Patrick Le HYARIC
L’Humanité
Şu yaz günlerinde, şimdiye kadar tabu olan bir kelime artık kamusal alanda moda haline geldi: Süper kâr. Komünist Parti şubelerinin, ATTAC çevrelerinin, CGT konfederasyonunun duvarlarını aşarak, televizyon haberlerinden kahvelerdeki tartışmalara ve hatta NUPES (sol ittifak) koalisyonu milletvekillerinin, borsada işlem gören büyük grupların yönetim kurullarında yer alan bakanların ve savaş vurguncularının kulaklarında ıslık çaldığı parlamentoya kadar yayıldı.
Fiyat artışları her ayın 15’inden önce işçi sınıfı ailelerinin buzdolaplarını boşaltırken, bu aşırı kârların milyarderlerin ve finansal fonların banka hesaplarını doldurmaya katkıda bulunduğu artık gizlenemez. İşçiler maaş bordrolarına yeni bir şey görmüyorlar fakat finans, enerji, ulaşım, otoyol, otomobil, lüks veya toplu dağıtım grupları sevinçten havalara uçuyor. Nitekim kârları artık ‘süper kâr’ haline gelmiştir. “Les Echos” gazetesinden meslektaşlarımız, 1 Ağustos tarihli haberlerinde, “Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki finans piyasaları Kasım 2020’den bu yana en iyi performanslarını kaydettiler” şeklinde bizi bilgilendiriyorlar. Aynı günkü Figaro gazetesi de bunu inkar etmiyor: “CAC 40 (Fransa’nın en büyük 40 şirketi) temmuz ayında yüzde 9 değer kazandı.”
Önde gelen gaz tedarikçisi ENGIE grubu 2022’nin ilk yarısında 5 milyar avro net kâr elde etmiştir, ki bu rakam geçen yılın aynı dönemindeki sonuçlarının neredeyse iki katıdır. Buna rağmen gaz fiyatları hızla artıyor. Bunun ardından aynı grup, elini kalbinin üzerine koyarak, tüketicilere, kendisine 88 milyon avroaya mal olacak küçük bir indirim yapacağını açıkladı. Şaka gibi! Bu miktar, bu grup tarafından yürütülen bir reklam kampanyasının bedeli bile değildir. Ve 17 milyar kâr elde eden Total grubu, Ekonomi Bakanı ve Senato’daki sağcı çoğunluk ile üçlü bir prestij hilesi yaparak, kendisine sadece 500 milyon avroya mal olacak bir yakıt indirimi sözü vermenin bir yolunu buldu. Bu uygulama yalnızca eylül ayında gerçekleşecektir, yani sürücülerin temmuz ve ağustos aylarında yılın en uzun yolculukları için pompalara geçmelerinin ardından.
2019’da veya 2022’de herhangi bir vergi ödemeyen bu dev grup, yakıtının fiyatını birkaç kuruş daha artırmaya devam etmesini engellemeyecek olan peşin ödemeyi tercih ediyor. Dolayısıyla tüketici, çoğu zaman farkında olmadan ödediği çeşitli vergilere ek olarak, indiriminin ve çok daha fazlasının bedelini kendisi ödeyecektir. Ancak, her türden liberaller için, süper kârlar üzerinde bir “vergi”den bahsetmek kolektivist bir arzudur!
Nitekim Senato’daki tartışmalar sırasında Bruno Le Maire (Ekonomi bakanı) “geçici vergilendirmeyi” reddetmesini “mali istikrarı” savunarak gerekçelendirdi. Bu garip değil mi? Çünkü Total grubu 2020 yılında tek bir kuruş vergi ödememekle kalmadı, aynı zamanda 126 milyon avroluk bir indirimden de yararlandı. Akaryakıt fiyatlarındaki artışların, bu ürünlerden alınan vergi payında fiili artışlara yol açtığını da ekleyelim. Bu iki vitesli bir “mali istikrardır” ama her zaman aynı insanların zararına!
Başka bir aldatmaca biçimi: Stellantis grubu ilk çeyrekte 41 milyar kâr elde etmek için, satılan araçların hacmindeki kaybı telafi etmek üzere araç fiyatlarını önemli ölçüde arttırdı.
Gıda üreticileri ve perakendeciler başka bir numara daha buldular: Aynı paketteki ürün miktarını azaltırken satış fiyatını düzenli olarak artırıyorlar. Kapitalizmde kral olan kârdır.
Bu süper kârlar aslında ücretlerin sıkıştırılması ve spekülasyona bağlı fiyat artışlarının sonucudur. Bu artışlar Ukrayna’daki savaştan çok önce başlamıştır. Genellikle bankaların, sigorta şirketlerinin veya diğer finans kuruluşlarının iştirakleri olan endüstriyel gruplar ve “spekülatif fonlar”, düşük fiyatlarla önceden büyük miktarlarda alım yaparak ve daha sonra ürettikleri kıtlık, enerji veya tahıl fiyatlarının yükselmesine neden olduğunda bunları satarak öncülük ediyorlar.
Sol koalisyon ve komünist senatörler bu karlar üzerinden yüzde 25 ila yüzde 30 arasında bir vergi alınmasını önerdiler. Pandemi sırasında kontrolsüz bir şekilde önemli miktarda kamu yardımından faydalandıktan sonra bu kârlar rantlardan elde edildiği için bu adil olacaktır.
Ayrıca, Birleşik Krallık, İspanya ve İtalya bu tür bir vergilendirme getirmeye karar vermiştir. Bu gruplar ve mali fonlar, kamu toplumu, işçiler ve vatandaşlarla herhangi bir dayanışma hissetmeden böyle bir durumdan faydalandıkları için, işçilerin ve seçilmiş temsilcilerin onların yönetimleri ve kamu yararına yönelik yönelimleri üzerinde gerçek müdahale yetkilerine sahip olmaları gerekecektir.