Kıbrıs’ın kuzeyinde doğan bizler, tanınmamışlığın ve sayılmamışlığın garip buhranlarını iliklerimize kadar hissederek büyümüşüzdür. Günün sonunda, tanınmamış bir coğrafyanın çocukları olarak, görülmemiş ve duyulmamış hissetmek genelde kişiliklerimizi de farkında olmasak da şekillendirmiştir. Kendi yaşadığımız coğrafyaya bir bakarsak eğer, ülkemizin karmaşık durumu kişiliklerimizi ne kadar etkilemiş olabilir diye düşünmemek de elde değil. Mesela içimizde hissettiğimiz olumsuz duyguların veya bize hizmet etmeyen bakış açılarımızın şekillenmesine ne kadar katkı koymuş olabilir doğduğumuz coğrafya?
Tabii ki ben burada kurbancılık oyunu oynamak için yazmıyorum bunları. Aslında durumu görüp kabul etmek ve bu durum ile ilgili ne yapacağımız ile ilgileniyorum daha ziyade. Bu durumu olumlu veya olumsuz bir deneyime dönüştürmek yine bizim elimizdedir. Doğduğumuz yer bizi artı ve eksileriyle şekillendirmiş olabilir ama bu eksilerle ne yapmayı düşünüyoruz? Sen içinde hissettiğin ezilmişlik, kabul görmemişlik veya duyulmamış hissetmiş olmak ile ne yapmayı düşünüyorsun?
Eğer bu duyguları her birimiz kendi içimizde fark edip dönüştürmeyi başarırsak, yaşadığımız ülkeye nasıl bir katkıda bulunmuş oluruz? Onun da kaderini her birimizin dönüşmesi etkileyebilir mi? Benim cevabım net. Tabi ki de, evet. Ayni yöntemleri deneyerek farklı sonuçları almayı beklemek hepimizin de çok iyi bildiği gibi sonu hüsranla biten bir beklentidir. Dışardan gerçekliği değiştiremiyorsak, acaba her birimiz kendi içindeki dönüşümle deneyimlenen gerçekliği etkileyebilir miydi? Tabi ki de yine benim cevabım, evet. Neden mi? Çünkü gerçeklik dediğimiz şeyi hep berimizin katkısıyla yaratıyoruz.
Gerçeklik bizlerin dışında gerçekleşen ve oluşan bir şey değildir. Dışarıda gördüğümüz herşey bizlerin hep beraber yarattığı ve ortaya koyduğu eser. O yüzden içimizden dönüşümleri başlatırsak elbet de dışımızdaki gerçeklik deneyimi de değişecektir. Belki yavaş bir dönüşüm olacak deneyimleyeceğimiz. Ama günün sonunda değmez mi sizce? Her birimiz gerçekliğe katkımızın sorumluluğunu alarak, hangi bakış açılarımızda ayrım, dışlama, anlaşmazlık, eksiklik, ezilmişik, sevgisizlik, anlayışsızlık, empatiden yoksunluk vs barındırıyoruz? Biz hangi noktalarda hem kendimize hem de diğerlerine haksızca davranıyoruz? Bu durumda sormak isterim sizlere, siz kendi doğduğunuz ülkenin kurbanı mı olmayı seçmek istiyorsunuz yoksa kendi doğduğunuz ülkenin kaderine önderlik eden mi olmayı seçmek istiyorsunuz?