “Gazze’de yaşayan bir milyondan fazla çocuk da su krizi yaşıyor” dedi.
Gazze’nin su üretim kapasitesinin normal günlük üretiminin sadece yüzde 5’i kadar olduğu bilgisini veren James Elder, “Susuzluk nedeniyle çocuk – özellikle de bebek – ölümleri – giderek artan bir tehdit oluşturuyor” dedi.ve travmalara değindi.
Gazze’de yaşayan UNICEF çalışanlarından Nesma‘nın 4 yaşında Talia ve 7 yaşında Zain isimli iki çocuğu olduğunu söyleyen Elder, Nesma’nın şu sözlerini aktardı:
Etrafımdaki çocukların bir bardak temiz su için çabaladıklarını ve bulamadıklarını görmek kalbimi kırıyor. Zain sürekli normal su istiyor. Güvenli içme suyunu kastediyor; şu anda tek seçenek olan ve 7 yaşındaki Zain’i ve diğer pek çok çocuğu hasta eden tuzlu sudan değil.”
‘Çatışmaların maliyeti nesillerce devam edecek’
Çocuklar için en büyük tehditlerden birinin de yaşadıkları travmalar olduğuna işaret eden Sözcü Elder, “Çatışmalar dindiğinde, bunun çocuklara ve toplumlarına maliyeti nesiller boyu devam edecek” diye belirtti.
Konuşmasında 7 Ekim’de başlayan saldırılar öncesindeki verilere değinen James Elder, “Bu son tırmanıştan önce Gazze’de 800 binden fazla çocuğun – tüm çocuk nüfusunun dörtte üçü – ruh sağlığı ve psikososyal desteğe ihtiyacı olduğu tespit edilmişti. Bu son kabustan önceydi” dedi.
Gazze’deki UNICEF çalışanı Nesma’nın çocuklarından Talia’nın travma belirtileri gösterdiğini ifade eden Elder, şunları kaydetti.
“Dört yaşındaki Talia ciddi stres ve korku belirtileri gösteriyor ve şu anda saçlarını koparmak ve bacaklarını kanayana kadar kaşımak gibi kendisine zarar veren davranışlarda bulunuyor. Yine de annesinin açıkladığı gibi: Çocuklarımın ruh sağlığını düşünecek lüksüm yok. Kendime sürekli ‘Nesma, onları hayatta tut’ diyorum. Ve tüm bunlar sona erdiğinde, onlara zihinsel destek ve tıbbi bakım sağlayacağım.”
‘1,1 milyon çocuk adına söylüyoruz: Ateşkes gerekli’
“Talia, Zain ve Gazze’de kâbus yaşayan diğer 1,1 milyon çocuk adına” konuştuğunu söyleyen UNICEF sözcüsü, “Tekrar söylüyoruz: Acil bir insani ateşkese ihtiyacımız var” dedi.
James Elder, “Su, gıda, tıbbi malzeme ve yakıt da dâhil olmak üzere insani yardımların güvenli, sürekli ve engelsiz bir şekilde ulaştırılabilmesi için Gazze’ye tüm geçiş kapıları açılmalıdır” diyerek insani yardımlara engel olunmaması çağrısı yaptı.
Elder şunları ekledi:
Peki ya ateşkes yapılmazsa, su olmazsa, ilaç olmazsa, kaçırılan çocuklar serbest bırakılmazsa?
O zaman masum çocukları etkileyen daha büyük dehşetlere doğru sürükleniriz.”