Son üç gündür, içimde ilk başlarda sebebini tam olarak anlayamadığım korkularla yüzleşiyorum. Üç gündür de durmadan yemek yeme ihtiyacı hissediyordum. Duygularımı hissetmemek ve onları baskılamak için yemeği bir araç olarak kullanmayı seçtiğimin farkında olsam da bu davranışı bir süre durduramadım. Çünkü içimde taşıdığım korkuyu hissetmeye ve bu korkunun neyle ilgili olduğunu anlamaya hazır hissetmemiştim henüz.
Sonunda dün gece dikkatimi dağıtacak tüm elektronik eşyaları kapatıp korkuma gerçek anlamda bakmaya ve hissetmeye hazır bir konuma geldim. Sessizliğin her daim işe yaradığını bilerek sonunda onu hissetmeye hazırdım. Sonra beş dakika kadar sessizlikte oturduktan sonra, aniden içimde bir ses duydum; ‘Çok korkuyorum’. Sonra kendime ‘nereden çok korkuyorsun?’ diye sordum.
‘Zarar görmekten çok korkuyorum’ diye cevap geldi. Sonra bu diyaloğun içimdeki çocuk halim ve yetişkin halim arasında olan bir diyalog olduğunu fark ettim. ‘Zarar görmekten çok korkuyorum’ dediğim an, gözlerimden hızla yaşlar süzülmeye başladı ve fark ettim ki ben hayatımda daha somut ve net adımlar atmaya karar verdiğim an içimdeki çocuk halimin korkusu daha görünür olursam zarar görebileceğimin ihtimalini hissettiği için aniden aktive olmuş ve içimde devasa bir korku açılmış. Korkumu bir süre hissedip, yaşadıktan sonra kendime sarıldım ve içimdeki küçük çocuğa ‘korkmanı anlıyorum ama bilmeni isterim ki ben seni her zaman seveceğim ve koruyacağım.
Tüm ihtiyaçlarını her daim karşılayacağım’ diye cevap verdim. Bu diyaloğun ardına bir anda içimdeki hisler dinmeye ve sakinlemeye başladı. Yani içimdeki küçük halimin duyulmaya ve korkusunun fark edilmesine ihtiyacı vardı. Bu sizlerle paylaştığım an kendim ile olan ilişkimi iyileştirme, güçlendirme anlarımdan biriydi. Tüm iyileşim süreci aslında kendi içimizdeki çocuğun duygularını dikkate almak, duymak ve saygı göstermek ve ona her daim onu koruyacağımızın ve dikkate alacağımızın sözünü vermek.
Böylelikle korkularımızın esiri olmak yerine, onları hissedip, korkularımıza rağmen, adım atmaya hazır olabiliyoruz. Korku bizi, kendi merkezimize götüren en güçlü araçlardan bir tanesidir. Korkumuzu hissetmeye izin verdiğimizde, artık ondan kaçmaya ihtiyacımız kalmıyor ve korkumuza rağmen ileriye adım atmak için heyecanlı, özgüvenli ve istekli oluyoruz.