• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Salı, Mayıs 13, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
16 °c
Nicosia
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG DÜNYADAN YAZARLAR

Arasta 🤍 Ulus Baker

Avrupa’nın yer yer Ortaçağa öykünmekten geriye kalmayan “kültürel birliği” sorununun çözülmesinde ilk etaplardan birinin iki Berlin’in birleştirilmesi (“duvarın yıkılması”) olması ve bunun onca ideolojik patırtı koparmasının nedeni belki de bu kaçınılmaz saygının bir kalıntısıdır. Ama elbette bambaşka biçimlerde ve bambaşka ideolojik meşrûlaştırma araçlarıyla...

Gazedda Gazedda
14 Mart 2023
Okuma Süresi: 7 dk
A A
Arasta 🤍 Ulus Baker
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris
Yüzeydeki Çatlak
Ulus Baker

I. HAYALET ŞEHİR

Yeryüzü coğrafyasının hiçbir parçası, bölünmüş ve parçalanmış bir kent kadar tekinsiz, hazin, kuşku uyandırıcı ve üzüntü verici değildir: Berlin, Kudüs, Saraybosna ve Lefkoşa bize her zaman bir “ayrılma”nın, bir “eksikliğin”, bir “kopukluğun” öyküsünü anlatırlar. Çoğu zaman dikenli tellerin ve Barış Gücü şeritlerinin kapladığı kent alanları bir zamanların şehir hayatının en canlı, en civcivli, en zengin mekânlarıdır. İşte Lefkoşa’nın Türk ve Rum taraflarını birbirinden ayıran bir-birbuçuk kilometrelik bir kalınlığa sahip Yeşil Hat; “arasta” adı verilen eski, neredeyse antik bir “agora”yı belki bir zamanlar çağrıştırmış olan merkezi, yani kent yaşamının kalbini ortadan ikiye bölüyor gibidir. Westphalia barışı, Napolyon savaşları, Almanlarla Fransızları, çeşitli İtalyan kent bölgelerini ve Ruslarla Batılıları karşı karşıya getiren savaşlar, Batı uygarlığına belki de Ortaçağlardan beri riayet edilmesi gereken bir saygıyı öğretti: Sınırlar nereden geçerse geçsin, ama kentlerin içinden, onları ikiye bölerek geçmesin. Bu saygının bütün eski imparatorluklarda, Ortaçağ krallıklarında, Batılı ve Doğulu devletlerde neredeyse gizli bir uzlaşım temelinde gelenekselleştiğini düşünebiliriz. Avrupa’nın yer yer Ortaçağa öykünmekten geriye kalmayan “kültürel birliği” sorununun çözülmesinde ilk etaplardan birinin iki Berlin’in birleştirilmesi (“duvarın yıkılması”) olması ve bunun onca ideolojik patırtı koparmasının nedeni belki de bu kaçınılmaz saygının bir kalıntısıdır. Ama elbette bambaşka biçimlerde ve bambaşka ideolojik meşrûlaştırma araçlarıyla…1

Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz emperyalizmi Ortadoğu’daki her petrol kuyusunun başına bir “hilafet”, bir “devlet” ve bir “emir” geçirirken, çölün o muazzam yokluk ufkunu bir devlet geometrisinin hoyratlığıyla harita üzerinde bir cetvelle, düz çizgiler halinde çizebiliyordu. Sovyetlerle Çin arasında, elbette bambaşka nedenlerle 1960’lı yıllar boyunca vuku bulan “sınır çatışmaları” aslında bu iki dev “modern” ülkenin stepler ve dağlar arasında nereden geçtiği belli olmayan “muğlak” sınırlarla birbirlerinden ayrılışlarıydı. Nikita Mikhalkov’un Urga filminde iki ülkeyi ayıran sınırdaki son derece canlı, ama mahzun, felaketli ve göçebe yaşamın pek güzel ayırdına varıyoruz: Sınırdakiler… Çöl bedevileri, step insanları, maceracı tüccarlar, Kilisli kaçakçılar… bütün bu sınır insanları kendine özgü yaşam tarzlarını temsil ediyorlar.

Devlet kapitalizmi ve ulus-devletler çağı ise bize “artık sınırlarda yaşanamayacağını”, orasının bir blokaj, mümkün olduğunca dar ve kısa bir geçit (bir köprü bile değil), ölü bir zar olduğunu öğretmeye çalışıyor. Yeni Politika gazetesinin verdiği “Türkiye sınırında kaza” başlıklı haber (kaza Elbistan’daydı) yaşam ile ölümü ayıran, ama bizzat kendileri “ölümcül” olan ne tür dengelerin “sınır” adını verdiğimiz şu zarları biçimlendirdiğini (tahayyüllerde, istemlerde, arzular ve ideolojilerde) pek güzel ortaya koyuyor.

Ulus-devletlerin yüzeysel tarihi aslında yüzeylerin tarihidir: Toprak üzerinde yaşayan, üreten ve üretim aracına dönüştürülerek devlet aklınca “doğal kaynaklar” tablosunda tasnif edilebilen insanların, jeopolitik denge oyunlarının,2 güç çatışmalarının belirdiği, aktığı, dolaştığı bir yüzey. Romantik milliyetçiliğin Alman romantiklerinden beri huşu içinde temaşa ettiği “ülke”, Heim, bu tablonun dışında nerede yer bulabilir kendine? Yüzeyde değilse derinliklerde, Antik Yunan efsanesine layık “ekilen ejderha dişlerinden yerden biten insanlar”, Thebaililer, ktonik varlıklar masalına mı başvuracağız? Globalleşme adı verilen şey derindeki ktonik güçlerin, volkanların devrinin geçtiğini, her şeyin artık kaygan bir yüzeyde cereyan edeceğini ideolojik bir söz olarak veren bir masaldan başka nedir? İşte eski Yugoslavya’nın yüzeyine bakın: Ne oldu peki? sorusunun cevabı Avrupa’nın asırlık mimarisinin bu parçasında pek derinlerde varolan bir kaynamanın yüzeydeki çatlağı değil midir? Artık “iletişim”in, “liberalizm”in, “Yeni Dünya Düzeni” adı verilen şeyin zaten pek kısa bir süre inandırıcılığı olmuş masalları, ya kan gölleri, ya nüfusların muazzam yoksullaşması, ya da sıkıyönetim altında ve otoyol kenarında yaşayan gettolaşmış cemaatler dünyasının dehşet verici gerçeği karşısında iş göremez hale geliyorlar. Bugün biraz “gerçekçi” hiçbir Avrupalı, Avrupa projesinin gerçekleşme yolunda olduğunu söyleyemez. Bugün aklı başında hiçbir Amerikalı, Amerika’nın yetkin ve sağlam bir hegemonya oluşturabilmiş olduğunu iddia edemez. Bugün aklı başında hiçbir Japon ülkesinin ekonomisinin hâlâ o eski ve şaşırtıcı güce sahip olduğunu düşünemez. Bugün aklı başında hiçbir Afrikalı, Bandung rüyasından bu yana ortada olan gelişmelerin ışığında Afrika ülkelerinin dünya sistemine eklemlenebileceğini ve bir zamanlar Afrika ülkelerinin kuruluşunda büyük bir rol oynamış Yale ve Chicago üniversitesi kaynaklı “Development Studies”in artık sönmekte olan reçetelerinden medet umulabileceğini ümit edemez. Bu örnekler tüm dünya sathına yaygınlaştırılabilir.

Öyleyse bakış “rejimimizi” biraz değiştirerek –belki de tümden tersine çevirerek– başka bir optiğe yerleşelim: Eğer hâlâ uygarlık diye bir şey varsa onun derindeki “ktonik” gücü kentten ve onun tarih boyunca aldığı farklı biçimlerden başka bir yerden gelemez. Tarihin “modern” akışı için bir zamanlar Braudel’in söylediğini –“Başlangıçtan beri iki koşulu vardı: Devlet ve şehir; ve kapitalizm, devletin şehir üzerinde zafer kazanmasıdır”– bugün artık “geleceğin süreci” olarak tersine çevirebiliriz: Eskiden devletler ortaçağın kentlerine “saygı” duyarak onları “ihtiva” eden sınırlarını çizerken bugün artık kentler, daha doğrusu metropoller neredeyse devletleri ve onun yapılarını işgal etmeye, ihtiva etmeye ve soğurmaya başlıyorlar. 1991’de Danzig kentinin Doğu Almanya’nın feshini beklemeksizin “biz Batı ile birleşeceğiz” diyebilmesi şimdiye dek siyaset ve diplomasi arenalarında, jeopolitik alışkanlıklarımızda pek rastlamadığımız bir olaydı. Avrupa’nın Paris-Berlin Ekseni üzerinde inşâ edilmesi yolundaki artık eskimiş hikaye de ilginç bir delildir.3

Eğer artık Samir Amin’in “çıplak bir yemek” gibi önümüze sunduğu “kaos” ile karşı karşıyaysak. Ulus-devletlerin yeniden tanımlanacakları bir dönemin eşiğinde olduğumuzun farkına varmalıyız: Ülkeleri yutan dev metropoller –birleşen Berlin, petrol ve doğalgaz boru hatları, uluslararası finans merkezleri, Pasifik Havzası vb., tüm bunlar yüzeyin yeni coğrafyasını şekillendirirken dışarıda bazı adalar, boş alanlar, yoksulluk cennetleri de bırakacaklar elbette: şimdi bu cennetlerden birine, hem ada, hem boş alan, hem de Türk kesimi açısından bakıldığında yoksulluk cenneti olan bir yere daha derinliğine dönebiliriz: Kıbrıs!

Her ne kadar “Kıbrıs” diye bir şeyin artık varolmadığına inanmaya çağrılıyorsak da bu, her resmî söylem gibi, artık yıllardır kabuk bağlamış bir yüzey çatlağının hukukileştirilmesinden ve ideolojileştirilmesinden başka bir şey değil elbette. Ama basit bir sezgi gücü, Kıbrıs’ın Türk ya da Rum kesimlerini dolaşan her kişiye, bir kentin trajedisinin çerçevesinden, işlerin böyle olmadığını anlatacaktır: Arasta üzerinden bölünmüş “çifte başkent”, Lefkoşa, yeni bir merkez, yeni bir “arasta” oluşturamamıştır. Bir anda çizilen edimsel sınırla hayatı bölemez, ayıramaz, parçalayamaz – olsa olsa umutsuz bir kesintiye uğratır. “Kıbrıs Sorunu”nun her şeyden önce Kıbrıs’ta yaşayan insanların da sorunu olduğu gerçeğini itiraf eden pek az basın yorumuyla, hükümet raporuyla, danışman sözüyle karşılaştığımız Türkiye’de bu sorun elbette büyük bir kolaylıkla “yükselen milliyetçiliğin” eline geçecek, Tanıl Bora’ya elinizdeki Birikim’deki makaleyi ilham edecektir.4

Öyleyse bu bölünmüş kentin hüznünü ve atmosferini biraz deşmekte yarar var: Asırlık yaşam biçimlerinin ve tarzlarının, sokak kenarı kahvelerinde yaşlıların oturma biçimlerinden tutun, öğle sıcağı rahavetine ve Kıbrıslının neredeyse zorunlu –üstelik resmileşmiş (yazın öğleden sonraları devlet daireleri ve bankalar çalışmaz)– siesta’sına varıncaya kadar, ortak özellikler Türk ve Rumlar arasında ne kadar paylaşılmış olurlarsa olsunlar, kendi başlarına bir “kimlik” oluşturmaya yeterli değildirler. Üstelik günümüz “sosyolojik düşün”ü “kimlik” adını verdiği bir sahte-kategoriyi bizzat kendileri de farklılıklardan oluşan insanların üzerine bir deli gömleği gibi giydirme alışkanlığından kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor. Her şeyden önce Kıbrıs adası, asırlar boyunca bir kentli kültürüne sahip olmayı sürdürmüştür: bir merkez, çarşı (arasta), Magosa kalesinin içinde içiçe geçmiş, Türkmen, Müslüman, Rum-Ortodoks, Maronit, Çerkes ve Çingene topluluklarına yaşam mekanı oluşturan son derece dar, örgülü ve üstüste binmiş evler, avlular, “modern” devlet idaresinin bilmem hangi çıkarlar nedeniyle hâlâ kurtulamadığı Osmanlı vakıf hukuku –bunların hepsi, kent rantlarının yeniden dağıtılması sürecinde (özellikle 1974’ten sonra)– o garip ve sessiz dirençlerini sürdürüyor gibiler. Bu direncin geçmişte ne türden dışlama, sessiz ya da açık düşmanlık, hattâ karşılıklı ikiyüzlülük biçiminde karşımıza çıkan eğilimlerden ve beslenmiş olduğu ayrı bir konudur. Günümüz cemaat ve devlet siyasetinin kullandığı düşmanlık araçlarından –askerî, ideolojik, siyasal ve iktisadî– daha masum oldukları kuşku götürmez. Ama masumiyetin de, suçluluğun da dereceleri var: Bitter Lemons (Acı Limonlar) yazarı Lawrence Durrell’in tanıklığı her “ezgi”nin başka bir ezgiyi, her saldırının karşı bir saldırıyı zorunlu olarak başlatacağını bizzat örneğimizin üzerinde pek güzel göstermiyor mu? Günümüzde Kıbrıslı’nın “kimlik sorunu”ndan söz edenlerin bu yüzden ilk olarak 1974 sonrası adaya yerleşen Türkiyeli nüfusun “kimlik sorunu”na eğilmeleri, açıkçası daha akıllıca bir yöntem olmaz mı?

Her şey, adanın 1974 öncelerine dek uzanan bölünmüşlüğünün her şeyden önce kentlilik kültürünü şoka uğrattığını, yaraladığını gösteriyor. Bugün kent merkezinde kuşaklar boyu yaşamını sürdüren ciddi bir orta sınıf nüfusun adanın yüzeyinde ne kadar olabilirse “çevreye”, ucuza maledilmiş ya da Rumlardan miras kalmış “villa tipi” evlere göç ederek (bu kentleşme süreçlerinin günümüzde evrenselleşmiş kalıplarından biridir) Lefkoşa’yı, Magosa’yı hattâ o ufak tatil kenti Girne’yi Türkiyeli göçmenlere terkedişleri kent uygarlığının sancısının esas sorun olduğunu yeterince göstermiyor mu? Bu açıdan “karasakal”ın,5 bu yeni “paryalar”ın öyküleri belki de Kıbrıs’ın anlaşılmasında çok daha önemli bir yer tutuyor bence.

 

Gazedda

Gazedda

Gazeddakıbrıs yurttaş gazeteciliği anlayışı ile yayın yapan, yurttaştan yana taraf olan ve gazetecilikte meslek etiği ilkelerine inanan bir yayın organıdır. Gazeddakıbrıs her koşulda barıştan yanadır.

ABD-Türkiye Krizi | Halil Savda
DÜNYADAN YAZARLAR

Erdoğan Trump İle Yeni Bir Dostluk Kurabilir Mi? | Paul Taylor | The Guardian

Gazedda
29 Ocak 2025

Paul Taylor yazdı: ABD-Türkiye ilişkileri açısından belki de en büyük risk, Esad sonrası güvenlik boşluğunda fiilen komşu haline gelen Türkiye ve İsrail'in Suriye'de doğrudan karşı karşıya gelme ihtimalidir.

Devamı içinDetails
Doların Küba’ya Dönüşü: Uzun Bir El Sürgündekilerin Cebine Dalıyor | Carla Gloria Colomé | EL PAÍS 
DÜNYADAN YAZARLAR

Doların Küba’ya Dönüşü: Uzun Bir El Sürgündekilerin Cebine Dalıyor | Carla Gloria Colomé | EL PAÍS 

Gazedda
27 Ocak 2025

Kübalılar 2025'e uyandıklarında ülke aynıydı, ancak liderleri onlara her şeyin farklı olacağına dair güvence vermişti.

Devamı içinDetails
Cinsiyet konusundaki kararnamesinden sonra Trump yasal olarak ilk kadın başkan mı? | Arwa Mahdawi | The Guardian
DÜNYADAN YAZARLAR

Cinsiyet konusundaki kararnamesinden sonra Trump yasal olarak ilk kadın başkan mı? | Arwa Mahdawi | The Guardian

Gazedda
26 Ocak 2025

Trump ikinci dönemine, aralarında cinsiyetin gebe kalındığı anda başladığını belirten bir kararnamenin de bulunduğu bir dizi kararnameyi imzalayarak başladı

Devamı içinDetails
İsrail Suriye’de ilerliyor: ‘Bir sorundan kurtulduk ve başka bir sorunla uyandık’ | Antonio Pita | El Pais
DÜNYADAN YAZARLAR

İsrail Suriye’de ilerliyor: ‘Bir sorundan kurtulduk ve başka bir sorunla uyandık’ | Antonio Pita | El Pais

Gazedda
12 Aralık 2024

Ahmed titreyen eliyle sigara içiyor ve gergin bir şekilde ayağını hareket ettiriyor. 27 yaşında ve Pazar günü diktatör Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından yaşanan karışıklığı fırsat bilen İsrail ordusunun son yarım...

Devamı içinDetails
Amerikan aşırı sağı Donald Trump’ın dönüşüyle cesaretlendi | Nicholas Dale Leal | El Pais
DÜNYADAN YAZARLAR

Amerikan aşırı sağı Donald Trump’ın dönüşüyle cesaretlendi | Nicholas Dale Leal | El Pais

Gazedda
12 Aralık 2024

Cumhuriyetçilerin zaferinin ardından neo-Nazilerin ve beyaz ırkın üstünlüğünü savunanların faaliyetlerinde bir artış yaşandı, ancak birçoğu kendilerini Trumpist hareketin bir parçası olarak görmüyor Bu sadece bir halk tiyatrosu grubunun Anne Frank'ın...

Devamı içinDetails

YAZARLAR

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri
Umut Bozkurt

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri

Umut Bozkurt
23 Mart 2025
Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor
Konuk Yazar

Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor

Konuk Yazar
22 Mart 2025
Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar
Engin Kara

Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar

Engin Kara
22 Mart 2025
Çalıyor

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

KIBRIS
Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

DÜNYA
“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

SANAT
Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

DÜNYA
“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

KIBRIS

İzel Seylani: Birlikte hayal etmeyi başardığımızda… | Video

SANAT
İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

DÜNYA
Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

DÜNYA
Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

DÜNYA

Instagram

Takip et

  • Bekir Paşa Lisesi öğretmenleri Eğitim Bakanlığı
  • Tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu paylaşımında TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin. Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin!” dedi.

https://gazeddakibris.com/imamoglu-demokrasi-meydanlarinda-sesinizi-yukseltin/
  • Tel Aviv’de toplanan onbinlerce kişi, Netanyahu
  • Güney Kore, Japonya ve Çin dışişleri bakanları, Kore Yarımadası
  • 21 Mart Dünya Irkçılık Karşıtı Gün nedeniyle Kıbrıs
  • "AKP’nin Kuzey Kıbrıs’a yaptığı müdahaleleri beni de herkes gibi rahatsız ediyor. Ancak o rejimin buraya dayattığı politikaların hıncını başını örten orta okul öğrencilerinden çıkarmamalıyız."

https://gazeddakibris.com/ortaokullarda-basortusu-yasaginin-kaldirilmasinin-dusundurdukleri/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social
  • Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve beraberindekiler, CHP
  • Gençlik Federasyonu açıklamasında 22 Mart Cumartesi akşamı, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) kampüsünde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan olayların demokratik değerler ve ifade özgürlüğü açısından endişe verici olduğu belirtildi.

https://gazeddakibris.com/genclik-federasyonundan-polise-daudeki-garabet-tutumdan-donun/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

2 ay önce
KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

2 ay önce
İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

2 ay önce
Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

2 ay önce
Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

2 ay önce

Gazedda Facebook

Gazedda Facebook
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.