‘Dolaylı faiz artırımı’ hamlesi olarak değerlendirilen döviz kuru ile faiz oranı arasındaki farkın hazineden karşılanacağının açıklanması ile TL’nin değer kaybı durdurulmuş, hatta bir miktar geriletilmiştir.
Bunun uzun vadeli olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz…
‘Dolaylı faiz artırımı’ olarak adlandırılan bu hamlenin anlamı nedir?
Bu hamlenin Türkçesinin, bizim ta başından önerdiğimiz dövize endeksli muhasebe sisteminden başka bişey olmadığını görmek için ille de ekonomist olmak gerekmiyor herhalde. Yani; tüm ithal mallarda ve birçok yerli mal ve hizmette bu endeksleme zaten vardı. Yeni olan, TL mevduatlarının da bu endekslemeye dahil edilmesidir.
Biz, zaten tüm fiyatlar şu veya bu şekilde dövize endekslenmiş durumdadır, maaş ve ücretleri de dövize endeksleyin dedik, olmaz dediler hep. Ama, iş büyük mevduat sahiplerine gelince dolaylı adımlarla mevduatlar dövize endekslendi.
Bu durumda sorulması gereken sorular:
1. TC’de alınan bu ‘dolaylı faiz artırımı’ kararı, yani; mevduatların dövize endekslenmesi kararı KKTC’de de uygulanacak mı? Uygulanacaksa, bu farkı kim, hangi bütçeden ödeyecek?
2. Mevduat sahiplerine dövizin artışından dolayı aradaki fark ödenecek kararı, döviz borcu olanları da kapsıyor mu?
3. Döviz borcu olup da, dövizdeki yükselme nedeniyle büyük kayıplar yaşayan döviz borçlularının şu ana kadarki kayıpları da karşılanacak mı?
4. TL’nin değer kaybından dolayı yükselen fiyatlar, şimdi döviz düşerken aynı oranda düşürülecek mi?
5. TL’nin değer kaybından dolayı yükselen fiyatlar nedeniyle halkın uğradığı kayıplar geriye dönük karşılanacak mı?
Ve, en kritik soruyu sona sakladım;
6. Dövizdeki artış oranı ile, faiz oranı arasındaki farkın devlet tarafından ödeneceği kararı, aslında mevduatların dövize endekslenmesi anlamına geliyorsa ve bunu yapabiliyorsanız, niye maaş ve ücretlerin stabıl bir dövize endeksleneceği ‘stabıl bir dövize endeksli muhasebe sistemi’ kararını almıyorsunuz?
Yoksa siz memur ve işçi düşmanı mısınız?
Yoksa siz halk düşmanı mısınız?